ile vergi ve sigorta borçlarından sorumlu olacağını belirterek, adi ortaklığın feshine ve tasfiye memuru tayin edilerek adi ortaklığın tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
adi ortaklığın feshi ile , yukarıda açıklandığı üzere TBK 644. vd maddelerinde yer alan tasfiye usulüne göre mahkemece tasfiyesinin gerçekleştirilmesi gereklidir....
Önemle ve ayrıca vurgulanmalıdırki, adi ortaklığın son bulması, feshi, ayrı bir olay tasfiyesi ise ayrı bir olaydır. Adi Ortaklık konusunu oluşturan iş yapılıp sonuçlandırıldığına göre ortaklığın son bulduğu da sabittir. Ortaklığın feshi ile tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemler olup, tasfiyenin bizzat mahkemece yaptırılması gerekir. Tasfiye, bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması yada satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin sözleşmedeki hükümlere göre yapılması asıldır. Böyle bir hükmün bulunmaması halinde ise tasfiyenin bu defa TBK.'nun 644. maddesindeki sıra takip edilerek yapılması gerekir....
Eski 818 sayılı BK zamanında Yargıtay’ımızın yerleşik uygulaması, adi ortaklığın haklı sebeplerle feshi davası açılmışsa, mahkemenin ortaklığın feshine karar vermesi halinde, tasfiyenin de bizzat mahkeme veya denetiminde bir tasfiye memuru aracılığıyla yapılması yönündeydi; “adi ortaklığın mahkemece bizzat tasfiyesinin yaptırılması gerekir.”16 Kanaatimce yeni TBK md 644/II ve IV üncü fıkraları karşısında, ki bu hükümler eski BK’da yoktur, adi ortaklığın tasfiyesi işlerinin mahkemelerce veya mahkemelerin denetiminde atayacakları bir tasfiye memuru aracılığıyla yapılması uygulamasına son verilmesi doğru olacaktır. Ancak Yargıtay aynı ve bir çok başka kararında, “Adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi için öncelikle adi ortaklığın malvarlığının tespiti gerekir. Bu malvarlığı tespit edildikten sonra az yukarıda izah edilen şekilde tarafların anlaşamamaları üzerine fesih ve tasfiyenin mahkemece yapılması gerekir....
Ortakların sermaye olarak emeklerini de ortaklığa getirmeleri mümkün olup ortaklığın kurulması bakımından sermaye taahhüdünde bulunmak yeterlidir. Ortak, taahhüt ettiği sermaye payını hiç ödemez veya eksik öderse, bu durum ortaklığın tasfiyesinde dikkate alınır(Şener, Oruç Hami: Adi Ortaklık, Ankara 2008, s. 191). Somut olayda, taraflar arasında yazılı bir adi ortaklık sözleşmesi bulunmamaktadır. Davacı, dava dilekçesinde adi ortaklığa emeği ile katıldığını belirtmiş, hükme esas alınan bilirkişi raporunda da davacının adi ortaklığa sermaye olarak emeğini getirdiği kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Ancak, davacının mahkemeye sunduğu 24/09/2014 tarihli dilekçesinde, ortaklık borcu bitine kadar kardan pay almayacağını, sadece geçimini sağlamak için davalıların kendisine maaş vereceklerini belirtmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacılar vekili istinaf dilekçesinde, vefa sözleşmesinin adi ortaklığın temelini teşkil eden yazılı delillerden biri olduğunu, ...’nın adi ortaklığın üzerinde oluşacağı işletmenin alımının nasıl yapılacağı konusunda ifadesinin bulunduğunu, taraflar arasındaki ilişkinin 01/06/2011 tarihinde adi ortaklık temelini teşkil eden sözleşme ile ortaya konulduğunu, davanın ispatı konusunda yazılı delil zincirine dayandıklarını, ...’dan celp edilen belge asıllarının mahkeme kasasında saklandığını, adi ortaklık ilişkisinin geçerliliğinin herhangi bir şekle bağlı olmadığını, adi ortaklık konusunda tanık beyanlarının bulunduğunu, Konya 2.Ağır Ceza Mahkemesinin dosyasında gerekçeli kararda "fabrikanın Mehmet tarafından ...’dan satın alınmasından sonra katılanlar ...’in fabrikanın işleriyle ilgilendikleri anlaşılmaktadır" şeklinde tespit yapıldığını, taraflar arasındaki adi ortaklığın ispatlandığını, mahkemeden adi ortaklığın tasfiyesi ve kârdan elde edilen gelirin...
