Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece daha önce istemin kısmen kabulüne dair verilen kararın davalı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 13.Hukuk Dairesi'nce "kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olduğu" gerekçesiyle bozulması üzerine bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; taraflar arasındaki ilişkinin adi ortaklık olduğu gerekçesiyle davacının kar payı konusundaki isteminin kabulüne, 10.000 USD'lik alacak iddiasını kanıtlayamadığından bu konudaki isteminin reddine karar verilmiştir. 818 sayılı Borçlar Kanununda "Adi şirket" ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda "Adi ortaklık sözleşmesi" başlıkları altında yapılan tanımlarda adi ortaklık, "iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir" şeklinde tanımlanmıştır....

    Hukuk Dairesinin 02.10.2012 tarihli ve 2011/18728 E., 2012/21839 K. sayılı ilamıyla; davanın adi ortaklığın sona ermesi nedeniyle ortaklık payı ve kar payının tahsili istemine ilişkin olduğu, toplanan delillerden ve dosya kapsamından adi ortaklığın yöneticisinin davalı olduğunun anlaşıldığı belirtilerek, Mahkemece; idareci ortak olan davalıdan hesap istenmesi, hesap üzerinde tarafların uyuştukları ve uyuşamadıkları noktaların tek tek saptanması, uyuşmadıkları konuda delilleri sorulup toplandıktan sonra taraflar arasındaki sözleşmenin 2000 yılında feshedilmiş olması nedeniyle fesih tarihi itibariyle ortaklığın aktifi ve pasifi ile ayrı ayrı konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 520 inci maddesine göre tasfiyenin yapılması, tasfiye memuru marifetiyle ortaklık malları mevcut ise satılıp, mevcut değil ise değerleri belirlenip borçların ödenmesi, kalan kısmın ise taraflar arasında paylaştırılması, davacının maaş karşılığında adi ortaklıkta çalıştığı yönündeki...

      Davalı tarafından cevap dilekçesinde, taraflar arasında taşınmaz satımı ve adi ortaklık kurulmasına ilişkin her hangi bir sözleşme bulunmadığı bildirilerek açılan davanın reddine karar verilmesi savunulmuştur. Mahkemece, taraflar arasında sözlü olarak adi ortaklık kurulduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davada, adi ortaklığın feshi ile bu ortaklığın tasfiyesinden davacının payına düşen kısım ile davacıya ödenmeyen kâr payının belirlenip davalıdan tahsili istenilmiştir. Türk Borçlar Kanunu'nun 620. maddesi hükmüne göre; "Adi ortaklık sözleşmesi, iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmelerdir". Bu durumda ortaklığın tarafları arasında bir takım hak ve borçların yükümlenildiği kabul edilmelidir....

        Bahse konu haciz ihbarnamelerinde her ne kadar borçlu olarak Sedat Maydo gösterilmiş ise de alacağın 2013/160881 ihale kayıt numaralı ihale alacağından kaynaklandığı, SGK İl Müdürlüğünün 27.08.2014 tarihli yazısında ise, bahse konu alacağın adi ortaklığın almış olduğu ihaleye istinaden doğduğu, borçlu Sedat Maydo’nun ortaklık oranında doğan hak edişlerine haciz kaydının işlendiği belirtilmiştir. Adi ortaklıklarda, ortakların borçlarından dolayı takip yapılması halinde, ortağın ancak kar payı veya tasfiye payına haciz konulması mümkün olup, tüzel kişiliği bulunmayan ortaklığa ait bir mal veya alacak üzerine haciz konulamaz. Adi ortaklığın ortaklarından olan borçlunun, adi ortaklık yönünden üçüncü kişi sayılamayacağından adi ortaklığın alacağına yönelik şikayette hukuki yararı bulunmaktadır. O halde mahkemece, şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle istemin reddi isabetsizdir....

          Yevmiye numaralı Adi Ortaklık Sözleşmesi, Adi Ortaklık kapsamında çeşitli firmalara iş yapıldığını gösteren bilgi ve belgeler dikkate alındığında; tanık dinletme talebimizin reddi yönündeki karar yerinde olmadığını, adi ortaklık kapsamında söz konusu taşınmazın inşaat için ... A.Ş.’ den çimento alımı yapıldığını, davalı tarafın bu hususta “… Davacı yönünden beton alımına iştirak ettik…” yönündeki savunması taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin ispatı bakımından ikrar niteliğinde olduğunu, taraflar arasında adi ortaklık süresi içerisinde dava konusu taşınmazdan başka bir taşınmaz yapılmamış olduğundan taşınmazın adi ortaklık hükümleri dâhilinde yapıldığının sabit olduğunu, söz konusu inşaatın çerçeve ve camları konusunda ... firması ile yapılan 10.05.2013 tarihli sözleşmede; “… …Ltd. Şti. ve ...Ltd. Şti. Kartal projesi ortaklığı ile ... Ltd....

