Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bir ortaklık, kanunla düzenlenmiş ortaklıkların ayırt edici niteliklerini taşımıyorsa, bu bölüm hükümlerine tabi adi ortaklık sayılır.” hükmünü taşımaktadır. Adi ortaklığın kuruluşu belirli bir şekle tabi tutulmamış olup, sözlü veya ispat kolaylığı bakımından yazılı sözleşme ile kurulabilmektedir. Somut olayda da taraflar arasında yazılı şekilde kurulmuş bir ortaklık ilişkisi bulunmamaktadır. 10- Her ne kadar adi ortaklık ilişkisi her hangi bir şekle bağlı değilse de, bu kural geçerlilik şekli bakımından söz konusu olup, ihtilaf çıktığında adi ortaklık sözleşmesinin varlığını ispat yükü, adi ortaklık ilişkisinin varlığını iddia edene düşer. Adi ortaklıkta yazılı sözleşme, geçerlilik koşulu değil, bir ispat aracıdır. 11- Bu doğrultuda, 200/1 hükmünün getirdiği ispat şeklinin sözleşmeler bakımından da uygulanması gerektiği kabul edilse dahi bu adi ortaklık sözleşmesi ile diğer sözleşmeler arasında bir ayırıma gidilmesi gerekmektedir....

    A.Ş. tarafından, ... ... ... projesi kapsamındaki taraflarına ödenmesi gereken hak edişler, davalı ile davadışı şirket arasındaki bir takım gizli görüşmeler neticesinde, davalı şirketin hesabına yatırıldığını, müvekkilinin adi ortaklık kapsamında diğer ortaktan alacağını talep etmekte olup, bu isteğin adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi anlamı taşıdığı açık olduğu için adi ortaklığın mahkemece tasfiye edilmesini istemek zorunluluğunun hasıl olduğunu, ayrıca, adi ortaklık giderleri ve diğer tüm masrafların hesaplandıktan sonra kalan miktarın Müvekkilinin ve davalı arasında paylaştırılması gerektiğini, adi ortaklık sözleşmesi kapsamında yapılan ... ... ... projesi kapsamında, davalı taraf ile davadışı ... şirketlerinin kusurlu davranışları sebebiyle, taraflarınca birden fazla dava açılmış olup ayrıca davadışı ... firması tarafından da adi ortaklığa karşı dava açıldığını, bu sebeple, 26.10.2016 tarihli ortaklık sözleşmesinin haklı feshinin tespiti ile fazlaya dair hakların saklı kalmak kaydıyla...

      Mahkememizce görev yönünden yapılan değerlendirmede; adi ortaklık sözleşmesinin tarafları gerçek şahıs olup, bu şahısların kurdukları adi ortaklığın tüzel kişiliğinin olmaması, yapılan işin iş bu adi ortaklık yönünden ve taraflar yönünden niteliği, tarafların tacir olmaması ve ticari işletme olarak bir adi ortaklık kurulmamış olması nedeniyle nispi ticari dava söz konusu olmadığı gibi, dava konusu uyuşmazlığın ticaret kanununda düzenlenmediği adi ortaklık ilişkisinin 6098 sayılı TBK'nın 620 ve devamı maddelerinde düzenlendiği, daha çok şahısların şahsi emekleri ve malları ile ortak bir amaca erişmek üzere bir araya geldikleri sözleşme türü ve bu sözleşmeden kaynaklanan ilişki ve tasfiyenin TBK'da düzenlenmiş olduğu, böylece mutlak bir ticari davanın da söz konusu olmadığı mahkememizce benimsenmiştir....

        Adi ortaklık sözleşmesi gereğince faaliyete başlanılacak tarihin 15/03/2019 olarak kararlaştırıldığı dikkate alındığında, adi ortaklğın faaliyet konusunun gerçekleşmediği, ... ile sözleşme ilişkisine girilmemek suretiyle imkansızlaştığı görülmektedir. Adi ortaklıkta konu ile kastedilen işletmenin konusudur. Yani amaca ulaşmak için yürütülen faaliyet olup, BKnun 639/b-1 uyarınca ortaklık sözleşmesinde öngörülen amacın gerçekleşmesi veya gerçekleşmesinin imkansız duruma gelmesiyle adi şirketin sona erdiği, hükümde geçen imkansızlığın, adi ortaklık sözleşmesinin imzalanmasından sonra ortaya çıkan imkansızlık olup, adi ortaklığın kendiliğinden sona ereceği, taraflar arasındaki adi ortaklığın, konusu kapsamına giren işin gerçekleşmesinin imkansız hale geldiği an itibariyle tasfiyeye girdiği tespit edilmiş, yine davacı ile davalı ... San.ve Tic.A.Ş.imzalanan ancak diğer davalı ... İnş.... tarafından imzalanmamış protokol ile adi şirketin tasfiyesinin kararlaştırıldığı, her ne kadar ......

          Somut olayda; taraflar arasında Cezayir ülkesinde ve Cezayir ülkesi yasaları kapsamında 20/09/2011 tarihinde noterlikçe adi ortaklık sözleşmesinin düzenlendiği ve bu şekilde taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu dosya kapsamı ile sabittir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarına göre ortaklık adına yapılan masrafların diğer ortaktan tahsili isteminde bulunabilmek için, ortaklığın tasfiye edilmesine gerek yoktur. Bu talep, ancak taraflar arasındaki adi ortaklığın fiilen sona ermesi durumunda adi ortaklığın tasfiyesini de gerektirecektir. Dosya kapsamı itibariyle, taraflar arasındaki adi ortaklığın ihaleye konu işin (belirli bir iş) yapılması amacıyla kurulduğu, ancak taraflarca dava ve cevap dilekçeleri ve yargılama sürecinde adi ortaklık ilişkisinin sona erdiği yönünde iddia ve savunmada bulunulmadığı gibi üstlenilen işlerin tamamlanıp tamamlanmadığı ve taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin sona erdiğinin ispatlanamadığı anlaşılmıştır....

