Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı iş sözleşmesinin haksız olarak fesih edildiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile izin ücreti alacağı talebinde bulunmuştur. Davalı; davanın adi ortaklık aleyhine açıldığını, adi ortaklığın tüzel kişiliğinin bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece; savunmaya değer verilerek davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğine göre dava adi ortaklığa karşı açılmıştır. Mahkemece de açıklandığı üzere adi ortaklığın tüzel kişiliği yoktur. Adi ortaklığa karşı açılmış olan dava, diğer ortakların tümüne karşı yöneltilmiş demektir. Bu nedenle mahkemece; davacıya dava edilen adi ortaklığın bütün ortaklarının isim ve adresleri dilekçe ile açıklattırılmalıdır. Husumet tüm ortaklara yöneltilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmelidir....

    Mahkemece, taraf defterlerinin incelenmesi neticesinde aldırılan raporlarda belirtildiği üzere davacının davalı şirketin de dahil olduğu adi ortaklıktan 428.271,46 TL alacaklı olduğu, dava konusu para alacağı olduğundan para alacaklarında adi ortaklığı oluşturan ortaklardan her birinin para borcundan müteselsilen sorumlu olduğu, bu sebeple alacaklının müteselsil borçlulardan birine veya hepsine karşı dava ikame etmekte serbest olduğu, davacının adi ortaklığı oluşturan davalıya karşı dava açmasında yasal engel bulunmadığı gerekçesiyle davacının davasının kabulüne, davacının ıslah talebi de dikkate alınarak 428.271,49 TL'nin 22.07.2010 temerrüt tarihinden itibaren (talep tarihinde temerrüt gerçekleştiği kabul edilerek) avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, alacak davası olup alacağa konu borcun kaynağının adi ortaklık adına yapılan ödemeler olduğu iddia edilmiştir....

      DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 24/01/2022 KARAR TARİHİ :29/11/2022 KARAR YAZIM TARİHİ :29/12/2022 Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ;Müvekkili...ti. ile dava dışı .... arasında adi ortaklık kurulduğunu ve Beypazarı Belediyesinin 2012/193298 nolu hizmet alım ihalesi için sözleşme imzalandığını, bu iş için davalı bankanın ... Şubesinde hesap açıldığını, adi ortaklık sözleşmesine göre ortaklığı temsil ve ilzama müvekkili şirket yetkilisi olan ...'in yetkili olduğunu ancak davalı bankanın 05.03.2013 tarihinde yetkisiz kişi olan ...'a adi ortaklık yetkilisinin onayı olmadan, ortaklık hesabından usulsüz şekilde 18.500,00 TL ödediğini, müvekkilinin adi ortaklıktaki payının %51 olduğunu, dolayısıyla 9.435,00 TL zararının oluştuğunu, adi ortaklık adına ......

        Yukarıda belirtilen sözleşmeler ve adi ortaklığa ilişkin düzenlemeler dikkate alındığında, yasada ortaklık sözleşmesinin kurulması için kanuni bir şekil öngörülmediği, ancak geçerliliği kanunen şekle tabi bir taahhüt bulunuyor ise adi ortaklık sözleşmesinin de o şekle uygun olarak yapılması gerektiği, aksi takdirde adi ortaklık sözleşmesinin geçersizliğinin söz konusu olacağı, bu anlamda sermaye olarak bir taşınmazın mülkiyetinin adi ortaklığa konulması halinde ortaklık sözleşmesinin de resmi şekilde yapılması gerektiği açıktır. Taşınmaz üzerinde taraflar arasında oluşturulacak adi ortaklığın tasarrufta bulunabilmesi şarta bağlanmıştır....

          Yargıtay ilamına istinaden adi ortaklığın tasfiyesi prosedürünün uygulanmasına ilişkin takdirin mahkemeye ait olduğu" rapor edilmiştir. 08/03/2019 tarihinde hesap bilirkişi Çiğdem Karayel'den aldırılan bilirkişi raporunda özetle; "Adi ortaklık tasfiyesi hükümleri çerçevesinde davacının alacağının bulunup bulunmadığına ilişkin hesaplamanın, adi ortaklığın tasfiyesinin hangi tarihte yapıldığının belirlenebilir ve sonuçta adi ortaklığın tasfiyesi neticesinde mümkün olabileceği değerlendirmesi ile bu aşama da davacının alacağının bulunup bulunmadığına ilişkin hesaplama yapılamayacağı" rapor edilmiştir. 11/05/2020 tarihinde hesap bilirkişi Çiğdem Karayel'den aldırılan bilirkişi EK raporunda özetle; "Adi Ortaklık Sözleşmesi bulunmadığı, tarafların hisse oranlarının belirlenemediği ve davacının çalışmasına son verilmesinin ortaklık tasfiye prosedürü uyarınca yapılmadığı, bu sebeple kök rapor sonucundan farklı bir sonuca varılamadığı; ancak Sayın Mahkeme tarafından davacının talebinin adi ortaklık...