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, kardeş olan taraflar arasında kurulan adi ortaklığın eylemli olarak sona erdiği hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Esasen bu husus mahkemenin de takdirindedir. Uyuşmazlık, ortaklığın malvarlığına dahil unsurların, taraflar arasında ihtilaflı olmasından kaynaklanmaktadır. Bilindiği üzere, adi ortaklığın sona ermesinin zorunlu ve kaçınılmaz bir hukuki sonucu da, sona erme ile birlikte ortaklığın tasfiye aşamasına girmesidir. Tasfiye, ortaklar arasındaki ortaklık ilişkisinin tamamen sona erdirilmesine yönelik kanuni bir usuldür. Tasfiye ile ortaklık malvarlığı para haline dönüştürülecek, borçlar ödenecek, sermaye değerleri ortaklara iade edilecek ve geriye kalan meblağ da ortaklar arasında kar ve zararın paylaştırılması esasına göre dağıtılacaktır. Adi ortaklığın tasfiyesinde ilk aşama, ortaklık malvarlığının paraya çevrilmesidir. Bu aşamada, ilk önce malvarlığının tümden ve parasal değeriyle tespiti gerekir....
İcra Müdürlüğü’nün 2018/11880E. sayılı dosyası üzerinden haksız ve kötüniyetli icra takibi başlatılarak, adi ortaklık sözleşmesi kapsamında yapılan işler için koyduğu sermayenin iadesini istediğini, davanın reddini, adi ortaklığın tasfiyesi için gerekli işlemler tamamlanmadan, konulan sermayenin iadesinin talep edilebilmesi usulen mümkün olmadığını, huzurdaki davanın ortaklığın tasfiyesi talebi için öngörülen usuli şartları barındırmadığını, davacının ortaklığın tasfiyesine yönelik hiçbir talepte bulunmaksızın, adi ortaklığa konu işlerin yerine getirilmesi maksadıyla koymuş olduğu sermayenin iadesi için müvekkiller aleyhine icra takibi başlattığını, oysa ki; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun adi ortaklığa ilişkin düzenlemeleri içeren 620. ve devamı maddeleri uyarınca adi ortaklık taraflarının koydukları sermayenin iade edilebilmesi için öncelikle adi ortaklığın usulüne uygun tasfiyesinin gerçekleştirilmesi gerekli olduğunu, davacının işbu davayı açmaktaki iradesinin ortaklığın tasfiyesi...
"İçtihat Metni" Davacı ... ile davalı ... aralarındaki itirazın iptali-alacak-adi ortaklığın tasfiyesi davasına dair .. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen ...sayılı hükmün onanması hakkında dairece verilen ... sayılı ilama karşı taraf vekillerince kararın düzeltilmesi istenilmiştir....
Adi ortaklığın ortağı olarak bulunan T3'in takip konusu kambiyo senetlerinde kefil olarak imzasının bulunduğu, atmış olduğu imzalarda adi ortaklığı temsilen işlem yapmamış olduğu ve dolayısıyla söz konusu borcun adi ortaklık borcu olarak değil de şahsş borç olarak değerlendirilebileceği, adi ortaklık adına hareket edilmeden adi ortaklığın ortağının şahsi borç olarak borçlandığı hallerde adi ortaklığa ait malvarlığının haczedilebilmesinin mümkün bulunmadığı, bu durumda ancak borçlu ortağın tasfiye payı üzerinde haczin mümkün bulunduğu gözetildiğinde; adi ortaklığın ortağı olan T3'in şahsi borcu nedeniyle 07.01.2020 tarihinde T1 adi ortaklığının fırın ürünleri imalat faaliyet gösterdiği adreste ortaklığın malvarlığı üzerinde haciz işlemi tesis edildiği, gerçekleştirilen haciz işlemine dayanak olan borcun ortaklardan T3'in şahsi borcu olduğu, ortağın şahsi borcundan ötürü adi ortaklığın malvarlığının haczedilemeyeceği açık olup, gerçekleştirilen haciz işlemini iptaline karar verilmesinde bir...