Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Yukarıda yer alan maddelerin birlikte değerlendirilmesinden, adi ortaklıklarda mal teslimi ve hizmet ifası adi ortaklık tarafından yapıldığından, katma değer vergisinin mükellefi adi ortaklık olacak, beyanname ortaklık adına düzenlenecek, ortaklardan birisi tarafından imzalanmak suretiyle vergi dairesine verilecek, ancak verginin ödenmesinden müteselsilen sorumlu olmak üzere, ortaklardan herhangi biri tarhiyata muhatap tutulabilecektir. Aynı zamanda adi ortaklıklar Vergi Usul Kanunu'nda belirtilen bütün mükellefiyetleri yerine getirmek zorundadırlar. Bu açıdan, Kanun'un belirtmiş olduğu belge düzenine uymaları, yani, fatura, gider pusulası gibi belgeleri bastırmaları, defter tutmaları, kullandıkları defter ve belgeleri zamanaşımı süresi içinde muhafaza ve istenildiğinde ibraz etmeleri gerekmektedir.Bu durumda, vergi mükellefi olan adi ortaklık adına, mükellefi olduğu vergilerin takibi amacıyla vergi-ceza ihbarnamesi düzenlenebileceği sonucuna ulaşılmaktadır....

    HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; ilk derece mahkemesindeki dava adi ortaklığın feshi,tasfiyesi talebine ilişkindir. Davacı tarafça ,adi ortaklık ilişkisi bulunduğu iddia edilmiş olup,yazılı bir adi ortaklık sözleşmesi ibraz edilmemiştir.Mahkeme kararında da bahsedildiği üzere, adi ortaklık sözleşmesinin yazılı yapılması geçerlilik koşulu olmayıp,ispat yönünden önemlidir. Dava adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ve ortaklık payı alacağına ilişkin olmakla, davalıların malvarlığı adi ortaklık konusunu teşkil etmemektedir. Buna göre, dava konusu edilmeyen hususlar üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağından, somut olayda HMK 389. maddedeki uyuşmazlık konusu olmayan malvarlığına ilişkin tedbir talebi yönünden yasal koşullarının oluşmadığı gözetilerek, mahkemenin ihtiyati tedbirin reddi kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur....

    Dava;adi ortaklığın tasfiyesi ve alacak istemlidir. Adi ortaklık sözleşmesi; geçerlilik şekli olarak, herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, ispat şekli bakımından yasal delillerle kanıtlanması gerekir. Ayrıca, adi ortaklık ilişkisinde; bir ortak tarafından açılan alacak talebi, ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsar. Somut olayda; taraflar arasında dosya kapsamında da yer alan 19/01/2012 ‘’adi ortaklık taşıma sözleşmesi’’ başlıklı sözleşme ile, ‘’Polystrene ürünlerin taşınması ve yanında Türkiye sınırları içinde her türlü polystrene ürün taşınmasına ilişkin damperli, rotary valflı, ekipmanlı dorselerle adi ortaklığa ait çekicilerle nakledilmesi '' işine ilişkin olarak adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu sabittir....

      Bu nedenle, adi ortaklığın taraf olduğu davalarda, adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri gerekir. Adi ortaklığa karşı açılan dava, ortakların tümüne karşı yöneltilmiş demektir. Para borçlarında, adi ortaklardan her biri borcun tamamından sorumlu tutulabileceğinden ortaklardan birine karşı adi ortaklığın borcundan dolayı takip yapılabilir, dava açılabilir ise de, dava adi ortaklığa karşı yöneltilmiş olup bu durumda adi ortaklığı oluşturan her iki şirkete ayrı ayrı dava dilekçesinin tebliği ile taraf teşkilinin sağlanması gerekmektedir. Dava dilekçesi adi ortaklık için belirlenen adrese tebliğ edildikten sonra davalı .... vekili olarak cevap dilekçesi sunan vekil, cevap dilekçesi ekinde adi ortaklık ile davalı ... şirketi adına düzenlenmiş vekaletnamelerini de sunmuş, ikinci cevap dilekçesini ise adi ortaklık adına hazırlayarak mahkemeye vermiştir....

        Dava konusu uyuşmazlık, taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanmaktadır. 818 sayılı Borçlar Kanununda "Adi şirket" ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda "Adi ortaklık sözleşmesi" başlıkları altında yapılan tanımlarda adi ortaklık, "iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir" şeklinde tanımlanmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, davanın açılış tarihi (25.06.2009) itibariyle 818 sayılı Borçlar Kanunu yürürlükte bulunduğundan dolayı uyuşmazlığın, bu kanunun 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir. Adi ortaklık sözleşmesi geçerlik şekli olarak herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, ispat şekli bakımından yasal delillerle kanıtlanması gerekir. Ayrıca adi ortaklık ilişkisinde, bir ortak tarafından açılan alacak talebi, ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsar....

