Davacı, davalı tarafından satılan iki adet bağımsız bölüm nedeniyle kendisine düşen kar payının ödetilmesini istemiş olup, ortaklık konusu inşaatın 1997 yılında tamamlanarak bitirildiği, dolayısıyla B.K.nun 535/1 maddesinde öngörülen amaca ulaşıldığı da gözetildiğinde, davacının talebinin ortaklığın fesih ve tasfiyesini de kapsadığının kabulü gerekir. O halde mahkemece ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesi, tasfiyenin de bizzat yaptırılması gereklidir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. BK.nun 538. maddesinde belirtildiği gibi tasfiye bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin bu sözleşmedeki hükümlere göre yapılması asıldır....
Mahkemece; Davanın kısmen kabul kısmen reddine, davacının kar payının tahsili talebinin feragat nedeni ile reddine, davalı ile davacıların murisi ... ... arasında kurulan adi şirketin tasfiyesine, davalının krokili raporda belirtilen yere müdahalesinin men’ine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacılar eldeki dava ile murisleri ile davalı arasında adi ortaklık bulunduğunu ancak murislerinin ölümü ile ortaklığın sona erdiğini belirterek, ortaklığın tasfiyesi ile davalının murise ait taşınmaza müdahalesinin menine karar verilmesini istemiştir. 2011/178081-2012/815 Mahkemece, B.K 535 madde 2. fıkra uyarınca “ortaklardan birinin ölümü ile kurulan adi şirketin son bulduğu” kanaatine varıldığı belirtilerek bu yönden adi şirketin...
katılığı anlaşılan davacının kar payı istemesinin adi ortaklığın fesih ve tasfiyesini gerektirdiği kabul edilmelidir....
Bütün bu açıklamalar ışığında; adi ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesinin ayrı ayrı hukuki işlemler olduğu, tarafların sona eren ortaklığın tasfiyesi hususunda anlaşamadıkları gözetilerek, ortaklığın sona ermesinin yasal sonucu olan tasfiyenin de mahkemece yukarıda açıklanan ve maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek bizzat yaptırılması ve ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, değinilen bu yönler dikkate alınmadan, sadece ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile tasfiye memuru tayinine karar verilmesi, ayrıca tasfiye biçiminin açıklanmaması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. 2-) Bozma nedenine göre, davalı tarafın tüm, davacı tarafın ise sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir....
İstinaf dilekçesinde ileri sürülen istinaf sebepleri, mahkemece verilmiş ve istinaf edilmiş olan gerekçeli ara kararda yazılı açıklamalar, yasal sebep ve gerekçeler ile bu aşamadaki mevcut derdest dava dosyası kapsamı birlikte incelenip değerlendirildiğinde; Derdest işbu adi ortaklığı feshi ve tasfiyesi ile tasfiye, kâr payı ve sermaye payı alacaklarının tahsili taleplerine ilişkin davada istenen bir miktar para alacağı yönünden ihtiyati haciz talebinin kabulü için İİK'nın 257 vd.maddeleri gereğince alacağın varlığı ve miktarına ilişkin olmak üzere aranan gerekli ve yaklaşık ispata dair yeterli koşulların, bu aşamadaki mevcut derdest dava dosyası kapsamına göre bulunmadığından sözkonusu ihtiyati haciz talebinin reddi gerektiği sonucuna varılmıştır....
