WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tefrik ve yetkisizlik kararı hatalı olduğunu zira dava talepleri arasında her ne kadar taşınmazların 1/2 hissesi talep edilmiş ve bu bir kısım taşınmazlarda Akyazı ilçesinde bulunmuş olsa da aslında davanın asıl konusu adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi olup adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi asıl mesele olduğundan bu tip dosyalarda talep edilen kâr payı yani taşınmaz talepleri ana talep gibi değerlendirilip ayrı ayrı dosyalara bölünemeyeceğini, huzurdaki dosyalar aynen ortaklığın giderilmesi gibi ele alınması gerektiği zira ortaklığın giderilmesi dosyalarında da Türkiye'nin her ilinde taşınmazda olsa bir ilinde bu davanın açılması yeterli olduğunu beyan ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, Sakarya 4....

Davalı, ortaklığın 2 yıl süreceğini bu süre dolmadan dava açılamayacağını savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu hali ile davacı ve davalı arasında 6.11.2006 tarihinde düzenlenen protokol gereğince davalının işlettiği işletmeye %50 ortak olduğu, davacının 50.000 USD ödediği böylece taraflar arasındaki ilişkinin adi ortaklık olduğu anlaşılmaktadır. Davacının talebi dikkate alındığında adi ortaklığın feshinin istendiğinin kabulü gerekir. O halde davacı iddiası ve davalının savunması yönünden tüm delilleri celbedilerek B.K.nun 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri gözetilmeli adi ortaklığın feshi istendiğine göre, tasfiyenin de mahkemece bizzat yaptırılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir....

    Ancak, ispat şekli bakımından yasal delillerle kanıtlanması gerekir.Ayrıca, adi ortaklık ilişkisinde; bir ortak tarafından açılan alacak talebi, ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsar.Somut olayda;davacılardan ... ile davalılardan ... arasında 1997 yılında başlayıp 2004 yılına kadar devam eden bir sözlü adi ortaklık ilişkisinin bulunduğu ve bu ortaklık ilişkisinin 2004 yılı itibariyle sona erdiği dosya kapsamında yer alan delillerle sabit olmakla,bu noktada taraflar arasındaki ortaklık son bulduğuna göre tasfiyenin de mahkemece bizzat yapılması gerektiği kuşkusuzdur.Adi ortaklık ilişkisi, TBK'nın 639.maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar....

      , davacıların davalı ... aleyhine açmış olduğu adi ortaklığın tasfiyesi dışındaki 50.000,00 TL alacakla ilgili talep geri alındığından, bu talep yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir....

        İcra Müdürlüğü'nün 2019/32556 Esas sayılı dosyasında müvekkiline birinci haciz ihbarnamesi gönderildiğini, 89/1 haciz ihbarnamesine 25/09/2019 tarihinde cevap verdiklerini, bildirilen cevaba istinaden 16/10/2019 tarihli haciz müzekkeresi ile borçlu Güneş Yol Şirketi'nin adi ortaklık içerisinde yer alarak yüklenmiş olduğu işten dolayı kurum alacağına 25/09/2019 tarihinde haciz konulmasına karar verildiğini, TBK'nun 622 ve 623. Maddeleri gereğince adi ortaklıkta her ortak şirketin iştirak hakkına sahip olduğundan , ortağın kişisel alacaklıları borçlu ortağın şirketteki kar payını haczedebileceğini, ortaklığın tasfiyesi halinde tasfiye payının da haczinin mümkün olduğunu, henüz taksim olmadan , tasfiye olmadan 3. Kişiden adi ortaklığın yaptığı işin karşılığında alacağın haczinin mümkün olmadığını söyleyerek 16/10/2019 tarihli haciz müzekkeresinin iptalini istemiştir....

        Bütün bu açıklamalar ışığında; adi ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesinin ayrı ayrı hukuki işlemler olduğu, tarafların sona eren ortaklığın tasfiyesi hususunda anlaşamadıkları gözetilerek, ortaklığın sona ermesinin yasal sonucu olan tasfiyenin de mahkemece yukarıda açıklanan ve maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek bizzat yaptırılması ve ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, değinilen bu yönler dikkate alınmadan, sadece ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile tasfiye memuru tayinine karar verilmesi, ayrıca tasfiye biçiminin açıklanmaması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. 2-) Bozma nedenine göre, davalı tarafın tüm, davacı tarafın ise sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Uyuşmazlık, adi ortaklığın tasfiyesi sırasında adi ortaklığa konu araçlar üzerinden gelir kaybı istemine ilişkin olup, Yargıtay Kanununun 14.maddesi taşınmazlara ilişkin işgal tazminatı davalarına ilişkin olup, iş bu davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 13.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 13.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 20.9.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Belediye Başkanlığına haciz yazısı yazıldığı, şikayetçi borçlunun, haczedilen alacağın adi ortaklığa ait olduğunu ileri sürerek, haczin kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, adi ortaklığın borcundan dolayı adi ortaklık mallarına haciz konulabileceği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. İcra takibinin borçlusu, adi ortaklığın ortakları olan şirketler olup, adi ortaklık değildir. Kaldı ki adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından, adi ortaklık hakkında takip yapılması da mümkün değildir.6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 622-623. maddeleri gereğince adi ortaklıkta her ortak, şirketin kârına iştirak etme hakkına sahip olduğundan, ortağın kişisel alacaklıları, borçlu ortağın şirketteki kâr payını haczettirebilirler. Ayrıca, aynı Kanun'un 638. maddesine göre, adi ortaklığın tasfiye edilmesi halinde borçluya isabet edecek tasfiye payının da haczi mümkün bulunmaktadır....

              Taraflar arasında, noter huzurunda 3.9.1996 tarihli adi ortaklık sözleşmesi düzenlendiği uyuşmazlık konusu olmayıp, idareci ortak olan davacının üzerine düşen edimleri gereği gibi yerine getirmediği dosya münderecatından anlaşıldığı gibi bu husus mahkemenin de kabulündedir. Sözleşmede kar payının nasıl dağıtılacağı yazılıdır. İmzası davalı tarafından inkar edilmeyen bu sözleşme gereğince taraflar arasında Borçlar Kanununun 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen bir adi ortaklık ilişkisinin meydana geldiğinin kabulü gerekir. Davalının ortaklığı feshettiğini bildirdiğine göre davacının dava ettiği talepler dikkate alındığında ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesini istediğinin kabulü gerekir. O halde mahkemece ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesi, tasfiyenin de bizzat yaptırılması gereklidir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir....

                Mahkemece; davacı tarafın adi ortaklığın usulünce vücut bulduğuna yönelik iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

                UYAP Entegrasyonu