Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ortaklığın feshi ve tasfiyesi ayrı hukuki işlemleri olup, tasfiyenin bizzat mahkemece yaptırılması gerekir. Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgelerden de dava konusu adi ortaklıkta yönetici ortağın davalı olduğu anlaşılmaktadır. BK. nın 538. maddesinde belirtildiği üzere tasfiye, bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması yada satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin sözleşmedeki bu hükümlere göre yapılması asıldır. Böyle bir hükmün bulunmaması halinde ise, tasfiyenin bu defa BK. nın 539. maddesindeki sıra takip edilerek yapılması gerekir....

    Mahkemece davalılar arasında kurulan adi ortaklığın fesih ve tasfiye koşullarının oluştuğunun anlaşılması halinde tasfiye taraflar arasında düzenlenmiş, sözleşme hükümlerine göre sözleşmede hüküm yoksa hakim tarafından, BK. 643. maddesindeki sıra takip edilerek bizzat yapılması gerekir. O halde açıklanan tüm bu nedenlerle, adi ortaklığın tasfiyesi için mahkemece, öncelikle kurulduğu tarihten itibaren ortaklığın tüm muhasebesi ile ilgili defterler ve bu defterlerin dayanağı olan belge ve faturaların ibrazı sağlanmalı, eldeki değerler belirlenerek bunlar ortaklığın aktifinde dikkate alınmalı, yönetici ortak olduğu anlaşılan ... İnş. Tic. Ltd....

      Dava, gizli ortaklık nedeniyle davalının sattığı lisans bedelinin yarısının kendilerine ait olduğu iddiasına dayalı gizli ortaklığın tespit ve tasfiyesi ile buna bağlı alacak davasıdır. Dava, taraflar arasında yazılı olmayan sözlü/gizli olarak akdedildiği iddia edilen gizli adi ortaklığın tespiti, feshi ve tasfiyesi ile buna bağlı alacak istemine ilişkindir. Adi ortaklığın tanımı, TBK'nun 620.(BK'nun 520.)maddesinde; "Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir " şeklinde yapılmıştır. Adi ortaklık, bir ticari işletmeyi işletmek şeklinde olabileceği gibi esnaf işletmesi veya hiç bir işletme olmaksızın bir kaç kişinin muhtemel kazancı paylaşmak amacıyla emeklerini ve mallarını bir araya getirme şeklinde de olabilir. O halde uyuşmazlığın âdi ortaklıktan doğduğu sonucuna varılmıştır. Dava, 6102 sayılı TTK. nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra açılmıştır....

        Şti. nin kâr payı ve tasfiye hisselerinin haczi nedeni ile davalılar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi, tasfiye neticesinde hesaplanacak borçlu ortağa ait kâr payı ve tasfiye hissesinin icra dosyasına gönderilmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, taraflar arasındaki temel ilişki ve uyuşmazlığın adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklandığı, adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda yeni oluşumun her iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığının değerlendirilmediği ve buna göre davanın ticari dava olarak kabul edilemeyeceği, bu nedenle adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların mutlak ticari dava sayılamayacağı, açılan bu davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile görev nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir....

          Davanın adi ortaklığın sona erdiğinin tespiti ve tasfiyesine yönelik olduğu mahkememizce kabul olunarak Türk Borçlar Kanunun adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin hükümlerin iş bu dava da uygulanması gerektiği kanaatine varılarak 07/07/2021 tarihli celsede resmi tasfiye işlemlerinin gerçekleştirilmesi için tasfiye memurunun atanması ile adi ortaklığın söz konusu iş için kurulduğu, iş yapılıp teslim olunmakla adi ortaklık sona erdiğinden bu tarih itibariyle tasfiye memuruna ortaklığın mal varlığının aktif ve pasifi ile belirlenmesi yönetici ve idareci ortaktan ortaklık hesabını gösterir hesapların belirlenerek malvarlığı bilançosunun mahkememize sunulması için bir aylık süre verilmesine, rapor mahkememize sunulduğunda taraflara (adi ortaklara) tebliğe çıkartılmasına, varsa bu husustaki itirazların ve toplanması istenen delillerle birlikte toplanarak celse arasında tasfiye memurunca karşılanması için gerekli işlemlerin yapılmasına, Daha sonra tasfiye memurunca ortaklığın malvarlığına ilişkin...

            DELİLLER : Tarafların beyan ve dilekçeleri ve tüm dosya kapsamı HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, adi ortaklığın tespiti ile adi ortaklığın tasfiyesine dayalı alacak istemine ilişkin olup, istinaf konusu uyuşmazlık ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik ara kararın kaldırılması istemine ilişkindir. Davacı tarafça adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasında ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebinde bulunulduğu, ilk derece mahkemesince taleplerin reddine karar verildiği ve işbu karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır. İstinaf incelemesi, HMK'nin 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır....

            ortaklık ilişkisi bulunduğunu ileri sürerek taraflar arasındaki adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir....

              Konu ile ilgili düzenlemelere kısaca bakılacak olur ise; Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. (TBK 620/1.madde) Adi ortaklık ilişkisi, TBK'nun 639. Maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar. Bunlardan ilki yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir. Adi ortaklığın tüzel kişiliği yoktur. Bu nedenle adi ortaklığa karşı açılan dava, ortakların tümüne karşı yöneltilmiş demektir. Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak - verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yolu ile ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Tasfiye usulünü düzenleyen Türk Borçlar Kanununun 644....

                CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, "Ortak Girişimin" yüklendiği işlerin yerine getirilmiş olması nedeniyle ortakların bir araya gelerek ortaklığı sonlandırmak amacıyla "Değerlendirme Protokolü" imzaladıklarını ancak, düzenlenen protokol sonrasında ortaklığın bir takım alacak ve borçlarının çıkması nedeniyle ortaklığın sonlandırılamadığını, halen de bir takım alacak, borç ve davaların mevcut olması nedeniyle ortak girişimin alacak ve borçlarının henüz belli olmadığını, bu nedenle ve bu aşamada ortaklığın fesih ve tasfiyesinin mümkün olmadığını, ortak girişim temsilcisi davalıların bu görevlerini özenle yerine getirdiklerini ve ortak girişimi zarara uğratmalarının söz konusu olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. MAHKEME KARARI: Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalı ... .... Şti. ile davalı ......

                  nin "Ortaklığın Sona Ermesi" başlıklı 639/2. maddesinde; "Sözleşmede ortaklığın mirasçılarla sürdürülmesi konusunda bir hüküm yoksa, ortaklardan birinin ölmesiyle" ortaklığın sona ereceği düzenlenmiştir. Taraflar arasında düzenlenen ortaklık sözleşmesinde, ortaklığın mirasçılarla sürdürüleceği konusunda bir hüküm olmadığı görülmüştür. Tasfiye Memurlarının düzenlediği 24/10/2018 tarihli tasfiye raporuna göre; "ortaklığın...Bankasında, olan alacağının 68.026,14 TL alacağının, kamu kurumlarına olan borçları dahil 161.846,32 TL borcunun olduğu, buna göre olumsuz farkın 93.820,18 TL olduğu, tasfiye edilecek mal varlığının olmadığı" belirtilmiştir. Somut olayda tüm bu deliller değerlendirildiğinde; Dava konusu ortaklığın, ortaklardan ...'nın 01/06/2014 tarihinde ölümü ile ölüm tarihi itibari ile sona erdiği, tasfiye memurlarının raporuna göre adi ortaklığın tasfiyesi kapsamında taraflara ödenecek para bulunmadığı anlaşılmıştır....

                    UYAP Entegrasyonu