Bir başka ifade ile adi ortaklıkta, aksine bir hüküm yer almadığı sürece, idareci ortağın yapacağı işlemler, diğer ortakları da bağlamaktadır. DEĞERLENDİRME: Davacı tarafça çek karnesi sözleşmesi uyarınca adi ortaklık adına verilen çek karnesi nedeniyle karşılıksız çıkan çeklen nedeniyle ödenen çek teminat bedellerinin tahsili ,iade edilmeyen çek yaprak teminat bedellerinin depo edilmesi için başlatılan icra takibine yönelik davalı itirazının reddi ,davalı tarafça davalının adi ortaklığın %1 ortağı olduğu, davalının adi ortaklığı temsil yetkisinin bulunmadığı, karşılıksız çıkan ve iade edilmeyen çeklerin bildirilmediği , temerrüt şartlarının oluşmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiş olup; Davacı banka tarafından ... İnş. –......
Ortaklık numarası verilen adi ortaklık için gelir (stopaj), katma değer vergisi ve diğer vergi türleri için mükellefiyet tesisi yapılır. Vergi türlerine göre vergilendirme ile ilgili düzenlemelerde ise, 5520 sayılı Kanun'un 16. maddesinin 4. fıkrası; "adi ortaklıkta yönetici ortak veya ortaklardan herhangi birisi müteselsilen vergilendirme ve tarhiyattan sorumlu olup kurumlar vergisi bunlardan birisi adına tarh olunur."; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 44. maddesi; "Katma Değer Vergisi, bu vergiyle mükellef gerçek veya tüzelkişiler adına tarh olunur. Şu kadar ki, adi ortaklıklarda, verginin ödenmesinden müteselsilen sorumlu olmak üzere ortaklardan herhangi biri, tarhiyata muhatap tutulurlar." 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu'nun 14. maddesi; "özel tüketim vergisi, mükelleflerin yazılı beyanları üzerine tarh olunur....
Her ne kadar adi ortaklık ilişkisi her hangi bir şekle bağlı değilse de, bu kural geçerlilik şekli bakımından söz konusu olup, ihtilaf çıktığında adi ortaklık sözleşmesinin varlığını ispat yükü, adi ortaklık ilişkisinin varlığını iddia edene düşer. Adi ortaklıkta yazılı sözleşme, geçerlilik koşulu değil, bir ispat aracıdır. HMK'nın 200/1 maddesi gereğince; bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri 2.500,00 TL'yi geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Sözü geçen maddenin 2.fıkrası gereğince, senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati halinde tanık dinlenebilir....
Adi ortaklık bağımsız bir kişiliğe sahip olmadığı için adi ortaklığın alacaklısı bulunmadığı gibi, adi ortaklığın kendisi borçlu da olmaz. Adi ortaklıkta, ortakların birlikte ya da temsilci vasıtasıyla üstlendikleri borçlardan her bir ortak alacaklıya karşı tüm mal varlığıyla birinci derecede, sınırsız ve müteselsil olarak sorumludur. Oysa diğer ticari ortaklıklarda, meselâ bir anonim veya kolektif ortaklıkta bu ortaklıklar tüzel kişiliğe sahip oldukları için üçüncü kişilere karşı üstlenilen ortaklık borçlarından öncelikle ve birinci derecede bizzat ortaklık sorumludur. Adi ortaklık aslında bir isimden ibarettir. Bunun nedeni, kişiliğinin, hukuki ehliyetinin ve ortaklığı temsil edecek organlarının bulunmamasıdır. Ortaklık borcu denildiği zaman, bundan “ tek tek tüm ortakların borcu” kastedildiği için ortaklar birinci derecede borçlu durumundadırlar (Eren- sayfa 840-841) ....
Ortak sıfatıyla adi ortaklıkta bulunan ortaklar ortaklığın tüzel kişiliğinin bulunmaması halinin doğal sonucu olarak ortaklık adına gerçekleştirilen işlemler sonucunda doğan kar ve zarara birlikte sahiptir. Bu halde ortaklığın ticari faaliyette bulunduğu durumlar değerlendirme alanı bulmaktadır. Yine Türk Borçlar Kanunu'nun 622 ve 623 (Mülga 818 sayılı BK'nun 522 ve 523.) maddeleri gereğince; adi ortaklıkta her ortak şirketin iştirak hakkına sahip olduğundan, ortağın kişisel alacaklıları, borçlu ortağın şirketteki, yıl sonunda bilançonun düzenlenmesi ile ortaya çıkan kar payını haczettirebilirler. Ayrıca, adi ortaklığın tasfiye edilmesi halinde borçluya isabet edecek tasfiye payının da haczi mümkün bulunmaktadır....
