Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı ... vekili, müvekkili ile davacının önce iki adet tekne yapımı için adi ortaklık kurduklarını, daha sonra bazı prosedürlerden kaçınmak için dava konusu şirketi kurduklarını öncelikle adi ortaklığın sona erdirilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve tüm kanıtlara göre, Ticaret Kanunu'nda düzenlenen tüm ortaklıkların ayrı bir tüzel kişiliğinin bulunduğu, limited şirketlerin tasfiyesinin ....'nın 549 vd. maddeleri uyarınca düzenlendiği, bu nedenle davalının fesih ve tasfiyesi istenilen limited şirketin bir adi ortaklık çerçevesinde kurulduğu ve tasfiyenin bu adi ortaklık tasfiyesi çerçevesinde yapılması gerektiği iddiasının yerinde görülmediği, iki ortak arasında geçimsizlik bulunduğu, davalı ...'in sermaye taahhüdünü yerine getirmediği gerekçesiyle, davalı Must.Y. Gemi Yapım Onarım Turizm Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti.'nin fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru atanmasına karar verilmiştir. Kararı, davalı ... temyiz etmiştir....

    Adi Ortaklığı adında bir adi ortaklık kurulduğuun, Adi Ortaklık ... ... Enerji Santralı, ve 3 ayrı proje, ... guruba ait ... Enerji Santralı ve 17 alt şirketler projeleri şirketin konusu olduğunu, ... Enerjileri konusunda işe başlanılmasına rağmen yapılan işlerden davacıya bilgi verilmememesi üzerine ihtarname ile kısaca "hesap vermeleri" istenilmiş ancak buna da yanaşmadığını, daha sonra asıl iş sahibi ve ortaklık ... lehine ek sözleşmeler yaptıklarını böylece karı ve gelirleri bu ortaklığa aktardıkları anlaşıldığını, daha sonra davalılar adi ortaklığı fesh ettiklerini, ...'ün şirket temsilciliğinden uzaklaştırılması zaman almış, ancak ... bu zamanı diğer davalıya yarar ve olanak sağlamak için kullandığını, bu nedenlerle müvekkilinden kaçırılan ortaklık kar payının tespit edilerek öncelikle adi ortaklığa ödenmesi gerekirken ...'e ödenen hakedişlere ihtiyati tedbir konulmasına, ...-......

      Adi ortaklık sona ermiş olduğu için, kanaatimizce, davacının bu davadaki talebi, adi ortaklığın tasfiyesi ve davacının payına düşen “tasfiye karı” tutarının davacıya ödenmesi talebi olarak anlaşılmalıdır. Mahkemece: sözleşme kapsamında tasfiyenin yapılış şekline ilişkin düzenleme bulunmadığından Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemini gerçekleştirilmek üzere tasfiye memuru olarak Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ... ve Hukukçu Av. ..., Tasfiye Memurları tarafından düzenlenen 24/08/2022 tarihli taraf şirketlerin oluşturduğu adi ortaklığın tasfiyesi sonucu düzenlenen tasfiye raporunda özetle; davacı ... Ticaret Ltd. Şti.'nin davalı ... Tur. İnş. San. Tic. Ltd. Şti. ile yapmış olduğu adi ortaklıktaki payından kaynaklı olarak 1.288.057,72-TL alacaklı olduğu tespit ve görüşü bildirilmiştir....

        Davacının dava dilekçesinde, hisse devir bedeli olan 65.000 YTL'nin tahsilini istemesi, adi ortaklığın tasfiyesini talep şeklinde değerlendirilmelidir. Üçüncü ortak olan .'ın da davada taraf olması sağlandıktan sonra, davanın adi ortaklığın tasfiyesi davası olarak kabulü ile sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın reddi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz edilen kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 21.12.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Adi ortaklık; iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir(TBK md 620/1). Diğer bir anlatımla, adi ortaklık; birbirini tanıyan, birbirlerinin kabiliyet ve şahsiyetlerine güvenen, eşit ve aynı durumda olan gerçek veya tüzel kişilerin, müşterek amacın gerçekleştirilmesini sağlayacak vasıtaları (katılım paylarını) ortaklığa getirme konus unda karşılıklı ve uygun irade beyanlarının birbirine ulaşmasıyla teşkil eden bir kişi topluluğudur. Buna göre adi ortaklığın unsurları; kişi, müşterek amaç, müşterek amaç uğruna birlikte çaba (affectio societatis), katılım payı (sermaye) ve sözleşme bağı şeklinde belirtilebilir. Adi ortaklık sözleşmelerinin kuruluşu bakımından, ortakların esaslı noktalarda uyuşması gerekir (TBK md 2/1)....

