Mahkemece, ortağın avans olarak verdiği iddia olunan altınların, tasfiye sürecinden bağımsız olarak istenemeyeceği, ancak ortaklığın tasfiyesi bağlamında davaya konu edilebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı eldeki davada ortaklığa borç olarak verdiği altınların yarısının bedelini davalıdan istemiştir. Davacı dava açtığı sırada ortaklığın tasfiyesini yaptıkları, ancak tasfiye sırasında davalının altınların yarı bedelini ödemediğini iddia etmiş, davalı ise 27.12.2010 tarihli duruşmada 2010 yılının Eylül ayında ortaklığı sonlandırdıklarını bildirmiştir. Bu durumda tarafların adi ortaklığı 2010 yılı Eylül ayında sonlandırıp aynı zamanda 2011/21068 2012/15091 tasfiye işleminide yaptıkları ve ancak davacı tarafça ortaklığa borç olarak verildiği iddia olunan altınlar hususunda anlaşılmadığı için bu hususun tasfiye dışında tutulduğunun kabulü zorunludur....
Davacı tasfiye memuru; 2022/1618 E sayılı icra takibinde adi ortaklık adına hareket ederek adi ortaklığın alacaklarının tahsilini amaçlamıştır. 2022/1618 E sayılı icra takip dosyası incelendiğinde; İcra Müdürlüğüne sunulan takip talebinin alacaklı kısmında her ne kadar "Yapı Bilgisayar İnş. Müh. Ltd. Şti - Ormanlı İnş. Ltd Şti. Tasfiye memuru T1 yazıyor ise de; ödeme emrinde yalnızca "Yapı Bilgisayar, Mimarlık, Mühendislik, İnşaat, Taahhüt, Turizm, Sanayi ve Tic. Ltd. Şti"nin yer aldığı, adi ortaklığı oluşturan diğer ortak Ormanlı İnş. Ltd. Şirketinin yer almadığı, ödeme emrinin bu hali ile adi sadece alacaklı Yapı Bilgisayar İnş. Müh. Ltd. Şti adına düzenlendiği ve davalı borçluya da bu ödeme emrinin tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Oysaki adi ortaklık adına olduğu iddia olunan borç yönünden takibin adi ortaklığı oluşturan her bir ortak tarafından birlikte başlatılması (ödeme emrinde de tüm ortakların birlikte bulunması) gerekirdi. Dolayısıyla Yapı Bilgisayar İnş. Müh. Ltd....
tarafından düzenlenen bilançoya göre adi ortaklığın öz kaynağının -4.224.179,66 TL olduğu, buna göre TBK 643 maddesi gereğince tasfiye sonucunda taraflara ödenecek alacağın bulunmadığı kanaatine varılmakla adi ortaklığın tasfiyesi kapsamında taraflara ödenecek alacağın bulunmadığına ve davacının alacak davasının reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....
na İİK'nun 89/1. maddesi kapsamında haciz ihbarnamesinin gönderildiğini ve adi ortaklığa ait hak ve alacaklara haciz konulduğunu, ancak adi ortaklığın tüzel kişiliği olmaması nedeniyle yapılan haciz işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek, haciz işleminin iptalini talep etmiş, mahkemece, takip konusu senette adi ortaklığın borçlu olması nedeniyle adi ortaklığın malvarlığına haciz konulabileceği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 622-623. maddeleri gereğince adi ortaklıkta her ortak, şirketin kârına iştirak hakkına sahip olduğundan ortağın kişisel alacaklıları, borçlu ortağın şirketteki kâr payını haczettirebilirler. Ayrıca, aynı Kanun'un 638. maddesine göre, adi ortaklığın tasfiye edilmesi halinde borçluya isabet edecek tasfiye payının da haczi mümkün bulunmaktadır. Ne var ki şirket sözleşmesinde bu kuralın aksi de kararlaştırılabilir....
Üçüncü ve son aşamada ise; yukarıdaki işlemler sonucu oluşan değerden, öncelikle ortaklığın borçları ödenmeli ve ortaklardan herbirinin, ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve katılım payı geri verilmeli, bundan sonra bir şey artarsa, bu kazanç veya (ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse) zarar da belirlenerek ortaklara paylaştırılmak üzere son bilanço düzenlenmelidir. Bu aşamalardan sonra ise; tasfiye memurunun yaptığı tasfiye işleminin sonuç bilançosuna göre hakim, (HMK'nun 297.maddesi uyarınca) tarafların hak ve yükümlülüklerini saptayıp, tasfiye işlemini sonlandırmalı ve bu doğrultuda hüküm oluşturmalıdır. Taraflar arasında düzenlenen iş Ortaklığı sözleşmesi ile geçerli bir adi ortaklık ilişkisinin kurulduğunun kabulü zorunlu olup, uyuşmazlığın yukarıda açıklanan ve maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek çözümlenmesi gerekmektedir....
