Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davalı borçlu tarafından 6111 sayılı Kanun gereğince takibe konu borcun yapılandırıldığı, ödemelerin devam ettiği, vadesi geçmiş bir borç bulunmadığı gerekçesi ile davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili, davalı ... ve davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava 6183 sayılı Kanun’un 24 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece takip konusu borcun yapılandırıldığı gerekçesi ile davanın konusunun kalmadığı gerekçesi ile karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. 6111 sayılı Kanun içeriğinde, Hazine ile yapılacak anlaşma ile borcun yapılandırmasının, davacı Hazine tarafından açılmış tasarrufun iptali davalarını durduracağı ya da erteleyeceği ve Mahkeme’nin kabulü gibi konusuz bırakacağı yönünde bir hüküm öngörülmediği açıktır....

    Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davanın 6183 Sayılı Yasanın 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olup bu davalardaki amacın;borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı bazı tasarrufların geçersiz yada iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalması ve dolayısıyla o mal üzerinde cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaya yönelik olmasına,bu niteliği itibarıyla ticaret mahkemesinin görevi içinde sayılan ticari davalardan olmamasına ve uyuşmazlığının 5411 Sayılı Bankacılık Yasasından kaynaklanan bir itilaf olmamasına göre göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve 19.12.2005 gün ve 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu'nun 140.maddesi gereğince davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına 13.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi...

      ın davalı şirkette çalışanı olarak gözüktüğü, davalı şirkette ortaklık payı/hissesi yönünden ticaret sicil gazetesinde tescil ve ilanına ilişkin kaydının bulunmadığı, davalı ...’ın sadece davalı şirket adına vekaleten işlemler yaptığı ve şirketin gizli ortağı olduğu iddiasının kanıtlanamadığı anlaşıldığından buna ilişkin tespit talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, 6183 sayılı Yasa’nın 24 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir. Bu tür davaların görülebilmesi için borçlu hakkında 6183 sayılı yasaya göre bir takip yapılmış ve kesinleşmiş olması gerekir ancak aciz belgesine gerek olmayıp borçlunun borcunu ödeyememe durumunun gerçekleşmiş olması yeterlidir. Öte yandan 6183 sayılı Yasa’nın 28/2 maddesine göre kendi verdiği malın akdin yapıldığı sıradaki değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler bağış niteliğinde olup iptali gerekmektedir....

        Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davanın kabulüne karar verilmiş hüküm süresi içerisinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava 6183 sayılı Kanun'un 24 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptalini isteğine ilişkindir. Davacının bu davayı açmaktaki amacı alacağın tahsilini sağlamaktır. Davalı borçlu ... temyiz dilekçesinden sonra verdiği ek dilekçede dava konusu vergi borcunun ödendiğini beyan etmiştir. Bu durumda davanın konusunun kalıp kalmadığının, davalı borçlunun dava konusu borcu ödeyip ödemediğinin araştırılması, davacı vekilinin de beyanı alınarak ve ilgili merciinden sorularak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. 2-Bozma neden ve şekline göre davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün resen BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ......

          Dava 6183 sayılı Yasa'nın 24. ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'nun 168.maddesinde değişiklik yapan 5904 Sayılı Yasa'nın 35.maddesi “6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalarda vekalet ücreti tutarı maktu olarak belirlenir” hükmü gereğince taraflar yararına maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nispi vekalet ücreti takdiri doğru görülmemiştir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirir nitelikte görülmediğinden, 6100 Sayılı HMK'nin geçiçi 3/2.maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK'nin 438/7.maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir....

            "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili davalı ...'ün müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile kendisine ait taşınmazı diğer davalıya sattığını öne sürerek yapılan tasarrufun iptalini talep etmiştir. Davalılar cevap vermemiştir. Mahkemece borcun tasarruf tarihinden sonra doğması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davalarında kural olarak, tasarrufun iptal edilebilmesi için borcun doğum tarihinin iptali istenilen tasarruf tarihinden önce olması gerekir....

              Dava, 6183 Sayılı Yasa’nın 24 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Dava konusu taşınmaz, borçlu tarafından 01.03.2005 tarihinde davalı ..'dan satın alınmış ve aynı gün ..Bankası tarafından 200.000,00 TL kredi için taşınmaz üzerine ipotek konulmuştur. Aynı taşınmaz borcun doğumundan sonra 22.12.2005 tarihinde borçlu tarafından yine ipotekli olarak 22.000,00 TL'ye davalı Süleyman'a satılmıştır. Bu olgularla davalı ..'ın borçluyu tanıdığı ve mali durumu hakkında bilgi sahibi olduğu, davalıların ifadelerinde de kabul edildiği üzere teyid edilmiştir. Bu durumda, mahkemece 6183 Sayılı Yasanın 30.maddesine göre tasarrufun iptaline karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle davanın reddie karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....

                Mahkemece, davanın 6183 sayılı Yasanın 24 ve İİK'nun 277 ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptali davası olduğu, genel hükümlere göre bakılması gerektiğinden Asliye Hukuk mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde ve değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanunun uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 19.12.2005 gün ve 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu'nun 140.maddesi gereğince davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına 09.06.2015 günü oybirliğiyle karar verilmiştir....

                  'den tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, 6183 sayılı Yasa'nın 24 devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve temyiz edenin sıfatına göre davacı vekilinin aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-6183 sayılı Yasa'nın 25.maddesinde "iptalin borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimselerle, bunların mirascıları ve suiniyet sahibi diğer üçüncü şahıslara karşı istenileceği" 31.maddede de ise “27,28,29 ve 30.maddelerde sözü edilen tasarruf ve muamelelerden faydalananlar elde ettiklerini elden çıkarmışlarsa takdir edilecek bedelini bu kanun hükümleri dairesinde vermeye mecbur oldukları" hüküm altına alınmıştır....

                    M.. prim alacağı nedeniyle takip yaptığını, alacağını tahsil edemediğini öne sürerek borçlu davalının kendisine ait taşınmazı alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile diğer davalıya sattığını öne sürerek yapılan tasarrufun iptalini talep etmiştir. 6183 sayılı AATUHK.nun 24 ve devamı maddeleri uyarınca S.. M.. tarafından prim alacakları nedeniyle açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin davalarda görevli mahkeme , yürürlükten kalkan 506 SSK.nun 80.maddesi 4.fıkrası ve bu maddeyi kaldıran 5510 sayılı Kanun ile getirilen aynı yasanın 88/19. maddesi ile açıkça iş mahkemesi olduğu belirtilmiş, anılan yasa maddesinde “Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesi yetkilidir….” denilmek suretiyle yoruma yer bırakılmamıştır. Bu nedenle, Yargıtay 10....

                      UYAP Entegrasyonu