Şti, haczedilen malların adi ortaklığa ait olduğunu ileri sürmüştür. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 622-623. maddeleri gereğince adi ortaklıkta her ortak, şirketin kârına iştirak hakkına sahip olduğundan ortağın kişisel alacaklıları, borçlu ortağın şirketteki kâr payını haczettirebilirler. Ayrıca, aynı Kanunun 638. maddesine göre, adi ortaklığın tasfiye edilmesi halinde borçluya isabet edecek tasfiye payının da haczi mümkün bulunmaktadır. Bir diğer anlatımla, bir ortağın şahsi alacaklıları haklarını ancak, o şerikin tasfiye payı üzerinde kullanabilirler. Ne var ki şirket sözleşmesinde bu kuralın aksi de kararlaştırılabilir. Açıklanan bu hükümlere aykırı olarak adi ortaklığın malları üzerine haciz konulması halinde bu husus, ortaklardan her biri tarafından şikayet konusu yapılabilir....
Örneğin; ortağın, ortaklığa getirdiği sermayenin iadesini istemesi, ortaklığın feshi ve tasfiyesi istemini de kapsamaktadır. Adi ortaklığın sona ermesi ile birlikte ortaklık tasfiye aşamasına girer. Ortaklar arasındaki hukuki bağ, tasfiye tamamlanmadan ortadan kalkmış kabul edilemez. Tasfiye, ortaklar arasındaki ortaklık ilişkisinin tamamen sona erdirilmesine yönelik kanuni bir usuldür. Tasfiye ile artık ortaklık malvarlığı para haline dönüştürülecek, borçlar ödenecek, sermaye değerleri ortaklara iade edilecek ve geri kalan meblağ ortaklar arasında kar ve zararın paylaşılması esasına göre dağıtılacaktır. Adi ortaklığın tasfiyesi ya tarafların anlaşması suretiyle ya da bizzat mahkemece yapılır. Taraflar tasfiye konusunda anlaşmadığı takdirde ortaklığın tasfiyesinin mahkemece TBK’nın 642 vd. madde hükümlerine uygun olarak yapılması gerekir. Öte taraftan; ortağın, ortaklığa getirdiği sermayenin ve kar payının tahsilini istemesi ortaklığın fesih ve tasfiyesi talebini de kapsamaktadır....
İnşaat Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti. ile müvekkili ... İnşaat Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından Ankara 54. Noterliğinin 17.10.2012 tarihli ve 16958 yevmiye no ile tasdik edilen sözleşmeyle “... İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ve ... İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi Adi Ortaklığı” kurulduğunu, adi ortaklık ile ... Belediye Başkanlığı arasında ... Kongre Merkezi inşaatının yapımı konusunda sözleşme imzalandığını, alacaklı... İnşaat Turizm Ltd. Şti. tarafından adi ortaklığı oluşturan şirketler aleyhine Antalya 1. İcra Dairesinin 2014/10529 E. sayılı dosyasında başlatılan icra takibinde alacaklının talebi üzerine adi ortaklığın ......
Ortaklık, taraflar arasında yapılan bir anlaşma veya mahkeme kararı olmadıkça tasfiye edilmiş sayılamaz. Bir başka deyişle, tarafların ortaklıktaki hak ve borçları hususunda taraflar arasında bir anlaşma olmadıkça veya bu husus mahkeme kararıyla belirlenip tasfiyeyle karar verilmedikçe adi ortaklığın devam ettiği kabul edilmelidir. Fesih ve tasfiye edilmeyen adi ortaklıkta da zamanaşımı süresi başlamaz. TBK.nun 147/4 maddesi gereğince; bir ortaklıkta, ortaklık sözleşmesinden doğan ve ortakların birbirleri veya kendileri ile ortaklık arasında açılmış bulunan davalar hakkında beş yıllık zamanaşımı uygulanır. (BK. m. 126/4) Ayrıca, adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığı için, taraf ehliyeti de yoktur. Bu nedenle, adi ortaklığa ilişkin davalarda, adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri gerekir. Adi ortaklığa karşı açılan dava, diğer ortakların tümüne karşı yöneltilmiş demektir. Başka bir anlatımla, aktif ve pasif taraf ehliyeti tüm ortaklara aittir....
İşbu adi ortaklık sözleşmeleri ile adi ortaklığı temsilen yetkili kılınan ---- tüm yetkileri sona ermiş olup, adi ortaklığı temsilen işbu fesih tarihi itibariyle hiçbir yetkileri yoktur. İşbu fesih sözleşmesi ve yetki kaldırmaya dahi fesilname ticaret sicil gazetesinde yayınlanacaktır. Adi ortaklığı oluşturan her iki taraf olarak birbirimizden herhangi bir hak ve alacağımız yoktur. İşbu adi ortaklığı oluşturan her iki taraf fesih tarihinden itibaren ortaklığı borçlandırıcı hiçbir işlem yapmayacağını ve yapmadıklarını, çek, senet vs.kıymetli evrak düzenlemediklerini ve düzenlemeyeceklerini beyan, kabul ve taahhüt ederiz" şeklinde beyan ve taahhütte bulunmuşlar ve dilekçeleri ekinde dosyaya sunarak adi ortaklık sözleşmelerini anlaşarak fesih ettiklerini beyan ve kabul etmişlerdir....