Esasen bu husus mahkemece de kabul edilmiş ve mahkemenin bu kabulü davacı tarafından temyiz edilmediği için bu yön kesinlik kazanmıştır. Bu itibarla taraflar arasındaki uyuşmazlığında sözleşme ve B.K'nın adi ortaklığa ilişkin hükümleri uyarınca çözümlenmesi gerekir. Taraflar arasındaki ortaklık 5 yıl için kurulmuştur. Kural olarak adi ortaklığın bu süreden önce sona erdirilmesi olanaklı değildir. Ne var ki BK'nın 535/son maddesinde “ haklı sebeplerden dolayı mukavelede muayyen müddetin hitamından evvel ve eğer şirket muayyen olmayan bir müddet için akdedilmiş ise evvelce ihbara hacet olmaksızın şirketin feshi talep edilebilir” hükmü mevcut olup, adi ortaklığın haklı nedenlerle sözleşmede belirlenen süreden önce feshi mümkündür. Davalı-karşı davacının karşı davasında ileri sürdüğü hususlar ve talepleri esasında adi ortaklığı feshini içermekte olup, bu durumda, karşı dava yönünden adi ortaklığın feshi koşullarının oluşup oluşmadığının incelenmesi ve değerlendirilmesi zorunludur....
Taraflar dava dışı arsa sahipleri ile yaptıkları kat karşılığı inşaat sözleşmeleri adi ortaklığın konusu olup, yaptıkları inşaatlardan alacakları taşınmazlar da adi ortaklığın malvarlığı arasındadır. Davalı tarafından davacının adi ortaklığın malvarlığını kendi şirketine geçirmeye başladığı, bir kısmını da sattığı gerekçesi İle davacı ve dava dışı arsa sahiplerine karşı tapu iptali ve tescil davası açtığı, davanın halen derdest olduğu anlaşılmaktadır. Adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi için öncelikle adi ortaklığın malvarlığının tespiti gerekir. Bu malvarlığı tespit edildikten sonra az yukarıda izah edilen şekilde tarafların anlaşamamaları üzerine fesih ve tasfiyenin mahkemece yapılması gerekir. Fesih ve tasfiye ileride atanacak tasfiye memuru eliyle yapılmasına karar verilemez....
Mahkemece, taraflar arasında iş ortaklığı sözleşmesi düzenlendiği, ortaklığın konusu olan işin tamamlandığı, geçici ve kesin kabullerin yapıldığı bu şekilde ortaklığın sona erdiği, bu nedenle alacak talebi nedeniyle ortaklığın tasfiyesi gerektiği, tasfiye için TBK 644 ve 643 maddeleri ve Yargıtay 3....
Ltd.Şti.nin tasfiye payının belli olmadığını ileri sürerek, haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. 2011/6478 2011/7328 Davalı (alacaklı) vekili, davanın süresinde olmadığını, esas yönünden de İstanbul 10.İcra Müdürlüğünden yazılan yazı ile takip borçlusu ... Ltd.Şti.nin iş ortaklığındaki doğmuş ve doğacak tasfiye payı, kar payı, ücret ve faiz alacaklarının haczedildiğini, Ankara 7.İcra Müdürlüğünün 2009/2076 sayılı dosyasından da haciz işleminin ödeme sırasında dikkate alınmasına karar verildiğini, iş ortaklığı lehine bloke edilen teminat mektubunun tamamı üzerine konulan bir haciz bulunmadığını ve adi ortaklık hakkında dava açmak üzere yetki belgesi almak için mahkemeye müracaat ettiklerini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur....
Olmadığını, kararın gerekçesinde ve karara esas alınan bilirkişi raporunda 14/04/2022 tarihli paylaşım protokolünden bahisle "bağımsız bölümlerin ortaklar arasında paylaşıldığı, gerek ortaklar gerekse üçüncü kişiler ile olan alacak ilişkilerinin fiilen tasfiye edildiği" belirtilerek adi ortaklığın tasfiye edilmiş olduğu yönündeki kabulün, hukuken dayanaksız ve yersiz olduğunu, bağımsız bölümlerin ortaklar arasında paylaşılmış olması, ortakların birbirleri arasındaki borçların tasfiye edildiği anlamına geldiğini, söz konusu 14/04/2022 tarihli paylaşım protokolünde ortaklar, kendi aralarında bir borç kalmadığını ve adi ortaklığı tasfiye ettiklerini hiçbir şekilde beyan etmemekte, sadece değerleri belirlenmiş olan bağımsız bölümlerin ayınlarını kendi aralarında paylaştıklarını, paylaşımda eğer bağımsız bölümlerin değerleri aynı değilse ve ortaklar birbirlerini ibra etmemişlerse, tabi ki daha düşük değerli olan bağımsız bölümü alan ortak, diğerinden hisselerin denkleştirilmesi için bir bedel...