            Davalı vekil istinaf başvurusuna cevabında; tasfiyeye tabi adi ortaklık bulunmadığını, adi ortaklığın varsayımında dahi 14.02.2013 tarihli İnşaat Yapım Ortaklığı Sözleşmesi'nin 6. Maddesinin ikinci paragrafına göre sözleşme hükümleri ile de ortaklık fesholunmuş olacağını, 6....

            Noterliğinin ... yevmiye numarası ile onaylanan 08/03/2013 tarihli Adi Ortaklık Sözleşmesinin düzenlendiği ve bu şekilde adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu dosya kapsamı ile sabittir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarına göre ortaklık adına yapılan masrafların diğer ortaktan tahsili isteminde bulunabilmek için, ortaklığın tasfiyesi edilmesine gerek yoktur. Bu talep, ancak taraflar arasındaki adi ortaklığın fiilen sona ermesi durumunda adi ortaklığın tasfiyesini de gerektirecektir. Davalı vekili 07/02/2018 tarihli celsede taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin sona ermediğini, halen devam ettiğini belirtmiştir. Davaya konu adi ortaklığın ihaleye konu işin (belirli bir iş) yapılması amacıyla kurulduğu, ancak ortaklığın halen devam ettiğinin anlaşılması karşısında, davacı vekilinin adi ortaklığın tasfiyesine karar verilmediği şeklindeki istinaf itirazı yerinde görülmemiştir....

              MAHKEME KARARI Mahkemece; taraflar arasında imzalanan 21.04.2004 tarihli sözleşme ile beş yıl süreli adi ortaklık ilişkisi kurulduğu, adi ortaklığın bu süre dolmadan tek taraflı olarak feshedilemeyeceği, dava tarihi itibariyle ortaklık ilişkisinin halen devam ettiği, bu nedenlerle davalının ortaklığa tahsis ettiği dükkanları ve makinaları kendi adına işletmesinin ve kullanmasının haksız olduğu, karşı davada talep edilen hususların ancak adi ortaklığın usulüne uygun olarak feshinden sonra tasfiye kararıyla hükmedilecek alacak niteliğinde olduğu gerekçesiyle; asıl davanın kabulü ile davalının ortaklığa konu taşınmazlara ve makinalara el atmasının önlenmesine, karşı davanın ise reddine karar verilmiştir. IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Birinci Bozma Kararı 1. Mahkeme kararına karşı, davalı/ karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2. Yargıtay (Kapatılan) 13....

                kendisinin gerekse 3. kişilerin savcılık ve mahkeme huzurunda vermiş oldukları ifadelerde açık olarak yer aldığını, "Gizli Ortaklık” bir şahsın (gizli ortak) aralarındaki sözleşmeye dayanarak bir başka şahsın (aktif odak) yürüttüğü biçyişletme faaliyetine, kara ve zarara katılmak suretiyle iştirak ettiği, gizli ortağın (iştirak eden şahsın) katılma payının aktif ortağın (işlemlerde bulunan şahsın) malvarlığına geçtiği ve gizli ortağın iç ilişkide belli ölçüde yönetime katılma ve denetleme haklarına sahip olduğu bir adi ortaklık olarak tanımlanabildiğim, Türk hukukunda "gizli ortaklık” için ayrı bir yasal düzenleme getirilmemekte, adi ortaklık kapsamında değerlendirildiğini, Bu nedenle, söz konusu ilişkiden kaynaklanan ihtilaflarda BK md. 620 ve devamında düzenlenen hükümler uygulandığını, "Gizli ortaklık" ilişkisinin kurulması için şekil şartı aranmadığını, müvekkil şirketin Dina şirketinden ve Havim Ovadia’dan kesinleşmiş alacağı bulunduğu; davalı ile Dina şirketi ve Hayim Ovadia arasında...

                Somut uyuşmazlıkta; davacı davalı ile aralarında adi ortaklık ilişkisi kapsamında davalıdan alacaklı olduğunu iddia etmiş, davalı ise cevap dilekçesinde davacı ile beraber iş yaptıklarını kabul etmekle birlikte aralarında adi ortaklık ilişkisi olmadığını, birlikte yaptıkları iş nedeni ile de davacıya 1.245 TL ve 3400 TL olmak üzere 4.645 TL ödeme yaptığını savunmuştur. Davacı, davalının bu beyanı üzerine kendisine herhangi bir ödeme yapılmadığını beyan ederek alacağının 4.645 TL olduğunu belirtmiş, bu bedelin iadesini istemiştir. Buna göre, davalı, dava konusu 4.645 TL alacağı ödediğini savunarak ispat yükünü üzerine almıştır....

                  UYAP Entegrasyonu