Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Uyuşmazlık için maddi ve hukuki vaka bu şekilde değerlendirildiğinde inceleme bu yönde yapılmalıdır. Mahkemece, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı ve 642. vd. maddelerindeki tasfiye hükümlerinin somut olaya uygulanması gerekmektedir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. (TBK. 620/1 md.) ./.. -2- Adi ortaklık ilişkisi, TBK'nun 639.maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar. Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir....

    Tasfiye, ortaklar arasındaki ortaklık ilişkisinin tamamen sona erdirilmesine yönelik kanuni bir usuldür. Ortaklar, tasfiyeyi istememiş olsalar bile ortaklık sona ermekle kendiliğinden tasfiye aşamasına girer. Somut olayda, ortaklığa konu işletmenin dava dışı şirkete 28/03/2012 tarihinde devredilmesi ile taraflar arasında adi ortaklık son bulmuştur. Bu durumda, mahkemece yapılacak iş; 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümlerini dikkate almak ve 642. vd. maddelerindeki tasfiye hükümlerini taraflar arasındaki adi ortaklığa uygulamak olmalıdır. Zira, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 1. maddesi; “Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır....

      Mahkemece,davanın kısmen kabulüne, 27.322,20 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş,hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava;taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisi çerçevesinde yapılan ve bu ortaklık ilişkisine konu olan ... Restorasyonu inşaatı işinde kullanılan ve davacılara ait olduğu iddia edilen kereste bedellerinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Adi ortaklık sözleşmesi; geçerlilik şekli olarak, herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, ispat şekli bakımından yasal delillerle kanıtlanması gerekir. Ayrıca, adi ortaklık ilişkisinde; bir ortak tarafından açılan alacak talebi, ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsar. Somut olayda;taraflar arasında ... Belediyesi, ......

        DELİLLER VE GEREKÇE : Dava, tarafların oluşturduğu adi ortaklığın feshi davasıdır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, tarafların oluşturduğu adi ortaklığın feshi koşullarının oluşup oluşmadığı, adi ortaklığın feshi gerekiyor ise, tasfiye işlemlerinin yapılması noktasında toplandığı görülmüştür. Mahkememizin 08/02/2021 tarihli celse ara kararı uyarınca İstenilen evraklar geldiğinde, yapılacak başvuru üzerine, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkin olarak yerleşik Yargıtay uygulamalarında belirtildiği üzere, dosyanın üç kişilik tasfiye heyeti olarak, mali bilirkişi Hüdai Bal, inşaat mühendisi ... ve tasfiye işlemleri hukukçu bilirkişi ...'...

          Davacı eldeki dava ile, davalının bu ortaklık payı için ödemiş olduğu ortaklık katılım (sermaye) payını, kar payı alacağını ve işletme yeri için ödenen depozito bedelini talep etmekte olduğundan, artık taraflar arasındaki ortaklık ilişkisinin sona erdiğinin kabulü gerektiği kuşkusuzdur. Nitekim dava konusu adi ortaklığın yaklaşık üç aylık bir işletme süresi sonunda iş yerinin kapatılması suretiyle sona erdiği ve iş yerindeki demirbaşların davalı tarafça satıldığı her iki tarafın da kabulündedir. buna göre fiilen sona eren adi ortaklıkta davacının talebinin adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkindir ve tasfiyenin mahkemece bizzat yapılması gerekmektedir. Adi ortaklık ilişkisi, TBK'nın 639.maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar. Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir....

            Davacı tarafça, taraflar arasında kurulan adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi, adi ortaklıktan doğan alacağın tahsili istemi ile dava açılmış olup, dosyaya yazılı bir adi ortaklık sözleşmesi ibraz edilmemiştir. TBK'nun 620. maddesinin birinci fıkrasına göre; adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. Diğer bir anlatımla, adi ortaklık; birbirini tanıyan, birbirlerinin kabiliyet ve şahsiyetlerine güvenen, eşit ve aynı durumda olan gerçek veya tüzel kişilerin, müşterek amacın gerçekleştirilmesini sağlayacak vasıtaları (sermaye paylarını veya emeklerini) ortaklığa getirme konusunda karşılıklı ve uygun irade beyanlarının birbirine ulaşmasıyla teşkil eden bir kişi topluluğudur....

