Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Direnme kararı üzerine temyiz dilekçesinde belirtilen nedenlerle sınırlı olarak yapılan incelemede; tasfiye memuru tarafından ortaklığın borcunun olmadığının belirlendiği, tarafların isteği üzerine ortaklığa ait ticari defterler esas alınarak karın ve demirbaş bedellerinin tespit edildiği, ortaklığa ait 3 adet aracın satış ve nakte çevirme işleminin yapıldığı, tasfiye memurunun yaptığı tasfiye işleminin sonuç bilançosuna göre mahkemece tarafların hak ve yükümlülüklerinin saptanmasından sonra tasfiye işlemi sonlandırılarak bu doğrultuda hüküm oluşturulduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, mahkemece; uyulan bozma ilamı doğrultusunda Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca tasfiye işlemlerinin yerine getirildiği, dairemiz bozma ilamındaki değerlendirmenin hataya dayalı olduğu anlaşılmıştır. Hal böyle olunca, usul ve yasaya uygun olan direnme kararı onanmalıdır....

    adi ortaklığı kötü yönettiği kendi menfaatine hareket ederek adi ortaklık zararına sebep olduğuna yönelik iddiaların davacı tarafça ispatlanamaması nedeniyle davacı tarafça adi ortaklığın feshi ve davalı şirketin adi ortaklığı yönetim yetkisinin kaldırılmasına yönelik davaların reddine, davacı ...'...

      işçileri ile çalışmaları titizlikle yürüttüğü, dava dışı ...... yapı şirketi ile yapılan sözleşme gereği yapılacak işte müvekkil şirketin işçileri bizzat müvekkil şirket üzerine sgk'lı olarak çalıştığı, davalı şirket müvekkil şirketin ilgili şantiyelerden sigorta çıkışını yaptırmakla adi ortaklık ilişkisini yürütülmez hale getirdiği, dolayısıyla bu tarihin fesih ve tasfiye açısından göz önüne alınması kanun ve hakkaniyet gereği olduğu, davalı şirket ile müvekkil şirketin adi ortaklık sözleşmesi gereği olarak iş yaptıkları iki şantiyenin işverenleri olan ...... yapı ..... inşaat adi ortaklığı ile ...... inşaat sanayi ticaret anonim şirketi'ne davanın ihbar edilmesini talep ettikleri, müvekkil şirket ile davalı firma arasında kurulan adi ortak ilişkisinin müvekkil şirketin sgk'lı işçilerinin ilgili şantiyelerde çıkışlarının yapıldığı tarih itibariyle feshi ve tasfiyesine, bu adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanan tüm hak ve alacaklarının değişen oranlarda ticari avans faizi ile birlikte davalıdan...

        Mahkemece, ortağın avans olarak verdiği iddia olunan altınların, tasfiye sürecinden bağımsız olarak istenemeyeceği, ancak ortaklığın tasfiyesi bağlamında davaya konu edilebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı eldeki davada ortaklığa borç olarak verdiği altınların yarısının bedelini davalıdan istemiştir. Davacı dava açtığı sırada ortaklığın tasfiyesini yaptıkları, ancak tasfiye sırasında davalının altınların yarı bedelini ödemediğini iddia etmiş, davalı ise 27.12.2010 tarihli duruşmada 2010 yılının Eylül ayında ortaklığı sonlandırdıklarını bildirmiştir. Bu durumda tarafların adi ortaklığı 2010 yılı Eylül ayında sonlandırıp aynı zamanda 2011/21068 2012/15091 tasfiye işleminide yaptıkları ve ancak davacı tarafça ortaklığa borç olarak verildiği iddia olunan altınlar hususunda anlaşılmadığı için bu hususun tasfiye dışında tutulduğunun kabulü zorunludur....

