Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 10.06.2005 gün ve 152-613 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Davacı, ...’ın üye, davalı ...’ün yüklenici sıfatıyla imzaladıkları tarihsiz “sözleşme” başlıklı adi yazılı sözleşmeye dayalı olarak ... tarafından belirtilen sözleşme uyarınca ödenen ortaklık payının iadesi istemiyle yüklenici ... hakkında başlatılan icra takibine, bu davalının vaki itirazının iptali istenmiştir. Davacı, hukuksal niteliğince yapı ortaklığı niteliğindeki adi ortaklık sayılan ortaklığın üyesi sıfatıyla ödediği ortaklık payının iadesini istemektedir ve eser sözleşmesi adi ortaklık ile yükleniciler arasında yapılmış olup, az yukarda açıklandığı üzere dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmamaktadır. Bu sebeple, yerel mahkeme kararının temyiz incelemesini yapmak görevi Yargıtay Yüksek 13.Hukuk Dairesine aittir....
Takipte borçlu olarak gösterilen adi ortaklık hakkında takip yapılamayacağı kabul edilerek adi ortaklık hakkındaki ödeme emrinin iptal edilmesi gerektiği kabul edildiğine göre artık bu aşamada icra takibinin borçlusu, adi ortaklığın ortakları olan şirketler olup, adi ortaklık değildir. Kaldı ki yukarıda da belirtildiği şekilde adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından, adi ortaklık hakkında takip yapılması da mümkün değildir. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 622- 623. maddeleri gereğince adi ortaklıkta her ortak, şirketin kârına iştirak hakkına sahip olduğundan ortağın kişisel alacaklıları, borçlu ortağın şirketteki kar payını İİK'nun 89. maddesine göre haczettirebilirler. Ayrıca, aynı Kanunun 638.maddesine göre, adi ortaklığın tasfiye edilmesi halinde borçluya isabet edecek tasfiye payının da haczi mümkün bulunmaktadır. Bir diğer anlatımla, bir ortağın şahsi alacaklıları haklarını ancak, o şerikin tasfiyedeki payı üzerinde kullanabilirler....
Bu saptama nazara alındığında, taraflar arasındaki sözleşme, “Adi Ortaklık Sözleşmesi” olup, mahkemece, hatalı değerlendirme yapılarak, taraflar arasındaki sözleşmenin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi olduğu ve resmi şekle tabi olduğu gerekçesine yer vermiştir. TBK'nın adi ortaklığa ilişkin 620 ve onu izleyen maddeleri gereğince adi ortaklığın kurulabilmesi için yazılı şekil gerekli olmayıp, adi ortaklık sözleşmesi sözlü olarak da yapılabilir. Bu durumda, mahkemece, asıl ve birleşen davaların, taraflar arasında ve geçerli olan adi ortaklık sözleşmesi hükümleri çerçevesinde incelenerek bir karar verilmesi, yine asıl davada tarafların haklılık durumları ve adi ortaklık sözleşmesi ile kararlaştırılmış ise paylaşım oranı saptanarak bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı-birleşen davada davacı İmsaş Ltd....
Adi Ortaklığı adına açılmış hesabın, ortaklar adına açılmış ortak hesap olarak nitelendirilmesi gerektiğini ve ortak hesabın münferiden hareket etme yetkisi ile açılması durumunda ortakların hesaptan münferiden para çekebileceklerini, banka ile ortaklık arasındaki sözleşmede de ortakların münferiden işlem yapmasını yasaklayan bir hüküm bulunmadığını, davalının adi ortaklıktaki hissesinin diğer ortakla eşit olduğunu ve davalıya fazladan para ödenmiş olması durumunda dahi bunun adi ortaklık ilişkisi içinde çözümlenmesi gerektiğini, davalıya sehven ödenen bir tutar bulunmadığını zira adi ortaklık hesabında bulunan paranın davalıya ödendiğini ve bunda bir isabetsizlik olmadığını, ayrıca adi ortaklığın feshedildiğine ilişkin Terme 1. Noterliği'nin 16.07.2018 tarih ve ....yevmiye numaralı ihtarnamesinin paranın ödenmesi tarihinden evvel davacı bankaya ibraz edildiğini, bankanın ödediği tutarın adi ortaklığın borçları için kullanıldığını beyanla, davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır....