          Adi Ortaklık nezdinde ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma yapılmadığını, sözleşmenin 5. Maddesi gereği hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde yapılan çalışmaların da davacıya ödenen ücrete dahil olduğunu belirtildiğini, bu nedenlerle ve davacının imzaladığı ibraname çerçevesinde Adi Ortaklıktan alacağı kalmadığım beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ GEREKÇE ÖZETİ ve KARARI : İlk Derece Mahkemesi'nce,"...Tüm dosya kapsamına göre davacının davalıların oluşturduğu İca İçdaş Astaldi Adi Ortaklığı isimli işyerindeki hizmet süresinin 01/09/2014- 30/06/2016 tarihleri arasında 1 yıl 9 ay 29 gün olduğu, brüt ücretinin 2.116,34 TL olduğu kabul edilmiştir....

          Adi Ortaklık nezdinde ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma yapılmadığını, sözleşmenin 5. Maddesi gereği hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde yapılan çalışmaların da davacıya ödenen ücrete dahil olduğunu belirtildiğini, bu nedenlerle ve davacının imzaladığı ibraname çerçevesinde Adi Ortaklıktan alacağı kalmadığım beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ GEREKÇE ÖZETİ ve KARARI : İlk Derece Mahkemesi'nce,"...Tüm dosya kapsamına göre davacının davalıların oluşturduğu İca İçdaş Astaldi Adi Ortaklığı isimli işyerindeki hizmet süresinin 01/09/2014- 30/06/2016 tarihleri arasında 1 yıl 9 ay 29 gün olduğu, brüt ücretinin 2.116,34 TL olduğu kabul edilmiştir....

          Davacı davalı ile yaptıkları adi ortaklık gereği alınan işin malzeme ve işçiliğinin adi ortaklık tarafından kendi firmasından satın alındığından bedelinin tahsilini talep etmiştir.Davalı,davacının adi ortaklıktan alacak talebinin adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasında ileri sürülmesi gerektiğini savunmuştur.Tarafların belediyeden aldıkları ... için adi ortaklık yaptıkları dosya kapsamından anlaşılmaktadır.Davacı adi ortaklıktan olan alacağını pilot ortak davalıdan talep etmiştir.Taraflar arasında davacı 2008/15435-2009/6275 tarafından açılan adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkin dava derdest olduğu anlaşıldığına göre davacının adi ortaklıktan olan alacağının tahsili için açtığı eldeki dava ile adi ortaklığın fesih ve tasfiye davası birbirleri ile bağlantılı davalar olup biri hakkında verilecek karar diğer davayı da etkiler nitelikte olduğundan her iki davanın birleştirilerek görülmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir....

            Davacı borçlu belediye takibin adi ortaklığın alacağından kaynaklandığını, bu nedenle takibin ortaklığı oluşturan şirketler tarafından birlikte açılması gerektiğini ileri sürmektedir. Tüm dosya kapsamından davalı şirket ile dava dışı Kontrol Kimya A.Ş. arasında adi ortaklık bulunduğu, bu ortaklık ile davacı belediye arasında hizmet alım sözleşmesi düzenlendiği, takibin de bu sözleşmeden kaynaklanan hakediş kesintisinin iadesine yönelik olarak başlatıldığı sabittir. Ancak takip dosyası incelendiğinde davalı şirketin takibi adi ortaklığın tüm alacağı için kendi hissesine düştüğünü iddia ettiği pay için başlattığı anlaşılmaktadır. Bir başka deyişle takip adi ortaklık tarafından ortaklığın tüm alacağının tahsili için değil, ortaklığı oluşturan davalı şirket tarafından kendi hissesine düşen payın tahsili için başlatılmıştır. Bu durumda takibin ortaklığı oluşturan şirketler tarafından birlikte açılması gerektiği söylenemez....

            Bu haliyle icra takibi öncesinde tarafların karşılıklı ihtarname ve ihtarnameye verdikleri cevaplarla aralarında düzenledikleri 10.01.2008 tarihli protokolün geçersiz olduğunu ve esas alınan ortaklık sözleşmesi olduğunu bildirmeleri ve davacının da icra takibinde sözleşme uyarınca hissesine düşen kar payını istemesi gözetilerek uyuşmazlığın ortaklık sözleşmesi uyarınca çözümlenmesi gerekir. Buna göre davacının kar payı alacağı yönündeki istemi aynı zamanda ortaklığın fesih ve tasfiyesini de kapsamaktadır. Davanın bu şekilde hukuki nitelendirmesinin yapılmasının gerekliliği karşısında mahkemece adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine, itirazıniptali isteminin de bu çerçevede değerlendirilmesine karar verilmelidir....

              UYAP Entegrasyonu