Davalı ve birleşen davalı vekili cevap dilekçesinde; ortaklığın işletilmesinin davacıların murisi ile alınan ortak karara göre % 30 kâr payı karşılığı ... ve ...'e bırakıldığını, ortaklığın hakem heyeti kararı ile feshedildiğini, bu tarihe kadar kâr payının ödendiğini, dava konusu taşınmazların ortaklıkla ilgisinin bulunmadığı, davalının şahsi kredileri ile satın alındığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece; dava konusu taşınmazların ortaklık gelirinden satın alındığı ve kâr payı ödenmediği gerekçesiyle dava konusu taşınmazların 1/3 hissesinin iptali ile davacılar adına tapuya tesciline, 100.000.000.000 TL ortaklık payının dava tarihinden yasal faizi ile, birleşen dava yönünden 20.000.000.000 TL ortaklık payının 14/06/2002 tarihinden yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, asıl ve birleşen dosyanın davalısı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Hukuk Dairesi’nin 17.09.2013 gün ve 2013/9762 E. 2013/12790 K. sayılı kararı ile; “...Davada; taraflar arasında yazılı sözleşme ile adi ortaklık kurulduğu, (davalının malik olduğu arsa üzerine tüm masraflar davacıya ait olmak üzere tesis yapılmak ve işletilmek üzere) davalının yükümlülüklerini yerine getirmediği, sözleşmede yazılı parselleri ortaklığa vermediği, işletme sermayesi olarak hiç para koymadığı, mal bedellerinin davacı tarafından ödendiği, dava dışı şirkete arsa üzerinde intifa hakkı tesis ettiği, davacı tüm edimlerini yerine getirip tesisi kurduğunu belirterek, adi ortaklığının haklı sebeplerle feshi, ortaklığın tasfiyesi ve sermaye olarak konulan bedel ve tesis bedeli talep edilmiştir....
Mahkemece davanın kabulüne, taraflar arasındaki adi ortaklığın tasfiye yolu ile giderilmesine, davacının ödediği 55.992.239.500 TL ana para,78.571.200.000 TL kar payı olmak üzere toplam 134.563.439.500 TL’ nın ticari avans faizi ile ortaklığın tasfiyesinde elde edilecek paradan öncelikle ödenmesine,tasfiye için ... ile ... ...’in görevlendirilmesine karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair itirazlarının reddi gerekir. 2-Dava adi ortaklığın tasfiyesi ve kar payından dolayı alacak davasıdır.Davacı ile davalılardan ... Ltd. Şti. arasında 24.05.2000 tarihinde, noterde düzenlenen sözleşme ile adi ortaklık kurulduğu ve bu ortaklığın konusunun, davalının dava dışı arsa malikleri ile yaptığı kat karşılığı inşaat sözleşmesinde yapmayı üstlendiği ... olduğu ihtilafsızdır. Davalı ......
GEREKÇE :Dava, taraflar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile alacak talebine ilişkindir. Her ne kadar taraflar arasında yazılı bir adi ortaklık sözleşmesi bulunmamakta ve davalı tarafından da ortaklık ilişkisinin inkârı yoluna gidilmişse de; dosyada mevcut taraflar ve dava dışı arsa sahipleri ile yapılan Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmeleri, ortaklığı başlama ve bitiş tarihlerini gösteren Vergi Dairesi yazısı ve 09/02/2016 tarihli tutanak kapsamından taraflar arasında adi ortaklığın bulunduğu sabittir. Davacı tarafça adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi talep edildiğinden TBK'nun 639 ve devamı maddeleri uyarınca adi ortaklığın tasfiyesinin gerçekleştirilmesi gerekecektir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava, adi ortaklığın tespiti ve tasfiyesi ile birlikte sarf ettiği emek karşılığı ile elde edilen kar payına ilişkin alacak davasıdır. Mahkemece davanın reddine karar verildiği kararın davacı vekilince istinaf edildiği anlaşılmıştır. Somut olayda gizli adi ortaklığın tarafı olduğu ileri sürülen davacı ile davalılar amca-yeğen-baba-oğul oldukları anlaşılmaktadır. Adi ortaklık sözleşmesinin,yani adi ortaklığın kuruluşu için yasada şekil şartı öngörülmemiştir. Ancak adi ortaklığın kurulduğunun ispatı yönünden 6100 Sayılı HMK. 200. maddesi gereğince bir hakkın doğumu, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrar ve itfa amacı ile yapılan hukuki işlemlerin yapıldıkları zamanki değeri itibariyle senetle ispat kuralı geçerli bulunmaktadır....