İlçesi,...Mahallesi, 275 ada 17 parsel sayılı, 343,38 m² yüzölçümlü, bahçe vasıflı taşınmazın 6292 sayılı Kanun gereği satış işlemi nedeniyle 17/02/2015 tarihinde davalılar ... ve ... adına tescil edildiği, eldeki davanın 08/04/2016 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmazın 6292 sayılı Yasa gereğince davalılar ... ve ...’a satıldığı, tapuya tescil edilen taşınmazın beyanlar hanesindeki şerhe yönelik davanın dinlenebilmesi için davanın 6292 sayılı Kanun uyarınca taşınmazın satış işleminden önceki bir tarihte ve Hazineye yöneltilerek açılmasının gerektiği, taşınmazı satın alan kişi adına tapuya tescil edilip mülkiyet belirlendikten sonra, şahsi hak niteliğindeki şerhe yönelik olarak açılacak davaların dinlenme olanağı bulunmadığından davanın reddine ilişkin ilk derece mahkemesinden verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....
Bu düzenlemelerin, dava konusu taşınmazın niteliğine ve durumuna göre, görülmekte olan davaya etkisinin değerlendirilmesi için yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir.] denilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın 6292 sayılı Kanunun 7/1-a maddesi uyarınca usûlden reddine, 6099 sayılı Kanunla 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davalı lehine vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, Hazine tarafından 6292 sayılı Kanunun 9/2. maddesi gereğince durma kararı verilmesi gerektiği; davalı vekili tarafından ise, lehlerine vekâlet ücreti takdir edilmesi gerektiği iddiasıyla temyiz edilmiştir. Dava, 2/B madde uygulamasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....
kayıtlı olan tapusunun iptali ile 6292 sayılı Kanun kapsamında bedelsiz olarak asli müdahil ... adına tesciline, I- ... ... 801 parselin 6292 sayılı Kanun gereği bedelsiz olarak ...'...
Dava 6292 sayılı Kanun uyarınca bedelsiz iade ve tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Her ne kadar mahkemece davacının talebinin 6292 sayılı Kanunun 7. maddesine dayalı iade talebi olduğu ve bu talebin idari bir iş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de mahkeme kararı usul ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki, Davacının istemine bağlı olarak davanın görüleceği yetkili ve görevli yargı biriminin belirleneceği açıktır. Davacı, taşınmazın maliki olduğu iddiasıyla bir tapu kaydına dayanarak adına tescilini talep etmekte ise talep adli yargı kolunca incelenecek olup, şayet davacının yalnızca 6292 sayılı Kanunun 7. maddesi kapsamında talepleri bulunmakta ise talep idari yargı kolunun görev kapsamında olacaktır. Nitekim Danıştay 8. Dairesinin 21/02/2018 gün ve 2015/14985 E. - 2018/991 K. sayılı kararı da bu yöndedir....
Bu düzenlemelerin, dava konusu taşınmazın niteliğine ve durumuna göre, görülmekte olan davaya etkisinin değerlendirilmesi için yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir.] denilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın, 6292 sayılı Kanunun 7/1-a maddesi uyarınca usûlden reddine karar verilmiş; hüküm, Hazine tarafından 6292 sayılı Kanunun 9/2. maddesi gereğince durma kararı verilmesi gerektiği iddiasıyla temyiz edilmiştir. Dava, 2/B madde uygulamasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1988 yılında 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmü gereğince yapılan arazi kadastrosu ve bununla birlikte ilân edilip kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır....
Bu düzenlemelerin, dava konusu taşınmazın niteliğine ve durumuna göre, görülmekte olan davaya etkisinin değerlendirilmesi için yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir.] denilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın 6292 sayılı Kanunun 7/1-a maddesi uyarınca usûlden reddine karar verilmiş; hüküm, Hazine tarafından 6292 sayılı Kanunun 9/2. maddesi gereğince durma kararı verilmesi gerektiği iddiasıyla temyiz edilmiştir. Dava, 2/B madde uygulamasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1988 yılında 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmü gereğince yapılan arazi kadastrosu ve bununla birlikte ilân edilip kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır....
Bu düzenlemelerin, dava konusu taşınmazın niteliğine ve durumuna göre, görülmekte olan davaya etkisinin değerlendirilmesi için yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir.] denilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın 6292 sayılı Kanunun 7/1-a maddesi uyarınca usûlden reddine karar verilmiş, hüküm Hazine tarafından 6292 sayılı Kanunun 9/2. maddesi gereğince durma kararı verilmesi gerektiği iddiasıyla temyiz edilmiştir. Dava, 2/B madde uygulamasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1988 yılında 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmü gereğince yapılan arazi kadastrosu ve bununla birlikte ilân edilip kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır....
Somut olaya gelince; davacılar vekili, 15.04.2013 tarihli dava dilekçesiyle, hatalı kadastro tespiti nedeniyle tapu iptal ve tescil davası açmış, çekişmeli taşınmaz ise 01.08.2013 tarihinde 6292 sayılı Kanun uyarınca ...’ya satılarak bu kişi adına tescil edilmiştir. Somut olaya gelince; davacı, eldeki davayı 29.03.2016 tarihinde açmış olup dava konusu 150 ada 1 parselin tamamı 6292 sayılı Kanun uyarınca 13.01.2015 tarihinde davalı ...’ya satılarak tapuda adına tescil edilmiştir. Hal böyle olunca; çekişmeli taşınmaz 6292 sayılı Kanun uyarınca satılarak davalı ... adına tescil edildiğine ve dosya kapsamından da idari işlem niteliğindeki satış işleminin idarece geri alındığı ya da idari yargıda iptal edildiği anlaşılamadığına göre, Mahkemece, eldeki davanın dinlenme olanağı bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğundan, hükmün bozulması gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Davacı ... ve arkadaşları tarafından adlarına kullanıcı şerhi verildikten sonra 6292 sayılı Yasa gereğince satın aldıkları 153 ada 12 parsel sayılı taşınmaz ile davalılar lehine kullanıcı şerhi verildikten sonra 6292 sayılı Yasa gereğince bu kişilere satışı yapılan 153 ada 11 parsel arasındaki sınırın hatalı belirlendiği iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup; davanın belirtilen bu niteliğine göre dava, 6292 sayılı Yasa gereği davalılara yapılan satış işleminin ve bunun sonucu oluşan tapu kaydının yolsuz şekilde oluştuğu iddiasına yönelik tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup, Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 2017/1 sayılı kararı ile kabul edilen Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 1. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) Geçici 8. maddesi uyarınca yapılan kadastro sırasında Hazine adına tespit ve tescil edildikten sonra 6292 sayılı Kanun gereğince gerçek kişiye satılarak tescil edilen taşınmaza yönelik olarak, kadastro öncesindeki fiili kullanım hakkına dayalı olarak tapu iptali ve tescil isteğinde bulunulup bulunulamayacağı noktasında toplanmaktadır. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369/1, 370 ve 371 inci maddeleri, 6292 sayılı Kanun'un 12 inci maddesi. 3....