            Mahkememizce görev yönünden yapılan değerlendirmede; adi ortaklık sözleşmesinin tarafları gerçek şahıs olup, bu şahısların kurdukları adi ortaklığın tüzel kişiliğinin olmaması, yapılan işin iş bu adi ortaklık yönünden ve taraflar yönünden niteliği, tarafların tacir olmaması ve ticari işletme olarak bir adi ortaklık kurulmamış olması nedeniyle nispi ticari dava söz konusu olmadığı gibi, dava konusu uyuşmazlığın ticaret kanununda düzenlenmediği adi ortaklık ilişkisinin 6098 sayılı TBK'nın 620 ve devamı maddelerinde düzenlendiği, daha çok şahısların şahsi emekleri ve malları ile ortak bir amaca erişmek üzere bir araya geldikleri sözleşme türü ve bu sözleşmeden kaynaklanan ilişki ve tasfiyenin TBK'da düzenlenmiş olduğu, böylece mutlak bir ticari davanın da söz konusu olmadığı mahkememizce benimsenmiştir....

            Görüldüğü üzere, katma değer vergisi uygulaması bakımından, adi ortaklık, ortaklardan bağımsız işletme birimi olarak vergilendirilmekte, defter tutma, fatura bastırma, belge düzenleme, muhafaza ve ibraz ödevleri ile beyanname verme ve vergi ödeme gibi yükümlülükleri ortaklardan ayrı yerine getirme zorunluluğunda bulunmaktadır. Katma değer vergisi uygulaması açısından, ortaklardan bağımsız işletme kabul edilen adi ortaklıklarda, mal alımı, mal teslimi ve hizmet ifası gibi edimler adi ortaklıkça yerine getirildiğinden, katma değer vergisi mükellefi de adi ortaklık olacak, beyannamelerin adi ortaklık adına düzenlenerek, yönetim yetkisine sahip ortaklardan birisi tarafından imzalanmak suretiyle bağlı olunan vergi dairesine verilmesi üzerine de, ortaklık adına tarh ve tahakkuk eden vergilerin ödenmesinden de müteselsilen sorumlu olmak üzere ortaklardan her biri tarhiyata muhatap tutulabilecektir....

              Noterliğinin 05/03/2012 tarih ve ... yevmiye nolu adi ortaklık sözleşmesinin 5. maddesine göre taraflarca adi ortaklık için kararlaştırılan 5 yıllık sürenin hüküm tarihi itibariyle dolması nedeniyle TBK'nın 639/5.maddesine uyarınca adi ortaklığın kendiliğinden sona erdiğinin tespitine karar vermek gerekmiştir. Adi ortaklık sözleşmesine göre, tarafların %50 hisse oranı ile adi ortaklık kurdukları ve "..." unvanlı işletmeyi işlettikleri anlaşılmaktadır....

                Taraflar arasında 22.2.2003 tarihli sözleşme ile adi ortaklık tesis edildiği, davacının bu ilişki kapsamında adi ortaklığa 110.000 dolar verdiği, hakedişlerden önce ortaklığın piyasa ödemeleri yapıldıktan sonra bu miktarın davacıya iade edileceği, alınan 5 işin bütün C/H.lerin ayrı ayrı tutulacağı, ortaklık döneminde alınan hüküm demirbaş vs.alet edevatın ortaklık bitiminde hisseler oranında bölüşüleceği, ortaklıkta davacının %40, davalının %60 hisseye sahip olduğu anlaşılmaktadır. Davacı eldeki davada adi ortaklığın gelirinden hissesine düşen pay ile ortaklık döneminde alınan demirbaşlardan hissesine düşen pay ve ortaklığa koyduğu 110.000 dolar sermayenin TL karşılığının tahsilini istemekte olup, davalı ise ortaklık konusu işlerden zarar edilmesinden dolayı davacının talepte bulunamayacağını savunmaktadır. Davacı yargılama aşamasında ise gelirden hissesine düşecek kısımdan feragat etmiş bulunmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda sadece dava dışı ... Ltd....

                  Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 30.09.2010 gün ve 2009/242-2010/526 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Davacı takip konusu bononun adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin 14.11.2007 tarihli protokol uyarınca teminat senedi olarak verildiğini iddia ederek, bonodan dolayı borçlu bulunmadığının tespitine ve takibin iptâline karar verilmesini istemiş; davalı da cevabında taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi bulunduğunu ve bononun adi ortaklık ilişkisi nedeniyle verildiğini kabul etmiştir. Mahkemece de taraflar arasındaki ilişki adi ortaklık olarak kabul edilerek sonuca varılmıştır. Tarafların iddia ve savunmaları ile mahkemenin kabulüne göre uyuşmazlık adi ortaklık ilişkisinden kaynaklandığından ve taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi bulunmadığından temyiz itirazlarını inceleme görevi Yargıtay Yüksek 13. Hukuk Dairesi'ne aittir....

                    UYAP Entegrasyonu