Dosyadaki belgelerden davacının ilk kez davalı iş verenlere ait 11034133 sigorta sicil nolu iş yerinden 15.10.1998 tarihinde bildiriminin yapıldığı ve bu iş yerinden 18.12.1998 tarihinde çıkışının ,1144475 sayılı iş yerinden 5.1.1999 tarihinde girişinin 25.11.1999 tarihinde çıkışının yine aynı iş yeri için 18.2.2000 tarihinde girişinin 30.11.2000 tarihinde çıkışının,48550 sigorta sicil sayılı iş yerinden 6.1.2001 tarihinde girişinin 30.9.2003 tarihinde çıkışının 110796771 sayılı iş yerinden ise 1.12.2003 tarihinde girişinin 30.1.2005 tarihinde ise çıkışının yapıldığı ,bildirimi yapılan tüm bu iş yerlerinin davalılara ait adi ortaklık yada Limited şirketi olduğu davalı iki ortağın davacıyı ya adi ortaklıkta yada ortağı oldukları Limited şirketleri yanında sigortalı gösterdikleri ve faaliyet adreslerinin aynı olduğu anlaşılmıştır.Her ne kadar davalılara ait iş yerlerinden davacının 5 kez işe girişi 5 kez de çıkışı bildirilmiş ise de dosyada yer alan davacıya ait şahsi sicil dosyasında davalılar...
Gayrimenkul tarafından davacıya verilen dava konusu taahhüdün bu adi ortaklık ve müvekkili ile ilgisinin bulunmadığını, davalılar arasındaki adi ortaklık sözleşmesinin davacı ile ... arasında yapılan satış sözleşmesinden 12 gün sonra imzalanmış olması nedeni ile müvekkilini bağlamadığını, davalılar arasında akdedilen adi ortaklık sözleşmesindeki yükümlülüklerin ... gayrimenkul tara- fından yerine getirilmediğini, adi ortaklığın amacı olan projenin başlatılamadığını, ... gayrimenkule adi ortaklığı temsil yetkisi verilmediğini, bu sebeple adi ortaklığı bağlayıcı işlem yapmasının mümkün olmadığını, ... gayrimenkulün hiç bir şekilde plot ortak yahut temsil selahiyeti olan bir ortak olmadığım, adi ortaklık sözleşmesinin temsil ve ilzam maddesinde "her üç ortağın temsilcisinin imzasının olmadığı bir taahhüdün ortaklığı borç altına sokmayacağı"nın belirtildiğini, resmi şekilde yapılmayan Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi'nin geçersiz olduğunu, ... gayrimenkulün müvekkilini de mağdur ettiğini...
Davaya konu bono incelendiğinde keşidecinin Günfalt İnşaat ve Doğan İnşaat iş ortaklığı olduğu, davanın ise adi ortaklığın ortaklarından T1 tarafından açıldığı, adi ortaklıkta ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından salt adi ortaklık olarak husumet ehliyeti bulunmadığı gibi ortaklardan sadece birinin dava açma hak ve yetkisinin de bulunmadığı, bu durumda davacının tek başına menfi tespit davası açıp yürütmesinin yerinde olmadığı ve bu hususun resen gözetilecek hususlardan olduğu anlaşıldığından; ilk derece mahkemesi tarafından adi ortak tarafından tek başına açılmış olmakla davada yer almayan diğer adi ortağın davaya katılımının veya muvafakatının sağlanması için HMK.115/2.maddesi uyarınca davacıya kesin süre verilmesi ile taraf teşkilinin sağlanması sonrasında işin esasına girilmesi aksi takdirde ise aktif husumet yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın esasına girilerek kabul kararı verilmesi usule aykırı olduğundan, davalı...
Ltd.Şti. tarafından açıldığı, adi ortaklıkta ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından salt adi ortaklık olarak husumet ehliyeti bulunmadığı gibi ortaklardan sadece birinin dava açma hak ve yetkisinin de bulunmadığı, bu durumda davacının tek başına menfi tespit davası açıp yürütmesinin yerinde olmadığı ve bu hususun resen gözetilecek hususlardan olduğu anlaşıldığından; ilk derece mahkemesi tarafından adi ortak tarafından tek başına açılmış olmakla davada yer almayan diğer adi ortağın davaya katılımının veya muvafakatının sağlanması için HMK.115/2.maddesi uyarınca davacıya kesin süre verilmesi ile taraf teşkilinin sağlanması sonrasında işin esasına girilmesi aksi takdirde ise aktif husumet yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın esasına girilerek kabul kararı verilmesi usule aykırı olduğu" gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf isteminin kabulüyle mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır....
Türk Borçlar Kanunu'nun 622 ve 623 (Mülga 818 sayılı BK 522 ve 523.) maddeleri gereğince; adi ortaklıkta her ortak şirketin iştirak hakkına sahip olduğundan, ortağın kişisel alacaklıları, borçlu ortağın şirketteki, yıl sonunda bilançonun düzenlenmesi ile ortaya çıkan kar payını haczettirebilirler. Ayrıca, adi ortaklığın tasfiye edilmesi halinde borçluya isabet edecek tasfiye payının da haczi mümkün bulunmaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 622- 623. maddeleri gereğince adi ortaklıkta her ortak, şirketin kârına iştirak etme hakkına sahip olduğundan, ortağın kişisel alacaklıları, borçlu ortağın şirketteki kâr payını haczettirebilirler. Ayrıca, aynı Kanun'un 638. maddesine göre, adi ortaklığın tasfiye edilmesi halinde borçluya isabet edecek tasfiye payının da haczi mümkün bulunmaktadır....