İlk derece mahkemesince, taraflar arasındaki sözleşmenin adi ortaklık sözleşmesi olduğu, adi ortaklığın tasfiyesi hükümlerinin TBK'nın 620 ve devamı maddelerinde düzenlendiği, karşılıklı alacaklılık borçluluk durumunun tespit edilmesi amacıyla taraflardan biri tarafından öncelikle bu yönde dava açılması gerektiği, salt sözleşme hükümlerine dayalı olarak davacı ortağın, davalı ortağa karşı adi ortaklık ilişkisi kapsamında alacak iddiasında bulunamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararına karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 17....
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle: T3 Adi Ortaklığı adına açılmış hesabın, ortaklar adına açılmış ortak hesap olarak nitelendirilmesi gerektiğini ve ortak hesabın münferiden hareket etme yetkisi ile açılması durumunda ortakların hesaptan münferiden para çekebileceklerini, banka ile ortaklık arasındaki sözleşmede de ortakların münferiden işlem yapmasını yasaklayan bir hüküm bulunmadığını, davalının adi ortaklıktaki hissesinin diğer ortakla eşit olduğunu ve davalıya fazladan para ödenmiş olması durumunda dahi bunun adi ortaklık ilişkisi içinde çözümlenmesi gerektiğini, davalıya sehven ödenen bir tutar bulunmadığını zira adi ortaklık hesabında bulunan paranın davalıya ödendiğini ve bunda bir isabetsizlik olmadığını, ayrıca adi ortaklığın feshedildiğine ilişkin Terme 1....
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ile açıklamalar bir arada değerlendirildiğinde, davacı adına müteselsil sorumlu sıfatıyla düzenlenen ödeme emrinin dayanağı olan ve ortaklardan ayrı katma değer vergisi mükellefi olan adi ortaklık adına yapılan tarhiyatlara ilişin vergi/ceza ihbarnamelerinin müteselsil sorumlu olan ortaklardan herhangi biri adına düzenlenmesi gerekirken adi ortaklık adına düzenlenmesinin 3065 sayılı Kanun'un 44. maddesine uygun düşmediği ve usule uygun şekilde kesinleştirilmeyen alacak için davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle karar verilmişse de, söz konusu tarhiyatların nedenini oluşturan fiillerin adi ortaklık olarak gerçekleştirildiği ve yukarıda yer verilen açıklamalar çerçevesinde fiili gerçekleştiren adi ortaklığın vergi ve cezalar açısından muhatap kabul edilmesinde yasal bir engel bulunmadığı anlaşıldığından adi ortaklık adına ihbarname düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır....
Maddesi gereğince davalının davacının adi ortaklık adına yaptığı harcamalardan kendi payına düşen miktarı ödemediğini, TBK' nin 639....
Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan tarafın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin davalı ile beraber işletirken daha sonra sona eren adi ortaklık nedeniyle işletmedeki demirbaşların tespiti ve rayiç bedelinin yarısının, adi ortaklığa davacının ödediği sermayenin, kar payı ve tasfiye payı alacağına ilişkin şimdilik 17,500 TL'nın tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevabında; taraflar arasında adi ortaklık bulunmadığını, davalının hizmet binasını tek başına kiraladığını, önceki işletmeciye ödenen peşin, müvekkili tarafından davacıya bu şahsa ödenmek üzere verildiğini belirterek, davanın reddini dilemiştir....
Adi ortaklık bir kişi ortaklığı olup, ortaklar arasındaki güven ilişkisine dayanmaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 620. maddesi "Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleşmeyi üstlendikleri sözleşmedir." denilmiştir. Maddenin lafzından anlaşıldığı üzere, adi ortaklık, emeklerini veya araçlarını herhangi bir müşterek amaç doğrultusunda birleştirerek, bu amaca ulaşma konusunda birlikte çaba göstermeyi sözleşmeyle birbirlerine karşı yüklenen kişilerce oluşturulan, tüzel kişiliği bulunmayan bir kişi topluluğudur. Doktrinde adi şirket –ortaklık-, sözleşmeyle kurulan ve bir müşterek amacın elde edilmesine hizmet eden kişi birliği olarak tanımlanmaktadır (Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku. İstanbul 2003. s. 26)....