Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, adi ortaklık sözleşmesinin feshi ve tazminatına ilişkindir.Bilindiği üzere, adi ortaklık; iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir(TBK. 620/1 md.) Diğer bir anlatımla, adi ortaklık; birbirini tanıyan, birbirlerinin kabiliyet ve şahsiyetlerine güvenen, eşit ve aynı durumda olan gerçek veya tüzelkişilerin, müşterek amacın gerçekleştirilmesini sağlayacak vasıtaları (sermaye paylarını) ortaklığa getirme konusunda karşılıklı ve uygun irade beyanlarının birbirine ulaşmasıyla teşkil eden bir kişi topluluğudur. Diğer taraftan, adi ortaklığın tüzelkişiliği bulunmadığından; ortaklık mamelekine ilişkin alacaklar hakkında aktif taraf ehliyeti tüm ortaklara ait olduğu gibi, üçüncü kişiler tarafından adi ortaklığa yöneltilen davanın konusu ortakların elbirliği ile tasarrufta bulunabilecekleri bir edimse, elbirliği ile mülkiyet ilkesi nedeniyle davanın tüm ortaklara yöneltilmesi gerekir....

    Tasfiye görevlisine ödenecek ücret, sözleşmede buna ilişkin bir hüküm veya ortaklarca oybirliğiyle verilmiş bir karar yoksa tasfiyenin gerektirdiği emek ile ortaklık malvarlığının geliri gözönünde tutularak hâkim tarafından belirlenir ve ortaklık malvarlığından, buna imkân bulunamazsa, ortaklardan müteselsilen karşılanır. Tasfiye usulüne veya tasfiye sonucunda her bir ortağa dağıtılacak paya ilişkin olarak doğabilecek uyuşmazlıklar, ilgililerin istemi üzerine hâkim tarafından çözüme bağlanır.". Aynı yasanın kazanç ve zararın paylaşımı başlıklı 643. maddesinde ise " Ortaklığın borçları ödendikten ve ortaklardan her birinin ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve koymuş olduğu katılım payı geri verildikten sonra bir şey artarsa, bu kazanç, ortaklar arasında paylaşılır....

    İcra Müdürlüğünün 2016/13317 esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibine davalı borçlunun itiraz etmesi üzerine itirazın iptali talebi ile eldeki davanın açıldığı anlaşılmış olup sermaye payının tahsiline yönelik talebin ve davanın adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsadığı anlaşılmaktadır. Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir ( TBK. 620/1 md. ). Adi ortaklık sözleşmelerinde "şekil serbestisi" ilkesi uygulanmakta olup, ortaklık ilişkisinin sözlü olarak da kurulabilmesi mümkündür. Adi ortaklık sözleşmesinde şekil, ispat açısından önem arz etmektedir. İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir (HMK m.190/1). Taraflar arasında ortaklık ilişkisinin varlığına dair ihtilaf çıktığında, ispat yükü, ortaklık ilişkisinin varlığını iddia edene düşer....

    Hal böyle olunca, mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, Türk Borçlar Kanununun 642. madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir...... uyuşmazlığın yukarıda açıklanan ve maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek çözümlenmesi gerekirken, mahkemece, değinilen bu yönler dikkate alınmadan eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir." gerekçesi ile bozulmuştur. Bozma ilamına uyan mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kabulü ile taraflar arasındaki adi ortaklığın tasfiyesine, tasfiye memuru olarak Gültekin Çağrı Karapınar’ın atanmasına, tasfiye memuruna aylık 500,00 TL ücret takdiri ile ücretin adi ortaklık malvarlığından karşılanmasına karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....

      Tarafların kardeş olduğu, adi ortaklık sözleşmesine istinaden temsil yetkisi bulunmayan davacının, ortaklığı temsile yetkili davalı aleyhine; ortaklık gelirinden kendi payına düşen payın ödenmediği, nereye harcandığını bilmediği iddiasıyla, sözleşmesinin 6. maddesinde yer alan, davalının yetkisinin iptaline ve otel işletmeciliği adına bankada bulunan hesaplardan para çekim işinin her iki şirket ortağının imzasıyla çekilmesi şekilde düzeltilerek karar verilmesini talep ettiği, davalı ise davacının kira bedeli alması karşılığında ortaklığın gelir payını almaktan vazgeçtiğini, adi ortaklık sözleşmesinin 6. maddesinin iptali için haklı sebep olması gerektiğini, davacının haklı sebebinin bulunmadığını, kar payından vazgeçmesi nedeniyle kar payı verilmediğini savunduğu, ilk derece mahkemesince davalının, davacıya kar payı ödememesi nedeniyle davacının haklı olduğu ve iş bu davayı açmakla hukuki yararının bulunduğu gerekçesiyle adi ortaklık sözleşmesinin 6. maddesinde belirtilen sadece adi ortaklardan...

