da belirtildiği üzere Yasa'da belirtilen yedi günlük itiraz süresi hak düşürücü süre olup, süreyi geçiren borçlunun artık menfi tespit ve istirdat gibi aynı konuda hiçbir mahkemede dava açması mümkün değildir. 6183 sayılı Yasa'nın 102. maddesinde, kamu alacağının vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren beş yıl içinde tahsil edilmemesi halinde zaman aşımına uğrayacağı düzenlenmiş, aynı Yasa'nın 103 ve 104. maddelerinde ise zaman aşımını kesen sebepler gösterilmiştir. 506 sayılı Yasa'nın bazı maddelerinin değiştirilmesine yönelik olan 08.12.1993 yürürlük tarihli 3917 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikle, Kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Yasa'nın uygulanacağı düzenlenmiş; 29.07.2003 tarih 4958 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikle 506 sayılı Yasa'nın 80/5. maddesinde, süresi içinde ödenmeyen prim alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Yasa'nın 51. maddesi hariç diğer maddelerinin uygulanacağı düzenlenerek 6183 sayılı Yasa'nın 102. maddesinin Kurum...
Bu dönem ile ilgili olarak Yargıtay uygulaması bu doğrultuda olmuştur. 2-506 Sayılı Yasanın 3917 sayılı Yasa ile değişik 80. maddesi uygulama zamanında durum; 506 sayılı Kanunun 80. maddesinde, 3917 sayılı Kanun ile yapılan ve 8.12.1993 tarihinde yürürlüğe giren; “Kurumun, süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.” hükmü uyarınca, Kurum alacakları yönünden 6183 sayılı Kanunun zamanaşımına ilişkin 102. ve devamı maddeleri geçerli olmuştur. Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması öngörüldüğünden, anılan Yasanın 102.maddesi uyarınca, sözü edilen alacaklar 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olmuştur.Anılan hüküm, “tahsil zamanaşımı” başlığı altında “Amme alacağı, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar....
nin borcundan dolayı davacı şirkete 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun'un 79. Maddesine göre düzenlenen Haciz İhbarnamesi 01.03.2018 tarihinde tebliğ edilmiş olup anılan ihbarnameye 7 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olması nedeniyle ihbarnamenin tebliğ tarihi itibari ile borçlu olmadığının tespitine ilişkin 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun'un 79. maddesi kapsamında menfi tespit davası açıldığı anlaşılmıştır. 6183 sayılı Kanun'un 79.maddesi ile üçüncü şahsa yaptığı haciz bildiriminden sonra 7 günlük süre içerisinde cevap vermek, itiraz etmek imkanı verilmiş, bu sürenin kaçırılmış olması halinde de menfi tespit davası açma hakkı tanınmıştır....
Somut olayda; Dava konusu edilen 2009/11- 2010/11 dönemleri ve arasındaki süreye ait ait prim borcuna ilişkin takip yapıldığı, ödeme emri tebligatının davacıya 01/04/2016 tarihinde tebliğ edildiği, 6183 sayılı yasanın 58. Maddesine göre (ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihte yürürlükte bulunan yasa hükmüne göre) davacının 7 günlük yasal süre içerisinde 08/04/2016 tarihinde dava açtığı görülmüştür. Mahkeme tarafından ise; 6183 sayılı Yasa'nın 58. Maddesinde dava açma süresinin 7 gün olarak belirlendiği, davacının 7 günlük süre içinde davasını açmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Yapılan inceleme neticesinde; Mahkemece 6183 sayılı yasanın 58. Maddesinde belirtilen hak düşürücü süre içinde davanın açılmadığı ve hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de; dava konusu ödeme emri tebligatının davacıya 01/04/2016 tarihinde tebliğ edildiği, 6183 sayılı yasanın 58....
Dava, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 79. maddesi kapsamında açılan menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
e 114.000,00 TL bedelle satıldığını belirterek yapılan satışların 6183 sayılı kanuna göre iptalini talep etmiştir. Davalılar vekilleri, ayrı ayrı davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, 6183 sayılı Yasanın 30. maddesinde dava şartı olarak belirlenen borçlunun malının bulunmadığı veya borca yetmediği olgusunun gerçekleşmediği, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekili ve davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 492 Sayılı Harçlar Yasasının 13/J maddesi uyarınca davacı ...'nden harç alınmamasına, aşağıda dökümü yazılı 15,20 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı ...'...
Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanunun 58. Maddesine göre; Kurum alacakları yönünden tebliğ edilen ödeme emrine karşı açılacak davalar iş mahkemelerinde görülecektir. Somut olayda davacı, 6183 sayılı Yasa uyarınca aleyhine yapılan icra takibinin ve devamındaki ödeme emrinin iptali ile, ödeme emrinde belirtilen miktarda borcu olmadığının tespitini istediğine göre; uyuşmazlığın belirgin bir biçimde 5510 sayılı Yasanın 88. ve 6183 sayılı Yasanın 58. maddelerinden kaynaklandığı açıktır. Hal böyle olunca, uyuşmazlığın çözüm yerinin İdari Yargı olmayıp, alacaklı Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer İş Mahkemesi olduğu ortadadır. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davacının bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 6183 sayılı Yasa'nın 100/1. maddesi "Amme alacaklarının tahsili için İcra ve İflas Kanunu hükümleri dairesinde amme borçlusunun iflası istenebilir." hükmünü içermektedir. Anılan hükümde borçluya yönelik iflas talebinin takipsiz (doğrudan) ya da takipli başlatılması hususunda herhangi bir ayrım bulunmamaktadır. Kamu alacakları için de, alacaklı kamu kurumunun borçlusunu haciz veya iflas yolu ile takip etme hususunda seçim hakkı vardır. Eğer kamu alacağından dolayı alacaklı borçlusunu haciz yolu ile takip etmek isterse, bu takibin 6183 sayılı Kanuna göre yapılması gerekirken kamu alacakları için, alacaklı kamu kurumu, borçlunun iflasa tabi şahıslardan olması halinde iflas yoluyla takip yapmak isterse, bu takip 6183 sayılı Yasa'ya göre değil, İİK hükümlerine göre yapılmalıdır....
Su satımından dolayı tahakkuk ettirdiği alacak, amme alacağı sayılmadığı gibi, su bedelinin geç ödenmesi halinde 6183 sayılı yasada yer ... gecikme zammının uygulanacağına dair yasalarda da bir hüküm bulunmamaktadır. Mahkemece davacı kurumun 6183 sayılı yasaya tabi kurumlardan olmadığı, bu nedenle taraflar arasındaki sözleşmelerde hüküm yok ise sattığı su bedelinin geç ödenmesinden dolayı gecikme cezası ve KDV isteyemeyeceği ancak temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz isteyebileceği nazara alınarak karar verilmesi gerekir....
Ancak 6183 sayılı Yasa uyarınca açılan tasarrufun iptali davalarında sadece 26. maddedeki 5 yıllık dava açma ile ilgili hak düşürücü süreden söz edilmekte olup başkaca da bir hak düşürücü süre düzenlenmemiştir. Dava konusu edilen tasarruf 28.09.2007 tarihli olup dava 31.05.2010 tarihinde açılmakla hak düşürücü süreden bahsetmek mümkün değildir. Davalı borçlu yönünden de borcun doğumu tasarruf tarihi olan 2007 ve önceki döneme aittir....