Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

HD'nin 26.09.2013 tarih 2012/5474 E. - 2013/15559 K. sayılı ilamı ile de belirtildiği üzere; ''Taraflar arasında adi ortaklık bulunduğu ve fiilen sona erdiği sabittir. Uyuşmazlık, ortaklık konusu mallardan davacıya ait olanların demir bedellerinin ödenip ödenmemesidir. Davalı cevabında, davacının borçlarını ödemek karşılığında hissesini devraldığını bildirdiğine göre davacının istemi tasfiye payı alacağına ilişkin olmaktadır.'' Tasfiyenin de mahkemece bizzat yaptırılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır....

    Adi ortaklıkta, ortaklığın son bulduğu tarihte davacının alacağını isteme hakkı, (ifa zamanı) doğar ve borç muaccel hale gelir ve bu tarihten itibaren zamanaşımı başlar. Somut uyuşmazlık itibariyle taraflar arasındaki adi ortaklığın tasfiye edildiği iddia ve bu konuda bir delil sunulmadığına göre, dava zamanaşımı süresinin henüz işlemeye başlamadığının kabulü gerekir. Bu durumda dava konusu alacak adi ortaklık kapsamında yapılan bir işe ilişkin olmakla,bu alacağın adi ortaklığın mal varlığına dahil edildikten sonra taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olarak tasfiyesi gerekir.Adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından bu tür davalarda dava açılırken husumet tüm ortaklara karşı yöneltilir. Dava dışı ...'da kurulan adi ortaklığın bir ortağıdır....

      İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil aleyhine kambiyo senedine özgü takip başlatıldığını, 01/04/2021 tarihinde ödeme emrini tebliğ aldıklarını, takibe konu çekin müvekkilinin ortağı olduğu adi ortaklığın diğer ortağı şirket tarafından adi ortaklık lehtar gösterilerek düzenlendiğini, keşideci tarafından adi ortaklık adına ciro edildiğini, 24/12/2020 tarihinde adi ortaklığın tasfiye edildiğini, çekin tasfiyeden sonra keşide edildiğini, adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından çekin hamiline düzenlendiğinin kabulü gerektiğini, bu durumda ortaklığın tasfiyesi veya ortaklığı temsil yetkisi bulunmayan diğer ortak tarafından ortaklık adına imzalanan çekten dolayı sorumlu bulunamayacağını söyleyerek borca itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesini istemiştir....

      deki işinden çıkarılmasının ortaklığın feshedilmesi anlamı taşıdığını, bu nedenle adi ortaklığın tasfiyesi suretiyle kendisine düşen adi ortaklık payını talep ettiğini, ancak adi ortaklık sözleşmesi uyarınca kurulan anonim şirketin adi ortaklıkta birlikte sona ermeyeceği dikkate alınarak, adi ortaklık malvarlığındaki şirketler tasfiye edilmeden adi ortaklığın varsayımsal olarak tasfiyesi sonucunda payın hesaplanmasını ve şirketlerin hizmet şirketi olması nedeniyle indirgenmiş nakit akımları yönetiminin uygulanması suretiyle hesaplama yapılmasını, yukarıda açıklanan açıklanan nedenlerle; müvekkili ile davalılar arasında, ortaklaşa yürüttükleri faaliyetinin gelirlerinin paylaştırılmasını amacıyla kurulan adi ortaklığın davalı ... ... A.Ş....

        Karar) Somut dosyamızda Adana 4.Noterliği'nin ... yevmiye nolu 19.01.2016 onay tarihli adi ortaklık sözleşmesi uyarınca davacı ve davalı arasında adi ortaklık sözleşmesi bulunduğu, bu hususun her iki tarafın kabulünde olduğu, davacı ortak tarafından adi ortaklığın diğer tarafı olan davalıya karşı adi ortaklıktan kaynaklı alacak bakımından icra takibi başlatıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu ve iş bu itirazın iptali davasının açıldığı, taraf teşkilinin bulunduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesince taraf teşkili sağlanmadığından bahisle davanın reddi kararı verilmesi doğru olmamıştır. Adi ortaklık ilişkisinde, bir ortak tarafından açılan alacak talebine ilişkin dava , ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsar. Somut olayda taraflar arasındaki ortaklığın fiilen son bulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Ortaklık son bulduğuna göre tasfiyenin de mahkemece bizzat yaptırılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir....