            DELİLLER : Adi ortaklık sözleşmesi, kat karşılığı inşaat sözleşmesi, bilirkişi raporları, davalının ticari defterleri, tüm dosya kapsamı....

            Noterliği'nce 05.10.2017 tarihli adi ortaklık sözleşmesi imzalandığını, işbu adi ortaklık sözleşmesinin 2. Maddesine göre adi ortaklık adına ...ve ...'nın müştereken temsile yetkili olduklarını, davalı bankanın ...'nde adi ortaklık adına açılan hesaba adi ortaklığın üstlendiği söz konusu işin hak ediş bedeli olarak 25.12.2017 tarihinde yatırılan 848.217,58 TL'nin, 843.123,38 TL'lik kısmının havale yoluyla diğer davalı şirketin hesabına usulsüz bir şekilde 26.12.2017 tarihinde, yine aynı şekilde 01.03.2018 tarihinde hak ediş bedeli olarak adi ortaklık hesabına yatırılan 116.979,77 TL'nin, 112.000,00 TL sinin diğer davalı şirketin hesabına 05.03.2018 tarihinde geçirildiğini, bu durumda adi ortaklık hesabına yatan toplam 955.213,38 TL'nin adi ortaklık sözleşmesinin 2....

              Noterliği'nce 05.10.2017 tarihli adi ortaklık sözleşmesi imzalandığını, işbu adi ortaklık sözleşmesinin 2. Maddesine göre adi ortaklık adına Mustafa Çakır ve Hayati Çulha'nın müştereken temsile yetkili olduklarını, davalı bankanın İvedik Organize Sanayi Bölgesi Şubesi'nde adi ortaklık adına açılan hesaba adi ortaklığın üstlendiği söz konusu işin hak ediş bedeli olarak 25.12.2017 tarihinde yatırılan 848.217,58 TL'nin, 843.123,38 TL'lik kısmının havale yoluyla diğer davalı şirketin hesabına usulsüz bir şekilde 26.12.2017 tarihinde, yine aynı şekilde 01.03.2018 tarihinde hak ediş bedeli olarak adi ortaklık hesabına yatırılan 116.979,77 TL'nin, 112.000,00 TL sinin diğer davalı şirketin hesabına 05.03.2018 tarihinde geçirildiğini, bu durumda adi ortaklık hesabına yatan toplam 955.213,38 TL'nin adi ortaklık sözleşmesinin 2....

              Ne var ki, mahkemece taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin sözlü anlaşma ile kurulduğu benimsenmiş ve ancak zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Mahkemenin adi ortaklık ilişkisinin kurulduğuna dair gerekçesi davalılar tarafından temyiz edilmeyerek benimsenmiş bulunmaktadır. Hal böyle olunca taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin kurulduğunun kabulü zorunludur. Adi ortaklık ilişkisinin varlığı kabul edildiği için de olayda zamanaşımı süresinin dolup dolmadığının incelenmesi gerekir. Adi Ortaklığa konu olayın gerçekleşmesi durumunda ortaklığında fesih ve tasfiye edildiği söylenemez. Ortaklık, taraflar arasında yapılan bir anlaşma veya mahkeme kararı olmadıkça tasfiye ediliş sayılamaz. Bir başka deyişle, tarafların ortaklıktaki hak ve borçları hususunda taraflar arasında bir anlaşma olmadıkça veya bu husus mahkeme kararıyla belirlenip tasfiyeyle karar verilmedikçe adi ortaklığın devam ettiği kabul edilmelidir....

                Bu kapsamda alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; mali raporda yapılan tespitlere göre, davacı ve adi ortaklık defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, lehe ve aleyhe delil vasfını haiz olduğu, davacının takip tarihi itibariyle kendi defterlerinde adi ortaklıktan 80.479,67 TL alacaklı durumda olduğu, adi ortaklığın kendi defterlerinde davacıya 5.479,67 TL borçlu durumda olduğu ve davacının düzenlediği tüm faturaların adi ortaklığın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, kayıtlar arasındaki 75.000,00 TL miktarındaki farkın oluşma nedeninin ise adi ortaklık tarafından davacıya keşide edilen 09/03/2018 tarihli 75.000,00 TL lik çekin 15/06/2018 tarihli ......

                  UYAP Entegrasyonu