Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Böylece, adi ortaklığın ilk faaliyet gösterdiği dükkana verilen zararın tazminine ilişkin ortaklık borcunun, taraflar aleyhine yapılan icra takibinde davacı tarafından tümüyle ödendiği sabittir. Ne var ki bu ödeme yapıldığı esnada taraflar, halen ilk kurdukları ve sonrasında ...'da devam ettirdikleri adi ortaklığı tasfiye etmemiş, bu ödemeden sonra Temmuz 2007 itibariyle ortaklığı feshederek davacıya devretmişlerdir. Tasfiye ve Devir sözleşmesi başlıklı yazılı anlaşmaya göre de, ...'da bulunan fırın işletmesinin "...-... Ortaklığı" olarak 2005 yılına kadar birlikte işletildiği sonrasında bu yerin ... tarafından işletildiği belirtilmiş, ortaklık feshedilmiş, ortaklığa ait tüm ortak mallar ve haklar ...'ya devredilmiş, bu devir nedeniyle ...'in ...'dan "hiçbir hak ve alacağı kalmadığı, yine ... tarafından ... 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2007/941 D.İşler sayılı tespit işlemine konu edilen hususlardan dolayı da ...'in ...'dan hiçbir hak ve alacağı kalmadığı, ...'...

    Dosya kapsamından; davacı ile davalının, davalıya ait 03 FZ 191 plakalı BMC marka aracın işletilmesi ve bunun sonucunda elde edilecek kar ve zararın paylaşılması konusunda, 01/11/2012 tarihli ortaklık sözleşmesi yapıldığı, buna göre taraflar arasında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde (818 sayılı BK.nun 520 ve devamı maddelerinde) düzenlenen adi ortaklık ilişkisinin bulunduğu açıkça anlaşılmaktadır ki, bu husus mahkemenin de takdirindedir. ./.. Somut olayda, davacı taraf, davalının hesap vermemesi ve kar payı ödenmemesi nedeniyle adi ortaklığı haklı nedenle feshettiğini belirterek, koyduğu sermaye payının davalıdan tahsilini talep etmiş, mahkemece, adi ortaklığın feshi şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki adi ortaklık bir kişi ortaklığı olup, ortaklar arasındaki güven ilişkisine dayanmaktadır....

      Davalı şirkete ilişkin ticari defter, kayıt ve belgelerin incelenmesi ile dosya uyuşmazlık konularında inceleme yapılmak üzere bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından mahkememize ibraz edilen ayrıntılı gerekçeli 20/09/2021 tarihli raporda; Adi İş Ortaklığı'nın inceleme yapılan 2018-2019-2020 ve 2021 yılı hesap döneminde, sunulu ticari defterlerin noter açılış ve kapanış tasdikinin 6102 Sayılı TTK.m.64 ve VUK.182 maddesine göre; açılış ve kapanış noter tasdiklerinin zamanında yapıldığını, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğunu, ticari defter ve kayıtlarının sahibi lehine delil niteliğinde bulunduğunu, ortaklığın sermayesinin 10.000,00 TL. olup, bunun ortaklardan ... tarafından %51'i ... İnş. Turizm İth.İhr. Teks. Mad.San.ve Tic.Ltd.Şti. tarafından da %49'unun sermaye olarak konulduğunu, Adi İş Ortaklığı ticari defterlerine göre; ... A.Ş.'den dava tarihi itibariyle 497.457,08 TL....

        Mahkememizce adi şirketin alacakları ve borçları ile ilgili bilirkişi raporu alınış, davacı yönetici ortağın sunduğu delillere göre adi ortaklığın zarar ettiği ve ayrıca asıl gayenin gerçekleştiği ve sözleşmede belirlenen 10 yıllık sürenin de dolduğu tespit edilerek adi ortaklığın sona erdiğinin kabulü gerektiği kanaatiyle TBK'nun 644/2 maddesi uyarınca tasfiye yapılması gerektiğinden tasfiye kurulu oluşturulmuş, tasfiye işlemleri tamamlanmak üzere 3'er aylık dönemlerde rapor alınmış, yapılacak tasfiye ve yargılama giderlerinin de tasfiye bilançosunda nazara alınmasına karar verilerek tasfiye memurları tarafından ortaklara yapılacak paylaşım yönünden son bilançonun düzenlenmesine karar verilmiş ve tasfiye kuruluna ücret takdir edilmiştir....