            Davalı; taraflar arasında adi ortaklık sözleşmesinin varlığı ve 85.000,00 TL adi ortaklık katılım payı ve 9.500,00 TL adi ortaklık masraf bedeli (katılım payı artışı) ödemeleri konusunda bir uyuşmazlık bulunmadığını, ancak davacının kredi kartından yapılan ödemelerin adi ortaklığın işlerinde kullanılmadığını, adi ortaklığın zarar etmesi sebebiyle davacının tehdit ve hakaret ettiğini, adi ortaklığa ait mallara zarar verdiğini, davacıya sözleşme ile tek taraflı fesih hakkı tanınmadığını, davacının ortaklıktan çıkmak için fesih bildiriminde bulunmadığını ve ortaklığın tasfiyesini talep etmediğini, adi ortaklık ilişkisinin halen devam ettiğini ve ortaklığın sona ermediğini, bu sebeple davacının taleplerinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir....

              Mahkemece, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin nitelendirilmesinnde, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri nazara alınmamış ve Türk Borçlar Kanununun 642. madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmemiştir. Ortaklık için yapılan tüm giderler, kar, zarar durumu değerlendirilmeden, ortaklığın dava tarihi itibariyle gerçek alacak ve borç miktarı tesbit edilmeden; davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu durumda mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; adi ortaklığın tasfiyesi hükümleri (TBK'nun 620 ve devamı maddeleri) gereğince ve 642. maddelerindeki tasfiye hükümlerinin somut olaya uygulanması suretiyle çözümlenmesi gerekmektedir....

                Atıksu ve Arıtma Tesisi İnşaatı Yapım İşi'ne ilişkin adi ortaklık kurulduğu ve 31/10/2013 tarihli sözleşmenin akdedildiği, sözleşmeye göre; davalı ... Yapı'nın %99, davacının ise %1 ortaklık payının bulunduğu, sözleşmesinin 10. maddesinde işveren İdare'nin ihalenin iptali veya işin sonlandırıldığının bildirilmesi ile ortaklığın sona ereceğinin düzenlendiğini, dava dışı idarenin 17/10/2019 tarihli yazısı ile ... Atıksu Arıtma Tesisi İnşaatı İşinin feshedildiğinin ortaklığa bildirildiği, sözleşmenin 10. maddesi uyarınca fesih bildirimi ile birlikte adi ortaklığın sona erdiği ve tasfiyenin başlaması gerektiği, anlaşılmıştır. Mahkemece adi ortaklığın alacak ve borçları da dahil bütün malvarlığı araştırılmış, adi ortaklığın mallarının bulunmadığı, 674,31 TL'lik vergi borcunun ise davacı tarafından ödendiği, belirlenmiş, böylece ortaklığın tasfiyenin tamamlanması sağlanmıştır. Tasfiye sonrasında ortada herhangi bir mal ve alacak kalmadığından bu konuda bir paylaştırma yapılmamıştır....

                  Saray otelini 14/02/2008 tarihinde kiraladıktan sonra kira sözleşmesinin kefili olan davacının teklifi ile otelin biran önce işletmeye açılıp işletilmesi hususunda ... 3.Noterliğinde 13/06/2008 gün ve 3461 yevmiye nolu adi ortaklık sözleşmesi yapıldığını, eksiklikler olmasın rağmen bazı tadilatlar, masrafları davacı ile birlikte kurdukları adi ortaklıkça yapılıp oteli işletmeye açtıklarında, elde ettikleri gelir ile tadilat için yapılan harcamaları karşılamak bir yana, otelin zaruri işletme giderlerini dahi karşılayamadıklarını, davacının da onayı ile kira sözleşmesinin feshedildiğini, davacı ile yapmış bulunduğu adi ortaklık hükümlerine göre karın da zararın da ortak olduğunu, yapılan masrafların da esasen birlikte karşılandığını savunarak davanın reddini istemiştir. Davalılar ......

                    UYAP Entegrasyonu