          Davacı, ortaklığın fiilen aralık 2001 yılında sona erdiğini belirtip, tasfiye payı alacağının Aralık 2001 tarihinden itibaren faiziyle birlikte ödetilmesini istemiş olup, mahkemece ortaklığın fiilen son bulduğu tarih itibariyle tasfiye payı belirlenmiş olduğundan, belirlenen tasfiye payının, temerrüdün gerçekleştiği dava tarihinden itibaren faiziyle birlikte ödetilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde faiz talebinin reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) no’lu bentler gereğince temyiz edilen hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 17.4.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Davacı tasfiye memuru; 2022/1618 E sayılı icra takibinde adi ortaklık adına hareket ederek adi ortaklığın alacaklarının tahsilini amaçlamıştır. 2022/1618 E sayılı icra takip dosyası incelendiğinde; İcra Müdürlüğüne sunulan takip talebinin alacaklı kısmında her ne kadar "Yapı Bilgisayar İnş. Müh. Ltd. Şti - Ormanlı İnş. Ltd Şti. Tasfiye memuru T1 yazıyor ise de; ödeme emrinde yalnızca "Yapı Bilgisayar, Mimarlık, Mühendislik, İnşaat, Taahhüt, Turizm, Sanayi ve Tic. Ltd. Şti"nin yer aldığı, adi ortaklığı oluşturan diğer ortak Ormanlı İnş. Ltd. Şirketinin yer almadığı, ödeme emrinin bu hali ile adi sadece alacaklı Yapı Bilgisayar İnş. Müh. Ltd. Şti adına düzenlendiği ve davalı borçluya da bu ödeme emrinin tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Oysaki adi ortaklık adına olduğu iddia olunan borç yönünden takibin adi ortaklığı oluşturan her bir ortak tarafından birlikte başlatılması (ödeme emrinde de tüm ortakların birlikte bulunması) gerekirdi. Dolayısıyla Yapı Bilgisayar İnş. Müh. Ltd....

            tarafından düzenlenen bilançoya göre adi ortaklığın öz kaynağının -4.224.179,66 TL olduğu, buna göre TBK 643 maddesi gereğince tasfiye sonucunda taraflara ödenecek alacağın bulunmadığı kanaatine varılmakla adi ortaklığın tasfiyesi kapsamında taraflara ödenecek alacağın bulunmadığına ve davacının alacak davasının reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....

              na İİK'nun 89/1. maddesi kapsamında haciz ihbarnamesinin gönderildiğini ve adi ortaklığa ait hak ve alacaklara haciz konulduğunu, ancak adi ortaklığın tüzel kişiliği olmaması nedeniyle yapılan haciz işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek, haciz işleminin iptalini talep etmiş, mahkemece, takip konusu senette adi ortaklığın borçlu olması nedeniyle adi ortaklığın malvarlığına haciz konulabileceği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 622-623. maddeleri gereğince adi ortaklıkta her ortak, şirketin kârına iştirak hakkına sahip olduğundan ortağın kişisel alacaklıları, borçlu ortağın şirketteki kâr payını haczettirebilirler. Ayrıca, aynı Kanun'un 638. maddesine göre, adi ortaklığın tasfiye edilmesi halinde borçluya isabet edecek tasfiye payının da haczi mümkün bulunmaktadır. Ne var ki şirket sözleşmesinde bu kuralın aksi de kararlaştırılabilir....

                Esasen bu husus mahkemece de kabul edilmiş ve mahkemenin bu kabulü davacı tarafından temyiz edilmediği için bu yön kesinlik kazanmıştır. Bu itibarla taraflar arasındaki uyuşmazlığında sözleşme ve B.K'nın adi ortaklığa ilişkin hükümleri uyarınca çözümlenmesi gerekir. Taraflar arasındaki ortaklık 5 yıl için kurulmuştur. Kural olarak adi ortaklığın bu süreden önce sona erdirilmesi olanaklı değildir. Ne var ki BK'nın 535/son maddesinde “ haklı sebeplerden dolayı mukavelede muayyen müddetin hitamından evvel ve eğer şirket muayyen olmayan bir müddet için akdedilmiş ise evvelce ihbara hacet olmaksızın şirketin feshi talep edilebilir” hükmü mevcut olup, adi ortaklığın haklı nedenlerle sözleşmede belirlenen süreden önce feshi mümkündür. Davalı-karşı davacının karşı davasında ileri sürdüğü hususlar ve talepleri esasında adi ortaklığı feshini içermekte olup, bu durumda, karşı dava yönünden adi ortaklığın feshi koşullarının oluşup oluşmadığının incelenmesi ve değerlendirilmesi zorunludur....

                  Ltd.Şti.nin tasfiye payının belli olmadığını ileri sürerek, haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. 2011/6478 2011/7328 Davalı (alacaklı) vekili, davanın süresinde olmadığını, esas yönünden de İstanbul 10.İcra Müdürlüğünden yazılan yazı ile takip borçlusu ... Ltd.Şti.nin iş ortaklığındaki doğmuş ve doğacak tasfiye payı, kar payı, ücret ve faiz alacaklarının haczedildiğini, Ankara 7.İcra Müdürlüğünün 2009/2076 sayılı dosyasından da haciz işleminin ödeme sırasında dikkate alınmasına karar verildiğini, iş ortaklığı lehine bloke edilen teminat mektubunun tamamı üzerine konulan bir haciz bulunmadığını ve adi ortaklık hakkında dava açmak üzere yetki belgesi almak için mahkemeye müracaat ettiklerini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

                    UYAP Entegrasyonu