CEVAP; Davalı cevabında; davacının adi ortaklık ilişkisine bağlı olarak alacak talebinde bulunmuş ise de adi ortaklığın henüz tasfiye edilmediğini, yani ortada alacak ve zarar durumunun belli olmadığını, kaldı ki davacının 04.04.2014 tarihli protokol ile adi ortaklık işlerini bizzat kendisinin yönettiğini, idareden tüm hakkedişleri ve vergi dairesinden tüm nakdi vergi iadelerini aldığını ve bunları uhdesinde tuttuğunu, öncelikle davacının geçmiş hesaplar için müvekkiline 200.000 TL ödediğini müvekkilinin, davacı işi aldıktan sonra protokol gereği ödeme beklerken böyle bir alacak davası ile karşılaşmasının kötü yönetim veya hesaplarda yapılan hilenin bir sonucu olabileceğini savunarak davanın reddini istemiştir. İNCELEME VE GEREKÇE :Dava ; adi ortaklığın tasfiyesi ve adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanan alacağın davalıdan tahsili istemine ilişkindir....
Toplanan deliller, dosya içeriği, bilirkişi raporu, asıl tasfiye raporu ve özellikle ek tasfiye raporu birlikte değerlendirildiğinde; adi ortaklık (Ortak Girişim) sözleşmesindeki amacın gerçekleşmesi nedeniyle adi ortaklığın fesih ve tasfiyesinin gerektiği, taraflar arasında düzenlenen 31.12.2008 tarihli "Değerlendirme Protokolü" ile tasfiye usulünün belirlendiği, bu belgenin tasfiyeye esas alınması gerektiği, protokolde bahsi geçen 1.000.000,00 TL bedelli çekin davalı şirket tarafından davacı şirkete verildiğinin kanıtlanamadığı anlaşıldığından 10.05.2021 tarihli ek tasfiye raporunda belirlenen 1.223.713,83 TL tasfiye payı alacağının tahsiline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Davanın KISMEN KABULÜ ile, Davalı ......
haklı sebeple fesih talep edemeyeceği, davacının adi ortaklığın fesih ve tasfiyesini isteyebilmesi için haklı nedenlerin bulunmadığı, bir başka deyimle adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi için gerekli olan haklı nedenlerin varlığının davacı tarafından ispatlanamadığı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.Dava, taraflar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile adi ortaklıktan kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.Dosya kapsamından; davacı ile davalının, ..." unvanlı iş yerinin işletilmesi ve bunun sonucunda elde edilecek kar ve zararın %50 hisse ile paylaşılması konusunda, 23/07/2010 tarihli ortaklık sözleşmesi yapıldığı, buna göre taraflar arasında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde (818 sayılı BK.nun 520 ve devamı maddelerinde) düzenlenen adi ortaklık ilişkisinin bulunduğu açıkça anlaşılmaktadır ki, bu husus mahkemenin de takdirindedir....
E, sayılı takip dosyasında borçlu şirketin kar payı ve tasfiye hissesine yönelik gerçekleştirilen haciz işlemi ile ortaklığın son bulduğunu, davalıların teşkil ettiği adi ortaklıktan doğan borçlu ortağa ait kar payı ve tasfiye edilmesi neticesinde borçlu ortağın hissesine düşecek tasfiye hissesinin müvekkilin alacağı lehine hacizli olduğundan, tasfiye aşamasında kar payının ve tasfiye neticesinde tasfiye payının tedbiren korunmaması halinde ,müvekkilinin alacağının tahsilinin imkansız hale gelmesinin kuvvetle muhtemel olduğunu, bu nedenle borçlu ortağa düşecek kar payı ve tasfiye hissesinin tespitine kadar geçecek sürede adi ortaklığın alacaklarının verilecek tedbir kararı ile ilgili kurumda veya mahkeme veznesinde muhafaza edilmesini, davalıların teşkil ettiği ortaklığın feshi ile tasfiyesine, tasfiye işlemlerinin mahkeme tarafından yapılmasına, tasfiye neticesinde hesaplanacak borçlu ortak ... Müh. Müş. Ve Tic. Ltd. Şti.'...
Bu durumda, mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, Türk Borçlar Kanunu'nun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir. 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 1.maddesine göre; Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir. Buna göre, taraflar arasında adi ortaklık bulunmasına göre, davacının taleplerinin, ortaklığın tasfiyesi aşamasında değerlendirilmesi gerekir....