herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur....
numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini. c)Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri. ç)Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini. d)Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını. e)Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi. (2)Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.”...
imzalarını, e)Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi, İçermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur....
ün payları üzerindeki takyidatların hükmedilen bedele yansıtılması gerektiğinin düşünülmemesi, Doğru değilse de; bu yanılgıların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, A) Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 2. bendinin son paragrafında yeralan (kısmın) kelimesinden sonra gelmek üzere (davacıların payları oranında) kelimelerinin eklenmesine, B) Gerekçeli kararın karar başlığından (...) ad ve soyadının çıkartılmasına, C) Gerekçeli kararın hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak (Davacılardan ..., , ..., ..., ..., ... ve ...'ün payları üzerindeki takyidatların hükmedilen bedele yansıtılmasına) cümlesinin eklenmesine, Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 27.09.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
ın ad ve soyadlarının karar başlığında gösterilmemesi, 2-Davalı ...'ın payı üzerindeki haciz şerhinin hükmedilen bedele yansıtılması gerektiğinin düşünülmemesi, Doğru değilse de; bu yanılgıların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, a)Gerekçeli kararın karar başlığına [..., ..., ..., ... ve (...) ...] adlarının eklenmesine, b)Gerekçeli kararın hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak (Tapu kaydında mevcut ...'ın payı üzerindeki haciz kaydının, bu davalı yönünden hükmedilen bedele yansıtılmasına) cümlesinin eklenmesine, Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
süresinin dolmasından sonra da dava konusu sinema eseri üzerindeki mali hakların, davacı şirkete dönmüş bulunduğu, bu durumda eser üzerinde hak sahibinin dava şirket olduğu gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir....
Şti'nin %20 hissedarı ve yetkilisi olduğu, ancak 15000 TL üzerindeki senetlerin geçerli olması için şirket müdürlerinin birlikte imza atmasının gerektiği, katılanın şirket adına yapmış oldukları ticari alışveriş sonucu sanıkların şirketine 40.000 TL değerinde tek imzalı bir senedi teminat senedi olarak verdiği, sanıklara ait şirketle aralarında çıkan sorun nedeniyle senet bedelini ödemedikleri, senedin şirket adına verildiği, kefil kısmının boş olduğunu, sanıkların kefil kısmına katılanın adını ve soyadını yazarak senede ekleme yolu ile tahrifat yaptıkları, kefil olarak katılanı şahsen sorunlu duruma düşürerek hakkında icra takibi başlattıkları iddia olunan olayda, suça konu senette kefilin imzası ve adresinin yazılı bulunduğu, ad ve soyadının yazılması hususunun senedin asli unsuru olmadığı, ad ve soyad ilavesinin her zaman mümkün bulunduğu, müştekinin senede çift imza attığını kabul ettiği, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına göre çift imza ile imzalanan senedin imzalayan şahsı borçlandıracağının...
Asıl davada davalılar vekili 16.02.2004 tarihli cevap dilekçesinde; müvekkillerinin dava konusu bilgisayar programını grup şirketlerinden Üstün Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş.nin izni ile kullandıklarını, bilgisayar programının mesai saatleri içinde şirkete ait veri tabanı ve ekipman kullanarak Üstün Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından hazırlatıldığını ve bilgisayar programı üzerindeki hakların FSEK’in 18/2. maddesi gereğince Üstün Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş.ye ait olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Birleşen Davada Davacı İstemi: 6. Birleşen davada davacı vekili 13.12.2004 tarihli dava dilekçesinde; müvekkili şirkette iş akdi ile çalışan ...’in işini görürken meydana getirdiği eser üzerindeki hakların FSEK’in 18/2 maddesi gereğince müvekkiline ait olduğunu ileri sürerek bilgisayar programı üzerindeki hakların müvekkili tarafından kullanılacağı hususunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen Davada Davalı Cevabı: 7....
Ad (Öz veya soy) kişiliğin ayrılmaz bir ögesidir. Kişi bununla anılır ve tanımlanır. Adın bu işlev niteliği, onun sahibi olan kişi tarafından benimsenmesi ile anlam ifade eder. İsmini benimsemeyen kişiliği ile özdeşleştiremeyen kişinin ismini değiştirmek en doğal hakkıdır. Kişi genellikle belli bir soyadı ile doğar ve doğar doğmaz da ailesi tarafından konulan bir ad ile anılır. Bu kişi büyüyüp ergin oluncaya kadar öz veya soyadını benimseyememiş, onunla kendisini özdeşleştirememiş olmasına rağmen onu bu adla veya soyadı ile yaşamını sürdürmeye zorlamada hiçbir toplumsal yarar olamaz. Hal böyle olunca da ad değiştirmek istemlerini içeren davalar da davacının tercih ve arzusunun ön planda tutulması, onun öncelikle dikkate alınması gerekir....
Ad (Öz veya soy) kişiliğin ayrılmaz bir ögesidir. Kişi bununla anılır ve tanımlanır. Adın bu işlev niteliği, onun sahibi olan kişi tarafından benimsenmesi ile anlam ifade eder. İsmini benimsemeyen kişiliği ile özdeşleştiremeyen kişinin ismini değiştirmek en doğal hakkıdır. Kişi genellikle belli bir soyadı ile doğar ve doğar doğmaz da ailesi tarafından konulan bir ad ile anılır. Bu kişi büyüyüp ergin oluncaya kadar öz veya soyadını benimseyememiş, onunla kendisini özdeşleştirememiş olmasına rağmen onu bu adla veya soyadı ile yaşamını sürdürmeye zorlamada hiçbir toplumsal yarar olamaz. Hal böyle olunca da ad değiştirmek istemlerini içeren davalar da davacının tercih ve arzusunun ön planda tutulması, onun öncelikle dikkate alınması gerekir....