Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ın müvekkilin hisse sahipliğini kabul etmemeye başladığını, taraflar arasında adi ortaklık kurulduğundan bu yana kar payı dağıtılmadığını, müvekkil kendisi 2019 ve 2020 mizanları ile  kar payı seviyesinde pay hesaplamalarını hazırlamış ve mizanlar üzerinden kar payı toplantısı yapmayı davalıdan ısrarla istemiş ancak davalı buna yanaşmadığını ve herhangi bir kar payı ödemesi yapmadığını, ... müvekkilin zararına sebepsiz olarak zenginleştiğini belirterek, adi ortaklık payının tespiti ile ortaklığın feshine karar verilerek tasfiye edilmesine, tasfiye payına karşılık olarak fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000 TL tazminatın yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak müvekkile verilmesine, davalıların banka hesaplarına mal kaçırma ihtimaline binaen tedbir konmasına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Yargıtay .........

    Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; taraflar arasındaki adi ortaklığın devam etmediği ve devamında yarar kalmadığı, ortaklığın tasfiyesine karar verilmesinin gerektiği, taraf vekillerince tasfiye memuru tayin edilmesi konusunda anlaşma sağlanamadığı, mahkemece re'sen tasfiye memurunun tayin edilmesi talep edildiği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulü ile adi ortaklığın tasfiyesine, tasfiye memuru atanmasına karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. (TBK. 620/1 md.) Adi ortaklık ilişkisi, TBK'nın 639.maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar. Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir....

      Bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istenmesi, aynı zamanda ortaklığın feshini ve tasfiyeyi de kapsar. Uyuşmazlık, bu bağlamda değerlendirilip çözüme kavuşturulmalıdır. Bu durumda, mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir. Zira, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 1.maddesine göre; Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir....

        Dava, 3. kişinin açtığı, adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine ilişkindir. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 622- 623. maddeleri gereğince, adi ortaklıkta ortağın kişisel alacaklıları, borçlu ortağın ortaklıktaki kâr payını haczettirebilirler. Ayrıca, aynı Kanunun 638. maddesine göre, adi ortaklığın tasfiye edilmesi halinde, bir ortağın şahsi alacaklıları, haklarını ancak, o şerikin tasfiye payı üzerinde kullanabilirler. Somut olayda davacı tarafça, ortaklıktan değil, şirket ortağından alacaklı olduğu iddia edilmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2012/12- 863 esas-2013/432 karar sayılı içtihadında, adi ortaklıklarda ortaklardan birinin kişisel borçlarından dolayı hakkında takip yapılması halinde, adi ortaklığın istihkakına haciz konulamayacağı vurgulanmıştır....

        Bu durumda ortaklığın sona erdiği tarih 20/01/2015 olarak kabul edilmelidir. 3- Somut olayda; davacının talebinin taraflar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine yönelik bir talep olarak değerlendirilmesi zorunludur. Hal böyle olunca, mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınarak ve 642. vd. maddelerindeki tasfiye hükümlerinin somut olaya uygulanması gerekmektedir. Zira, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 1.maddesine göre; Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır....

          SAVUNMA : T11 A.ş. ortak vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı işçinin müvekkili şirketler çalışanı olmadığını, davacı işçinin taahhüt işi kapsamında dava dilekçesinde yer alan diğer davalılar Makin Delta Adi Ortaklığı çalışanı olduğunu, davacı işçi ile müvekkili şirketler arasında işçi işveren ilişkisi ve müvekkili şirketler ile diğer davalılar Makin Delta Adi Ortaklığı ve Ortakları Mak-ln Mühendislik T9 ve T8 arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi olmadığı için müvekkili şirketlerin taraf sıfatı olmadığını, bu nedenle müvekkili şirketler için davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, davacı işçinin çalıştığı Makin Delta Adi Ortaklığı ve Ortakları ile müvekkili şirketler arasındaki ilişkinin taahhüt işine bağlı iş olduğunu, davacı işçinin alacaklarından diğer davalıların sorumlu olduğunu, kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinden müvekkili şirketlerin sorumlu olmadığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

          ADİ ORTAKLIĞIN FESİH VE TASFİYESİ İLE İLGİLİ OLARAK; Taraflar arasında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 620 ve devamı maddelerinde (818 sayılı BK.nun 520 ve devamı maddelerinde) düzenlenen adi ortaklık ilişkisinin bulunduğu açıkça anlaşılmaktadır.Bir ortak tarafından ortaklığın devamı sırasında ortaklık adına yaptığı masrafların diğer ortağın payına düşen kısmının istenmesi, aynı zamanda ortaklığın feshi ve tasfiyeyi de kapsar. Bu durumda, mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir....

            O halde; adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından aktif ve pasif dava (takip) ehliyeti bulunmadığı dikkate alındığında, takip talebi ve icra emrinde asıl borçlu GYO-Yenigün-Ziylan Adi Ortaklığı ana başlığı altında adi ortaklığı oluşturan şirketlerin borçlu hanesinde 1, 2 ve 3 numara altında gösterilerek düzeltilmesi ve icra emri tebligatının da yalnızca iş ortaklığını oluşturan şirketlere çıkartılması gerektiğinden GYO-Yenigün-Ziylan Adi Ortaklığı yönünden takibin iptaline, davacıların takibin iptali talebinin reddine karar verilmesi gerekirken istemin tümden reddi yönünde kurulan hükmün isabetsiz olduğu, Açıklanan nedenlerle davacıların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK'nun 353/1- b.2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; GYO-Yenigün-Ziylan Adi Ortaklığı yönünden takibin iptaline, takip talebinin ve icra emrinin, asıl borçlu GYO-Yenigün-Ziylan Adi Ortaklığı ana başlığı altında Özak GYO-Yenigün-Ziylan...

            Açıklanan bu hukuki olgular karşısında öncelikle ortaklığın sona erdiği tarih itibarıyla aktif ve pasif mal varlığı belirlenmeli, ortaklığı yöneten ve idareci ortak olan davalıdan ortaklık hesabını gösterir hesap istenilmeli, verilen hesapta uyuşmazlık çıktığı takdirde taraflardan delilleri sorularak toplanmalı, bu şekilde belirlenen mal varlığının ne şekilde tasfiye edileceği taraflardan sorulmalı, tasfiyede anlaştıkları takdırde ona göre karar verilmelidir. Taraflar tasfiye konusunda anlaşmadıkları takdirde, mahkeme tayin edeceği tasfiye memuru marifetiyle tespit edilen ortaklık mallar mevcut olanların satılmasına şayet bu mallar mevcut değilse değerleri bilirkişi marifetiyle belirlenip, elde edilen gelirden veya malların belirlenen değerlerinden öncelikle ortaklığın borçları ödendikten sonra kalan kısmın taraflar arasında paylaştırılmasına karar verilmelidir. Mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....

              Açıklanan bu hukuki olgular karşısında öncelikle ortaklığın sona erdiği tarih itibariyle ortaklığın aktif ve pasif malvarlığı belirlenmeli ve ortaklığı yöneten ve idareci ortak olan davalıdan ortaklık hesabını gösterir hesap istenilmeli, verilen hesapta uyuşmazlık çıktığı takdirde taraflardan delilleri sorularak toplanmalı, bu şekilde belirlenen mal varlığının ne şekilde tasfiye edileceği taraflardan sorulmalı, tasfiyede anlaştıkları takdirde ona göre karar verilmelidir....

                UYAP Entegrasyonu