Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki 6183 sayılı Yasa'ya dayalı tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R- Davacı vekili, davalı borçlu şirket hakkında 6183 sayılı Yasa gereğince takip yaptıklarını, takibin sonuçsuz kaldığını, borçlu şirket ortağı müteveffa ...'nın dava konusu taşınmazını 29.12.2008 tarihinde eşi ...'ya, belirterek davalılar arasındaki tasarrufun iptalini talep etmiştir.Davalılar duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır.Mahkemece, dosya kapsamından, borçlu ...'...

    Mahallesi 746 ada 1 parselde tapuya kayıtlı taşınmazda yapılan keşif sonrasında alınan bilirkişi raporunda dava konusu işlem tarihi itibari ile değerinin 222.049,00 TL olduğunun belirtildiği bu yerin işlem tarihi olan 28.09.2007 tarihinde 86.000,00 TL bedelle satışa konu olduğu görüldüğü bu durumda bu taşınmazlara ilişkin yapılan işlerde tapuda gösterilen satış değeri ile keşfen saptanan gerçek bedeli arasında fahiş fark olması, yapılan bu tasarrufun İİK.nun 278/2 maddesi gereğince iptali gerektiğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalıların tümünün vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 6183 sayılı Yasanın 24 ve devamı maddesinden kaynaklanın tasarrufun iptali davasına ilişkindir. 1-HMK'nin 33. maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur....

      Dava 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. Aynı yasanın 28/2 maddesine göre “kendi verdiği malın, aktin yapıldığı sıradaki değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler” bağışlama hükmünde olup davalıların iyi niyetli olmaları önem arz etmemektedir. Yerleşik yargısal uygulamalara göre ivazlar arasındaki bir misli ve daha fazla fark fahiş olarak kabul edilmektedir. Somut olayda tasarrufa konu taşınmazın tapuda gösterilen satış bedeli 5.000.00 TL. olup bilirkişi tarafından tasarruf tarihindeki gerçek değerinin ise 20.025.00 TL. olduğu bildirilmiştir....

        İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Birleşen dava 6183 sayılı AATUHK' nın 24 ve devamı madde hükümlerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali, asıl dava ise 6183 sayılı Kanun kapsamında vergi borcunun tahsili amacıyla başlatılan takip sırasında haksız olarak uygulanan taşınmaz haczinin kaldırılması isteğine ilişkin bulunmaktadır. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, kararın dayandığı delillerle usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle 6183 sayılı kanuna dayanılarak açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin birleşen dava tarihinin 04/11/2013 olduğu ve iptal isteğine konu tasarruf tarihinin de 05/06/2008 bulunduğu gözetildiğinde, kamu düzeninden olan ve resen dikkate alınması gereken 6183 sayılı kanunun 26.maddesi hükmü uyarınca, tasarrufun iptali davasının hak düşürücü sürenin geçirilmiş olması nedeniyle reddedilmiş olmasında bir isabetlik bulunmamasına (Yargıtay 17....

        Dava, 6183 sayılı AATÜHK'nun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Yasanın 27 ve 30. Maddelerinde borcun doğumundan sonra borçlu tarafından yapılan tasarrufların iptal edilebilmesi için borçlunun malının bulunmaması veya borca yetmemesi veya süresinde mal beyanında bulunmaması gerektiği hükme bağlanmıştır. Aynı yasanın 4108 sayılı Yasanın 11. Maddesiyle değişen mükerrer 35. Maddesi gereğince "... Tüzel kişilerle, küçüklerin ve kısıtlıların... Mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemiyeceği anlaşılan alacaklarının kanuni temsilcinin şahsi mal varlığından tahsil edileceği..." 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3505 sayılı yasanın 2.maddesiyle değişik 10/2 maddesinde de "tüzel kişiler ile küçüklerin......

          Dava 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. İptal davasından amaç 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddelerinde yazıldığı gibi kamu alacağının tahsilini temin için borcun doğumundan sonra yapılan tasarrufların iptaline hükmettirmektir. Bu davanın önkoşulu ise, borçlu hakkında yapılmış ve kesinleşmiş bir ... takibinin bulunmasıdır. Ön koşulun bulunması halinde ise 6183 sayılı yasanın 27 ila 30. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle 6183 sayılı yasanın 28.maddede akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır....

            Davacı vekilinin açıklamalarına göre icra takibinin sonuçsuz kalması nedeniyle borçlunun yaptığı tasarrufun iptali ile neticesinde alacağın tahsili istenilmektedir. Dava niteliği itibariyle 6183 S.K’nın 24 vd. maddelerine dayalı ve borçludan taşınmazı satın alan 3. kişinin malı elinden çıkarması sebebiyle bedele dönüştürülen tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Tasarrufun iptali davaları, borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötüniyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir....

              Dava, 6183 sayılı Yasanın 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davaların dinlenebilmesi için takip konusu borcun iptali istenen tasarruftan önce doğmuş olması gereklidir. Somut olayda takip konusu vergi borcu 2002 yılı 5 ve 7 dönem gelir versiyi ile 2003 yılı 5. dönem KDV'ye ilişkin olup 29.3.2002 tarihli tasarruftan sonra doğmuştur. O halde davanın takip konusu borcun iptali istenen tasarruftan sonra doğduğu dolayısıyla dava şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle reddi gerekirken vasıflandırmanın Borçlar Kanunun 18. maddesine dayandırılması doğru değil ise de sonuç itibariyle davanın reddi kararı yerinde görüldüğünden davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA 492 sayılı Harçlar Yasasının 13/j maddesi uyarınca Hazineden harç alınmamasına 2.2.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                in eşi olmasına 6183 Sayılı Kanunun 28 maddesinde bu derece akrabalar arasında yapılan tasarrufların bağışlama hükmünde sayıldığının ve iptale tabi olduğunun öngörülmesine, dava konusu taşınmazın davalı Mukkaddes'e devrine ilişkin tasarrufun davalı borçlunun tasarruf tarihindeki vergi borcu da dikkate alınarak 62.373,59 TL üzerinden davanın kabulüne fazlaya ilişkin talebin ise tasarrufun yapıldığı tarihteki borç miktarı göz önünde tutularak reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir. 1-Dosya içeriğine, bozmaya uygun karar verilmiş olmasına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacı vekilinin aşağıdaki bendin dışında yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Dava 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir....

                  Dava 6183 Sayılı AATUHK'nun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davalar ayni değil şahsi hakka dayandığından taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğuna ilişkin HUMK'nun 13.maddesinin (6100 sayılı HMK'nun 12.maddesi) uygulanma imkanı yoktur. 6183 sayılı yasada iptal davası yönünden özel bir düzenleme bulunmadığından yetkili Mahkemenin HUMK'da yazılı genel yetki kurallarına göre belirlenmesi gerekir.(HUMK'nun 9,21.maddesi, 6100 sayılı yasanın 6,7.maddeleri) Somut olayda, dava önce davalıların ikametgah yeri olarak gösterilen Osmaniye Asliye Hukuk Mahkemesine açılmış, anılan mahkemece taşınmazın bulunduğu yer itibarıyla Bitlis'in Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle 19.10.2010 tarihinde yetkisizlik kararı verilerek dosya Bitlis Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir. Davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan yetki itirazının birlikte ve HUMK hükümleri gereğince yapılması gerekir....

                    UYAP Entegrasyonu