        Tarafların kardeş olduğu, adi ortaklık sözleşmesine istinaden temsil yetkisi bulunmayan davacının, ortaklığı temsile yetkili davalı aleyhine; ortaklık gelirinden kendi payına düşen payın ödenmediği, nereye harcandığını bilmediği iddiasıyla, sözleşmesinin 6. maddesinde yer alan, davalının yetkisinin iptaline ve otel işletmeciliği adına bankada bulunan hesaplardan para çekim işinin her iki şirket ortağının imzasıyla çekilmesi şekilde düzeltilerek karar verilmesini talep ettiği, davalı ise davacının kira bedeli alması karşılığında ortaklığın gelir payını almaktan vazgeçtiğini, adi ortaklık sözleşmesinin 6. maddesinin iptali için haklı sebep olması gerektiğini, davacının haklı sebebinin bulunmadığını, kar payından vazgeçmesi nedeniyle kar payı verilmediğini savunduğu, ilk derece mahkemesince davalının, davacıya kar payı ödememesi nedeniyle davacının haklı olduğu ve iş bu davayı açmakla hukuki yararının bulunduğu gerekçesiyle adi ortaklık sözleşmesinin 6. maddesinde belirtilen sadece adi ortaklardan...

        İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesi tarafından "Dava, davacı karşı davalının 2018 yılına ait adi ortaklıktan kaynaklanan kar payı alacağı , davalı karşı davacının da alacak talebine ilişkindir.Bu haliyle taraflar arasındaki ilişkinin adi ortaklık ilişkisi olduğu, taraflar arasında düzenlenen ortaklık sözleşmesinde kazanç paylaşımına ilişkin açık bir düzenleme bulunmadığı anlaşılmakla TBK.'nun 623. maddesine göre de; "Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, her ortağın kazanç ve zarardaki payı, katılım payının değerine ve niteliğine bakılmaksızın eşittir.’’ şeklindeki düzenleme doğrultusunda ortaya çıkacak kazançtan tarafların payının eşit olduğu kabul görmüştür....

        Zira davacı davalılar ile aralarında Ticari Taksi işletmesinden kaynaklı adi ortaklık olduğunu iddia etmiş, davalı ... ise davcı ile aralarında her hangi bir ortaklıkları olmadığını diğer davalı ... ile bir süre ortaklık yaptığını, ancak araçların zarar edince ----işi bıraktığını ve kiraladığı araçları kendisine devrettiğini, bu ortaklığa ilişkin tüm borçların kendisi tarafından ödendiğini beyan etmiştir Adi ortaklık sözleşmesi az yukarıda belirtildiği gibi, iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri bir sözleşme olup, adi ortaklık ilişkisi mutlaka sözleşme temeline dayanır. Adi ortaklık sözleşmesi yazılı yapılabileceği gibi sözlü de yapılabilir....

          Yukarıda belirtilen sözleşmeler ve adi ortaklığa ilişkin düzenlemeler dikkate alındığında, yasada ortaklık sözleşmesinin kurulması için kanuni bir şekil öngörülmediği, ancak geçerliliği kanunen şekle tabi bir taahhüt bulunuyor ise adi ortaklık sözleşmesinin de o şekle uygun olarak yapılması gerektiği, aksi takdirde adi ortaklık sözleşmesinin geçersizliğinin söz konusu olacağı, bu anlamda sermaye olarak bir taşınmazın mülkiyetinin adi ortaklığa konulması halinde ortaklık sözleşmesinin de resmi şekilde yapılması gerektiği açıktır. Taşınmaz üzerinde taraflar arasında oluşturulacak adi ortaklığın tasarrufta bulunabilmesi şarta bağlanmıştır....

            Asliye Hukuk Mahkemesi ve ... Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, adi ortaklığın feshi nedeniyle ortaklık payı ve kar payı alacağının tahsili istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesi, uyuşmazlığın davacının ticari işletmesinden kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Asliye Ticaret Mahkemesince, ortaklığa konu işyerinin esnaf faaliyeti kapsamında olduğu ve tarafların tacir olmadığı, uyuşmazlığın iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili olmadığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur....

              UYAP Entegrasyonu