            olduğunu, söz konusu adi ortaklık sözleşmesinin yazılı olarak değil sözlü olarak kurulduğunu ve bu kapsamda adi ortaklığın mevcut olduğuna ilişkin delillerinin kendilerinde mevcut olduğunu, müvekkilinin 6 yıl boyunca adi ortaklık ilişkisi içerisinde iken 2020 yılının başında taraflar arasında alacak borç ilişkilerinde anlaşmazlıklar başlaması üzerine davalı şirket yetkilisinin müvekkiline fırının kendisine ait olduğunu, kasanın ve dükkanın anahtarını vermesini istediğini ve müvekkilinin hakkında kasanın anahtarını çaldığı iddiasıyla açıktan hırsızlık ve tehdit suçlarından savcılığa şikayette bulunulduğunu ve müvekkili hakkında takipsizlik karar verildiğini davalı şirket yetkilisi tarafından isnat edilen suçlar sebebiyle dava açma zorunluluğunun hasıl olduğunu tüm bu nedenlerle taraflar arasındaki adi ortaklığın tespitine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            Unlu Mamülleri fırının olduğu çevrede 13 yıldır fırın işleterek esnaflık yaptığını, söz konusu adi ortaklığın asıl ve müşterek amacının o dönem hali hazırda var olan ve halen devam eden fırının işletilmesi ve kazanç elde edilmesinin olduğunu, fırındaki kasanın iki anahtarı olduğunu ve birinin müvekkilinde iken diğer anahtarın da davalı şirket yetkilisinde olduğunu, söz konusu adi ortaklık sözleşmesinin yazılı olarak değil sözlü olarak kurulduğunu ve bu kapsamda adi ortaklığın mevcut olduğuna ilişkin delillerinin kendilerinde mevcut olduğunu, müvekkilinin 6 yıl boyunca adi ortaklık ilişkisi içerisinde iken 2020 yılının başında taraflar arasında alacak borç ilişkilerinde anlaşmazlıklar başlaması üzerine davalı şirket yetkilisinin müvekkiline fırının kendisine ait olduğunu, kasanın ve dükkanın anahtarını vermesini istediğini ve müvekkilinin hakkında kasanın anahtarını çaldığı iddiasıyla açıktan hırsızlık ve tehdit suçlarından savcılığa şikayette bulunulduğunu ve müvekkili hakkında takipsizlik...

              Taraflar arasında 22.2.2003 tarihli sözleşme ile adi ortaklık tesis edildiği, davacının bu ilişki kapsamında adi ortaklığa 110.000 dolar verdiği, hakedişlerden önce ortaklığın piyasa ödemeleri yapıldıktan sonra bu miktarın davacıya iade edileceği, alınan 5 işin bütün C/H.lerin ayrı ayrı tutulacağı, ortaklık döneminde alınan hüküm demirbaş vs.alet edevatın ortaklık bitiminde hisseler oranında bölüşüleceği, ortaklıkta davacının %40, davalının %60 hisseye sahip olduğu anlaşılmaktadır. Davacı eldeki davada adi ortaklığın gelirinden hissesine düşen pay ile ortaklık döneminde alınan demirbaşlardan hissesine düşen pay ve ortaklığa koyduğu 110.000 dolar sermayenin TL karşılığının tahsilini istemekte olup, davalı ise ortaklık konusu işlerden zarar edilmesinden dolayı davacının talepte bulunamayacağını savunmaktadır. Davacı yargılama aşamasında ise gelirden hissesine düşecek kısımdan feragat etmiş bulunmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda sadece dava dışı ... Ltd....

                Mahkemece; mevcut dosyada adi ortaklar arası iç ilişkiden kaynaklanan talebin bulunduğu, taraflar arasında adi ortaklığın olduğu ve söz konusu adi ortaklığın henüz tasfiye edilmediği yönünde her hangi bir anlaşmazlığın bulunmadığı, bu nedenle davacının diğer adi ortak olan ...' den (söz konusu senedin muvazaalı olduğundan bahis ile) yapmış olduğu talebini ancak adi ortaklığın tasfiyesi aşamasında ileri sürebileceği, şayet adi ortaklığı tasfiye olmamış ise söz konusu talebi kendi adına değil adi ortalık adına isteyebileceği, söz konusu talebin davacı tarafından bizzat kendi adına istenildiği, bu durumun yerinde olmadığı, adi ortaklık devam ederken mevcut talebin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafndan temyiz edilmiştir. Davada; taraflar arasında kurulan adi ortaklık gereğince, ortaklığa ait menkul malların yarısının değeri talep edilmiştir....

                  Somut olayda; taraflar arasında Cezayir ülkesinde ve Cezayir ülkesi yasaları kapsamında 20/09/2011 tarihinde noterlikçe adi ortaklık sözleşmesinin düzenlendiği ve bu şekilde taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu dosya kapsamı ile sabittir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarına göre ortaklık adına yapılan masrafların diğer ortaktan tahsili isteminde bulunabilmek için, ortaklığın tasfiye edilmesine gerek yoktur. Bu talep, ancak taraflar arasındaki adi ortaklığın fiilen sona ermesi durumunda adi ortaklığın tasfiyesini de gerektirecektir. Dosya kapsamı itibariyle, taraflar arasındaki adi ortaklığın ihaleye konu işin (belirli bir iş) yapılması amacıyla kurulduğu, ancak taraflarca dava ve cevap dilekçeleri ve yargılama sürecinde adi ortaklık ilişkisinin sona erdiği yönünde iddia ve savunmada bulunulmadığı gibi üstlenilen işlerin tamamlanıp tamamlanmadığı ve taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin sona erdiğinin ispatlanamadığı anlaşılmıştır....

                    UYAP Entegrasyonu