          Dava icra takibinden sonra menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece adi ortaklığın borcu sebebiyle adi ortak hakkında icra takibi yapılamayacağı gerekçesiyle davacı tüzel kişi adi ortağın açtığı menfi tespit davasının kabulüne karar verilmiştir. Oysa adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmayıp, adi ortaklığın borcu sebebiyle adi ortaklık aleyhine dava açılması veya icra takibi yapılması mümkün değildir. Öte yandan 6098 TBK'nın 638/3 maddesi uyarınca adi ortaklar, birlikte veya bir temsilci aracılığıyla bir üçüncü kişiye karşı ortaklık ilişkisi çerçevesinde üstlendikleri borçlardan, aksi kararlaştırılmadıkça müteselsilen sorumludurlar. Dairemizin yerleşik uygulamalarında da belirtildiği üzere adi ortaklığın borcu sebebiyle bu ortaklığı oluşturan kişiler aleyhine icra takibi yapılmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır ( BKZ. Dairemizin 03/10/2016 tarih ve 2016/8637-7708)....

            Bütün bu açıklamalar ışığında; adi ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesinin ayrı ayrı hukuki işlemler olduğu, tarafların sona eren ortaklığın tasfiyesi hususunda anlaşamadıkları gözetilerek, ortaklığın sona ermesinin yasal sonucu olan tasfiyenin de mahkemece yukarıda açıklanan ve maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek bizzat yaptırılması ve ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, değinilen bu yönler dikkate alınmadan, sadece ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile tasfiye memuru tayinine karar verilmesi, ayrıca tasfiye biçiminin açıklanmaması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. 2-) Bozma nedenine göre, davalı tarafın tüm, davacı tarafın ise sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir....

              Davacı kar payı ödenmemesi nedeniyle ve adi ortaklığın da feshi sonucunda ve feshin gerçekleşmesi nedeniyle ortaklığın tasfiyesine ilişkindir. Bu durumda, mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir.Zira, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 1.maddesine göre; Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır....

                T1 ödeyeceği ya da T1 adi ortaklıkta bulunan sermaye payından daha önce tahsil ettiği tutarı düştükten sonra kalan bakiyeyi yani 68.833,33- 25.904,00=42.929,33 TL tutarı diğer ortaktan tahsil edeceği ve böylelikle adi ortaklığın tasfiyesinin tamamlanmış olacağı, bu nedenlerle tarafların ortak olduğu adi ortaklığın tasfiyesi sonucu davacının davalılardan 42.929,33 TL alacağının tahsili gerektiği, buna göre adi ortaklığın tasfiye edilmiş olacağı, davacı tarafça davalılara gönderilen 29/03/2010 tarihli Karşıyaka 5....

                Mahkemece, adi ortaklığa ait defter ve belgelerin mevcut olmaması, dolayısıyla ortaklığın aktif ve pasifinin de belli olmaması nedeniyle tasfiyenin mümkün olmadığı belirtilmiş, bilirkişi raporuna, davalının yemin beyanına ve tüm dosya kapsamına göre davacının sermaye payını ödediğini, harcamalara katıldığını ve adi ortaklığın kar ettiğini ispat edememesi nedenleriyle kar payı da isteyemeyeceği kabul edilerek, ortaklığın tasfiyesi, sermaye payı, hizmet bedeli ve kar payı istemlerinin reddine, her iki tarafın talebi üzerine taraflar arasındaki ortaklık sözleşmesinin feshine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu