WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tekstil Anonim Şirketinin ödenmeyen vergi borçlarından dolayı, kanuni temsilci sıfatıyla, davacı adına, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun mükerrer 35'inci maddesi uyarınca düzenlenen ödeme emrini iptal eden vergi mahkemesi kararının bozulması istemine ilişkindir. Dosyanın incelenmesinden; davaya konu ödeme emrinin, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun mükerrer 35'inci maddesi gereğince düzenlendiği; vergi mahkemesince de, dava hakkında, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10'uncu maddesi ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunun mükerrer 35'inci maddesine dayanılarak hüküm tesis edildiği anlaşılmıştır. Dava hakkında, dava konusu işlemin hukuki sebebi olan yasa hükmü yanında, düzenleme ve koşulları farklı bir başka yasa hükmüne de dayanılarak hüküm kurulmasında, Yargılama Hukuku ilkelerine uyarlık bulunmamaktadır....

    Davacı hakkında 506 sayılı Yasanın 140.maddesinde (5510 sayılı Yasanın 102.maddesinde)öngörülen koşulların oluşması nedeniyle idari para cezası tahakkuk ettirildiği, idari para cezasının anılan maddede belirtilen prosedür çerçevesinde kesinleştiği, uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, idari para cezasının idari aşamada kesinleşmesinden ve özellikle 6183 sayılı Yasa uyarınca borçluya gönderilen ödeme emrinden sonra " Borçlu olmadığının tesbiti ve ödeme emrinin iptali veya istirdat" şeklinde dava açılması durumunda görevli mahkemenin saptanması noktasında toplanmaktadır....

      Davacı hakkında 506 sayılı Yasanın 140.maddesinde (5510 sayılı Yasanın 102.maddesinde)öngörülen koşulların oluşması nedeniyle idari para cezası tahakkuk ettirildiği, idari para cezasının anılan maddede belirtilen prosedür çerçevesinde kesinleştiği, uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, idari para cezasının idari aşamada kesinleşmesinden ve özellikle 6183 sayılı Yasa uyarınca borçluya gönderilen ödeme emrinden sonra " Borçlu olmadığının tesbiti ve ödeme emrinin iptali veya istirdat" şeklinde dava açılması durumunda görevli mahkemenin saptanması noktasında toplanmaktadır....

        Davacı hakkında 5510 sayılı Yasanın 102. maddesinde (mülga 506 sayılı Yasanın 140. maddesinde) öngörülen koşulların oluşması nedeniyle idari para cezası tahakkuk ettirildiği, idari para cezasının anılan maddede belirtilen prosedür çerçevesinde kesinleştiği, uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, idari para cezasının idari aşamada kesinleşmesinden ve özellikle 6183 sayılı Yasa uyarınca borçluya gönderilen ödeme emrinden sonra "Borçlu olmadığının tespiti ve ödeme emrinin iptali" şeklinde dava açılması durumunda görevli mahkemenin saptanması noktasında toplanmaktadır....

          Devletin özel mülkiyetinde bulunan kamu konutunu işgal ederek oturan, fuzuli şagil durumundaki kimseden 2886 sayılı Yasanın 75.maddesinde belirlenen usule uyulmak suretiyle ecrimisil istenmesi, rıza ile ödemeyenlerden ise, 6183 sayılı Yasa uyarınca ödeme emri ile istenilmesi,yasa gereği, zorunludur. Olayda ise, davacıdan anılan 75.maddede belirtilen usule uyulmadan ve bir komisyon tarafından takdir ve tesbit edilecek ecrimisilin rızaen ödenmesi yolunda davacıya bildirim yapılmadan, ödeme emri düzenlenmiş olması sebebiyle, yasada belirlenen usule uyulmadan ve dayanağı olmadan düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır....

            Cebren tahsil ve takip esasları 6183 sayılı Yasa'da gösterilmiştir. 506 sayılı Yasa'nın 80/7.maddesinde kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Yasa'nın uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde alacaklı sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer İş Mahkemesinin yetkili olduğu, 6183 sayılı Yasa'nın 58/1.maddesinde de kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın ödeme emrine karşı tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde itiraz edebileceği bildirilmiştir. Bu 7 günlük itiraz süresi hak düşürücü süre olup süreyi geçiren borçlunan artık menfi tesbit, istirdat gibi aynı konuda hiçbir mahkemede dava açması mümkün değildir. Çünkü 6183 sayılı Yasa'da İİK.'nun 72.maddesine koşut bir hüküm yer almamaktadır. 6183 sayılı Yasa İİK.'na nazaran özel bir yasa olup uygulama önceliğine sahiptir....

              Prim ve gecikme zammı yönünden Sosyal Sigortalar Kurumunun alacak hakkı, Borçlar Kanununun 125. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi iken, 506 sayılı Kanunun 80. maddesinde 3917 sayılı Kanun ile yapılan ve 8.12.1993 tarihinde yürürlüğe giren; “Kurumun, süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Hakkında Kanun hükümleri uygulanır...” hükmü uyarınca Kurum alacakları yönünden 6183 sayılı Kanunun zamanaşımına ilişkin 102 vd. maddeleri geçerli olmuştur. Ne var ki, 506 sayılı Kanunun 80. maddesinde değişiklik yapan 5198 sayılı Kanun uyarınca, 6183 sayılı Kanunun 102. maddesinin, Kurumun süresinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde uygulanmayacağı hükme bağlamış bulunmaktadır. Bu düzenleme karşısında Kurumun sigorta priminden doğan alacakları 3917 sayılı Kanun değişikliğinden önce olduğu gibi Borçlar Kanununda belirtilen 10 yıllık zamanaşımı süresine bağlı olacaktır....

                Kurumunun alacak hakkı, Borçlar Kanununun 125. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi iken, 506 sayılı Kanunun 80. maddesinde 3917 sayılı Kanun ile yapılan ve 8.12.1993 tarihinde yürürlüğe giren; “Kurumun, süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Hakkında Kanun hükümleri uygulanır...” hükmü uyarınca Kurum alacakları yönünden 6183 sayılı Kanunun zamanaşımına ilişkin 102 vd. maddeleri geçerli olmuştur. Ne var ki, 506 sayılı Kanunun 80. maddesinde değişiklik yapan 5198 sayılı Kanun uyarınca, 6183 sayılı Kanunun 102. maddesinin, Kurumun süresinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde uygulanmayacağı hükme bağlamış bulunmaktadır. Bu düzenleme karşısında Kurumun sigorta priminden doğan alacakları 3917 sayılı Kanun değişikliğinden önce olduğu gibi Borçlar Kanununda belirtilen 10 yıllık zamanaşımı süresine bağlı olacaktır....

                  DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, 6183 Sayılı Yasa kapsamında yapılan ihalenin feshi istemine ilişkindir. 6183 Sayılı Yasanın 99. maddesinin ikinci cümlesi aynen; "İhalenin feshi, gayrimenkulün bulunduğu yerin icra mahkemesinden şikayet yolu ile istenebilir" hükmünü içermektedir. HMK.nın 1. maddesine göre, mahkemelerin görevine ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece re'sen gözetilmesi gerekir. Somut olayda, dava 6183 sayılı yasa uyarınca yapılan taşınmaz ihalesinin feshine ilişkin olmakla, davada İcra Mahkemesi yetkili ve görevli olduğundan mahkeme kararı yerinde değildir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin yerinde olduğu, kararın usul ve yasaya uygun olmadığı anlaşıldığından, esasa ilişkin diğer yönler incelenmeksizin, HMK'nın 353/1- a/3 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir....

                  DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, 6183 Sayılı Yasa kapsamında yapılan ihalenin feshi istemine ilişkindir. 6183 Sayılı Yasanın 99. maddesinin ikinci cümlesi aynen; "İhalenin feshi, gayrimenkulün bulunduğu yerin icra mahkemesinden şikayet yolu ile istenebilir" hükmünü içermektedir. HMK.nın 1. maddesine göre, mahkemelerin görevine ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece re'sen gözetilmesi gerekir. Somut olayda, dava 6183 sayılı yasa uyarınca yapılan taşınmaz ihalesinin feshine ilişkin olmakla, davada İcra Mahkemesi yetkili ve görevli olduğundan mahkeme kararı yerinde değildir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin yerinde olduğu, kararın usul ve yasaya uygun olmadığı anlaşıldığından, esasa ilişkin diğer yönler incelenmeksizin, HMK'nın 353/1- a/3 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu