"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili avukat ......geldi, davacı adına gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalı ile yaptıkları adi ortaklığın davalı tarafından feshi nedeniyle, cezai şart,kar payı ve demirbaşlardan payına düşen bedel toplamı 25.300 TL nin tahsilini talep etmiştir. Davalı davanın reddini dilemiştir....
ORTAKLIĞIN FESHİ 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 535 ] 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 538 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki ortaklığın feshi davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. Davacı, davalı Mahmut adına kayıtlı bulunan kuaför dükkanına davalılarla birlikte işletilmek üzere ortak olduğunu, gelirin eşit paylaşılması konusunda anlaştıklarını, davalı Mahmut'un bilgi ve hesap verme borcunu yerine getirmediğini, 2004 yılı Ocak-Ağustos döneminde cüzi miktarda kâr payı dağıttığını, diğer aylarda kâr payı da dağıtmadığını, fesih için haklı nedenlerinin doğduğunu belirterek ortaklığın feshi ve tasfiyesine, ortaklıktan ayrılma payı olarak şimdilik 6.000.000.000 TL'nin tahsilini istemiştir. Davalılar, davanın reddini dilemiştir....
Örneğin; ortağın, ortaklığa getirdiği sermayenin iadesini istemesi, ortaklığın feshi ve tasfiyesi istemini de kapsamaktadır. Adi ortaklığın sona ermesi ile birlikte ortaklık tasfiye aşamasına girer. Ortaklar arasındaki hukuki bağ, tasfiye tamamlanmadan ortadan kalkmış kabul edilemez. Tasfiye, ortaklar arasındaki ortaklık ilişkisinin tamamen sona erdirilmesine yönelik kanuni bir usuldür. Tasfiye ile artık ortaklık malvarlığı para haline dönüştürülecek, borçlar ödenecek, sermaye değerleri ortaklara iade edilecek ve geri kalan meblağ ortaklar arasında kar ve zararın paylaşılması esasına göre dağıtılacaktır. Adi ortaklığın tasfiyesi ya tarafların anlaşması suretiyle ya da bizzat mahkemece yapılır. Taraflar tasfiye konusunda anlaşmadığı takdirde ortaklığın tasfiyesinin mahkemece TBK’nın 642 vd. madde hükümlerine uygun olarak yapılması gerekir. Öte taraftan; ortağın, ortaklığa getirdiği sermayenin ve kar payının tahsilini istemesi ortaklığın fesih ve tasfiyesi talebini de kapsamaktadır....
Tarafların kabulüne göre; aralarında bir adi ortaklık ilişkisi mevcut olup bu husus mahkemenin de kabulündedir. Ne var ki, bu kabule göre; Adi ortaklık ilişkisinin, “taraflardan birinin diğer ortağa verdiği bedelin kendisine iadesi” şeklinde tasfiyesi düşünülemez. BK.nun 538. maddesinde belirtildiği gibi tasfiye, bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması, ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin bu sözleşmedeki hükümlere göre yapılması asıldır. Böyle bir hükmün bulunmaması halinde ise tasfiyenin bu defa BK.nun 539. maddesindeki sıra takip edilerek yapılması gereklidir....
Md uyarınca belirsiz alacak istemi olduğunun açıklandığını, karşı dava yönünden davanın niteliğini açıkça HMK 107. Md uyarınca belirsiz alacak davası olduğunu, adi ortaklığın tüm kazançlarının davacı tarafından şahsen tahsil edildiği ve kullanıldığını, adi ortaklığın tüm kazanç tutarının davacı tarafından tahsil edilmesi nedeni ile davalının adi ortaklığın kazancının 1/3ünün de davacının eline geçtiğini, davacının davalının payına isabet eden tutarı ödemediğini, davacının adi ortaklığın 23.01.2008 tarihinden bugüne kadar toplam kazanç tutarının davacı yanca tahsil edilmesi nedeni ile davacı yedinde bulunan davalıya ait ortaklık payına düşen kazanç toplamının HMK 107....
Ortaklığın feshi ve tasfiyesi ayrı hukuki işlemleri olup, tasfiyenin bizzat mahkemece yaptırılması gerekir. Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgelerden de dava konusu adi ortaklıkta yönetici ortağın davalı olduğu anlaşılmaktadır. BK. nın 538. maddesinde belirtildiği üzere tasfiye, bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması yada satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin sözleşmedeki bu hükümlere göre yapılması asıldır. Böyle bir hükmün bulunmaması halinde ise, tasfiyenin bu defa BK. nın 539. maddesindeki sıra takip edilerek yapılması gerekir....
Mahkemece, tarafların adi ortaklık kurdukları, dava konusu edilen makinelerin davacı tarafından adi ortaklığa katkı payı olarak konulduğu ve bu makinelerin halen şirkette mevcut olduğu, makineler dışında davacının başkaca nakdi veya ayni sermaye koyduğuna dair delil bulunmadığı, davacının adi ortaklık için katkı payı olarak koyduğu makineleri istediğine göre, bu isteğin aynı zamanda adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi isteğini de kapsadığı, taraflar arasında düzenlenen ortaklık sözlemesinde ortaklığın fesih ve tasfiyesi hususunda özel bir sebep belirtilmediği, bu nedenle de zaman itibarı ile somut olaya uygulanması gereken 818 sayılı BK.' nun 535/7 (6098 sayılı TBK.' nun 639/7) maddesi uyarınca adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi için haklı nedenlerin bulunmasının aranacağı, dosya kapsamındaki tüm deliller değerlendirildiğinde, davacının adi ortaklığın fesih ve tasfiyesini isteyebilmesi için haklı nedenlerin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından...
Dava, gizli ortaklık nedeniyle davalının sattığı lisans bedelinin yarısının kendilerine ait olduğu iddiasına dayalı gizli ortaklığın tespit ve tasfiyesi ile buna bağlı alacak davasıdır. Dava, taraflar arasında yazılı olmayan sözlü/gizli olarak akdedildiği iddia edilen gizli adi ortaklığın tespiti, feshi ve tasfiyesi ile buna bağlı alacak istemine ilişkindir. Adi ortaklığın tanımı, TBK'nun 620.(BK'nun 520.)maddesinde; "Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir " şeklinde yapılmıştır. Adi ortaklık, bir ticari işletmeyi işletmek şeklinde olabileceği gibi esnaf işletmesi veya hiç bir işletme olmaksızın bir kaç kişinin muhtemel kazancı paylaşmak amacıyla emeklerini ve mallarını bir araya getirme şeklinde de olabilir. O halde uyuşmazlığın âdi ortaklıktan doğduğu sonucuna varılmıştır. Dava, 6102 sayılı TTK. nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra açılmıştır....
şirkete gizli ortak olunduğu iddiası ile açılmış adi ortaklığın tasfiyesi davası olup, adi ortaklık TBK'nunda düzenlenmiş olmakla, dava mutlak ticari dava olmadığı gibi uyuşmazlığın her iki tarafı da tacir olmadığından nispi ticari dava niteliğinde de olmayıp, davaya bakma görevi genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle; dava dilekçesinin mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğunda usulden reddine, davaya bakma görevinin Antalya Asliye Hukuk Mahkemelerinin olduğuna karar vermiş, iş bu karar davacı vekili tarafından yazılı gerekçelerle istinaf edilmiştir....
Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi ise, "..., adi ortaklığın tasfiyesi ve kar payının tahsili istenilmiş olup; taraflar arasındaki ilişki adi ortaklık sözleşmesine dayanmaktadır. Adi ortaklığın TTK.da düzenlenmemiş olmasına göre mal varlığı haklarına ilişkin davanın genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. ..." gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Türk Borçlar Kanununun 620. maddesinde "Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir." hükmüne yer verilmiştir. Adi ortaklık TBK'nın 620 ve devam eden maddelerinde düzenlenmiştir. 6100 sayılı HMK'nın 2. maddesinde; "Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalar ile, şahısvarlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir." hükmüne yer verilmiştir....