          Esas sayılı dosyasında adi ortaklığın feshi ve tasfiye memuru atanmasına yönelik dava açtıklarını, tasfiye memurunun bu davaya muvafakat vereceğini bu nedenle dosya sonucunun beklenilmesi talebinde bulunulmuş ise de atanacak tasfiye memurunun görevinin tasfiye amacıyla sınırlı olmasından dolayı bu dava yönünden tasfiye memurunun tasarrufta bulanması mümkün olmadığından davacı vekilinin adi ortaklığın feshi ve tasfiye memuru atanmasına yönelik davanın sonucunun eldeki davaya bir etkisi olmayacağından bu dosyanın sonucunun beklenilmesi talebinin reddine karar verilmiştir. Bilindiği üzere adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından; adi ortaklık tarafından veya adi ortaklık aleyhine açılacak bir davada, davanın adi ortaklığı oluşturan tüm gerçek veya tüzel kişiler tarafından birlikte açılması veya bunlara karşı birlikte yöneltilmesi zorunludur. Aynı şekilde adi ortaklık tarafından veya ortaklık aleyhine başlatılacak icra takiplerinde de aynı kural geçerlidir....

            DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: DAVA; adi ortaklığın feshi, tasfiyesi ve tasfiye payı alacağının tahsili istemine ilişkindir. İstinaf incelemesi HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır....

            Mahkemece,taraflar arasında...Restaurant adlı işyerinin 25.12.1995 tarihinden itibaren işletilmesi hususunda % 50’şer hisseler oranında adi ortaklık ilişkisinin bulunduğunu,davacı tarafça açıkca adi ortaklığın feshi ve tasfiyesinin istenmediğinden işyerinde daha önceden çalışan işçilere yapılan bir kısım tazminat ödemelerinin doğrudan diğer adi ortaktan istenmesinin mümkün olmadığı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş ,hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı ile davalı arasında adi ortaklık sözleşmesi olduğu ihtilafsızdır.Davacı eldeki davada ortaklığa konu işyerinde önceden çalışan işçilere yaptığı ödemelerden davalının hisesi oranında sorumlu olduğu iddiası ile eldeki davayı açmıştır..Davacının bu talebi adi ortaklığın fesih ve tasfiye talebini de içermektedir.Hal böyle olunca adi ortaklık sözleşmesi gereği taraflar arasındaki ilişkinin B.K nun 520 vd maddeleri gereğince tasfiyesi gerekir....

              Bu hali ile davacı ve davalı arasında 6.11.2006 tarihinde düzenlenen protokol gereğince davalının işlettiği işletmeye %50 ortak olduğu, davacının 50.000 USD ödediği böylece taraflar arasındaki ilişkinin adi ortaklık olduğu anlaşılmaktadır. Davacının talebi dikkate alındığında adi ortaklığın feshinin istendiğinin kabulü gerekir. O halde davacı iddiası ve davalının savunması yönünden tüm delilleri celbedilerek B.K.nun 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri gözetilmeli adi ortaklığın feshi istendiğine göre, tasfiyenin de mahkemece bizzat yaptırılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. BK.nun 538. maddesinde belirtildiği gibi tasfiye bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır....

                ın sermaye şirketi kayıtlarına giren stoklar karşılığında adi ortaklık hesaplarına para girip girmediği de tespit edilmediğini, tüm bunların yanı sıra davalının sahibi olduğu sermaye şirketine satılan ticari mallarının satılıp satılmadığını ve ne kadar bedelle satıldığı tespit olunamamış davalının beyanı esas alınmıştır denmekte olduğunu, adi ortaklık sözleşmesinin feshi ile adi ortaklığın tasfiyesine, adi ortaklığı temsile yetkili olmak üzere tasfiye memuru atanmasına, Tasfiye ile birlikte ortaklık payı ve kar payının ortaklığın kurulduğu günden davanın açıldığı güne kadar hesaplanarak faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, adi ortaklığa ait malların aynen taksimine, aynen taksimin mümkün olmaması halinde malların satılarak pay oranında paylaştırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yan uhdesinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir....

                  belge vererek müvekkilini ibra ettiğini, tarafların karşılıklı olarak anlaşarak ortaklığı 2005 yılı Haziran ayında bitirdiklerini, davacının kendisine ait dükkanı müvekkiline kiralamayı teklif ettiğini ve Temmuz 2005-2007 arasında 250 TL bedelle davalının taşınmazı kiraladığını, kira bedelini 1. yılın sonunda ödediğini ve davacıdan belge aldığını, kira sözleşmesi bitince bu kez 5 yıllık yeni bir kira sözleşmesi yaptıklarını ve 5 yıllık kira bedelinin 2008 yılında ödendiğini, davacının bu konuda da belge imzaladığını, ortaklığın 2005 yılında sona ermesi nedeniyle herhangi bir tasfiye ve tasfiye sonrasında pay istenemeyeceğini, kira ilişkisi kurulduğundan sadece varsa kira alacağına yönelik dava açabileceğini, tahliye davalarınında Sulh Hukuk Mahkemelerinde dava konusu yapılabileceğini, tarafların 2005 yılında ortaklığı bitirdikleri, bu tarihten sonrası için davacıya ait taşınmazı müvekkiline kiraladığı ve bedellerini de aldığı, herhangi bir alacağının kalmadığı, dolayısıyla adi ortaklığın...

                    UYAP Entegrasyonu