HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava, adi ortaklık iddiasına dayalı tasfiye ve tescil/ alacak talebine ilişkindir. Davacılar ile davalıların murisi arasında adi ortaklık bulunduğu iddiası ile dava açılmış olup,davalı tarafça adi ortaklığın varlığı kabul edilmemiştir. Dava konusu uyuşmazlık, taraflar arasında, adi ortaklık ilişkisinin bulunup bulunmadığı tasfiyesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Adi ortaklık sözleşmesi geçerlilik yönünden herhangi bir şekle tabi olmayıp, sözlü yapılan adi ortaklık sözleşmesi geçerli ise de; inkarı halinde, bu ortaklığın varolduğunu ileri süren kişinin bu ortaklığı, uygulanması gerekli HUMK'nun 287- 288 ve 290 maddeleri gereğince (yasal sınır aşıldığından) ispatı gerekir. Türk Medeni Kanunu madde 6 gereğince, "Kural olarak, herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür."...
Davacı gönderdiği 30.12.2008 tarihli ihtarla sözleşmenin uzamayacağı bildirilerek senet bedelinin ödenmesini talep etmiş,davalı taraf ise cevabi ihtarında, zarar ettiklerini, ödenecek bir şey olmadığını öncelikle adi ortaklığın tasfiyesi yapılması gerektiğini bildirmiştir. Davacının adi ortaklığın süresinin uzatılmayacağından adi ortaklığa koyduğu nakit sermayesinin ödenmesini teminen açtığı dava esas itibarıyla adi ortaklığın fesih ve tasfiyesini içeren bir taleptir. Taraflar arasında ki sözleşmede ihalelerin davalı şirket adına alınacağı, defter ve hesapların davalı şirket tarafından tutulacağı, vergilerin ödeneceği, kar ve zararın eşit olarak paylaştırılacağı, ortaklığın süre ya da başka bir sebeple sona ermesi halinde, öncelikle varsa ortaklığın borçlarının ödeneceği, sonra davacının nakit sermayesinin ödeneceği, kalan miktar olursa eşit olarak paylaşılacağı yazılıdır....
Mahkemece; davacının adi ortaklığın varlığını yasal delillerle ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; adi ortaklığın varlığının tespiti, haklı nedenle feshi, şirket bilançosu çıkartılarak tasfiyesi ve alacak istemine ilişkindir. Temyize konu uyuşmazlık; taraflar arasında adi ortaklık bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. İleri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı ispatlaması gerekir (HMK m.190) Kural olarak, adi ortaklık ilişkisinin geçerliliği herhangi bir şekle bağlı değildir....
gerekirken aksi düşünce ile adi ortaklığın feshine ve tasfiyesine karar verilmesi hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, T.B.K. 643....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde karşılıklı görülen asıl ve karşı adi ortaklığın tasfiyesi davalarının kabulü ile adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile tasfiye memuru atanmasına dair verilen kararın ardından verilen ek karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı/karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı/karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan bölge adliye mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 370 inci maddesinin birinci...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Alacak Ankara 9.Asliye Ticaret Mahkemesinden verilen, tarafları, tarih ve numarası yukarıda yazılı hükmün incelenmesi sırasında Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 27.7.2007 gün, 2768-10889 sayılı, 13.Hukuk Dairesinin 8.3.2007 gün 2363-3280 sayılı kararlarıyla meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmekle, 2797 sayılı Yasa uyarınca toplanan Başkanlar Kurulu’nca dairelerin görevsizlik kararlarıyla dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Dava, davalılar arasındaki adi ortaklığın yasa gereğince fesholunmuş bulunduğundan tespiti ve tasfiyesi istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın bu niteliği itibariyle hükmün temyiz inceleme görevi 13.Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: 13.Hukuk Dairesinin görevsizlik kararının KALDIRILMASINA, dosyanın bu Daireye gönderilmesine, 01.11.2007 gününde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Alacak Ankara 6.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen, tarafları, tarih ve numarası yukarıda yazılı hükmün incelenmesi sırasında Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 30.04.2007 gün, 2007/5023-5779 sayılı, 11.Hukuk Dairesinin 10.05.2007 gün, 2007/5283-7160 sayılı, kararlarıyla meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmekle, 2797 sayılı Yasa uyarınca toplanan Başkanlar Kurulu’nca dairelerin görevsizlik kararlarıyla dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Dava, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın bu niteliği itibariyle hükmün temyiz inceleme görevi 13.Hukuk Dairesine aittir. S O N U Ç : 13.Hukuk Dairesinin görevsizlik kararının KALDIRILMASINA, dosyanın bu Daireye gönderilmesine, 12.07.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ALAPLI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 03/06/2014 NUMARASI : 2003/230-2014/255 Taraflar arasındaki adi ortaklığın tasfiyesi-alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın reddine, birleşen davaların kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı tarafından davalı aleyhine yapıldığı iddia edilen Alaplı İcra Müdürlüğü'nün 2013/348 sayılı takip dosyasının iş bu dosyaya konularak temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 21.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Karar) Somut dosyamızda Adana 4.Noterliği'nin ... yevmiye nolu 19.01.2016 onay tarihli adi ortaklık sözleşmesi uyarınca davacı ve davalı arasında adi ortaklık sözleşmesi bulunduğu, bu hususun her iki tarafın kabulünde olduğu, davacı ortak tarafından adi ortaklığın diğer tarafı olan davalıya karşı adi ortaklıktan kaynaklı alacak bakımından icra takibi başlatıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu ve iş bu itirazın iptali davasının açıldığı, taraf teşkilinin bulunduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesince taraf teşkili sağlanmadığından bahisle davanın reddi kararı verilmesi doğru olmamıştır. Adi ortaklık ilişkisinde, bir ortak tarafından açılan alacak talebine ilişkin dava , ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsar. Somut olayda taraflar arasındaki ortaklığın fiilen son bulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Ortaklık son bulduğuna göre tasfiyenin de mahkemece bizzat yaptırılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir....
Dosyadaki tüm bilgi ve belgelerden, davalının işletmesi altındaki lokantaya davacının sermaye ödeyerek ortak olduğu, yani B.K.nun 526 ve devamı maddelerinde düzenlenen şekilde bir adi ortaklığın kurulduğunun kabulü gerekir. Ancak işletmenin 3.şahsa devir edilmesi ile, adi ortaklığın fiilen son bulduğu anlaşılmaktadır. Ortaklık son bulduğuna göre, tasfiyenin de mahkemece bizzat yaptırılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. BK.nun 538. maddesinde belirtildiği gibi tasfiye bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin bu sözleşmedeki hükümlere göre yapılması asıldır....