Şikayet, sıra cetvelinin iptali istemine ilişkindir. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 69. maddesinde, “Her amme idaresi, diğer bir amme idaresi tarafından yapılan hacizlere, amme alacağı bu haciz tarihinden önce tahakkuk etmiş olmak şartıyla, haczedilen mallardan herhangi biri paraya çevrilinceye kadar iştirak edebilir. Hacze iştirak halinde, hacizli malın bedelinden ilk önce haczi yapan idarenin alacağı tahsil olunur. Artanı hacze iştirak tarihi sırası ile alacaklarına mahsup edilmek üzere, hacze iştirak eden dairelere ödenir”. hükmünü içermektedir. 6183 sayılı Kanun'un 69. maddesindeki koşullar varsa kamu alacağı sahibi olan bir alacaklı başka bir kamu idaresi tarafından konulan kamu alacağının haczine iştirak edebilir. Somut olayda, her iki idarenin alacağı da kamu alacağı olup 6183 sayılı Kanun uyarınca iştirak şartlarının oluşmadığı anlaşılmaktadır....
< Yükümlü adına 1988 yılı Ekim ayı için tahakkuk ettirilen katma değer vergisinin vadesinde ödenmemesi sebebiyle hesaplanan ve 6183 sayılı Kanunun 24.maddesiyle değişik 51.maddesine göre vergi aslına dönüştürülen gecikme zammının tahsili amacıyla tanzim ve tebliğ edilen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı; davacının, 1986 ve 1987 dönemlerinde katma değer vergisi iadesine ilişkin alacağının bulunması nedeniyle vergi borçlarının bu alacaklarından mahsup edilmesi gerekeceği yolundaki iddiasında isabet bulunmadığı, diğer taraftan, 3505 sayılı kanunun 24.maddesiyle 6183 sayılı yasanın 51.maddesinin 3.fıkrasında yapılan değişikliğin yürürlük tarihinden önceki dönemlere uygulanıp, uygulanamayacağının incelenmesi gerektiği, değişiklik getirilen madde hükmünde, içinde bulunulan yıl sonuna kadar ödenmemiş olan gecikme zammı ile gecikme faizinin müteakip yılın başından itibaren, doğmalarına neden olan amme alacağı gibi addolunacağı, ve bu amme alacağının tebliğ edilmeksizin tahakkuk edeceği...
GEREKÇE : Dava, ödeme emrinin zamanaşımına dayalı olarak iptali istemine ilişkindir. Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun “Primlerin ödenmesi” başlığını taşıyan 80. maddesinde, 08.12.1993 tarihinde yürürlüğe giren 3917 sayılı Kanunun 1. maddesiyle değişiklik yapılarak Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüş, 4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 30.09.2003 günü yürürlüğe giren 38. maddesiyle anılan Madde değiştirilerek tahsilde 6183 sayılı Kanunun 51. maddesi hariç diğer maddelerinin uygulanacağı belirtilmiş, sonra bu maddede 06.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5198 sayılı Kanunun 11. maddesi ile bir kez daha değişikliğe gidilerek tahsilde 6183 sayılı Kanunun 51 ve 102. maddeleri hariç, diğer maddelerinin uygulanacağı açıklanmış, böylelikle, 3917 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki duruma dönülmüştür....
Dava; 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355. maddesi gereğince, istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda; 1- 6183 Sayılı AATÜHK'nin 24 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davaların görülebilmesi için, borçlu hakkında 6183 sayılı yasaya göre bir takip yapılmış ve kesinleşmiş olması gerekir. Söz konusu davalar da aciz belgesine gerek olmayıp borçlunun borcunu ödeyememe durumunun gerçekleşmiş olması yeterlidir. Öte yandan 6183 sayılı Yasa’nın 28/2 maddesine göre kendi verdiği malın akdin yapıldığı sıradaki değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler bağış niteliğinde olup iptali gerekmektedir....
nin kuruma vermiş olduğu çekin karşılıksız çıkması ve prim borcunun bu firmadan icra yoluyla tahsil edilememesi nedeniyle bu borcun kendisinden istenilmesinin yerinde olmadığı (kurum işleminin iptali) ile kuruma borcu bulunmadığının tespiti aksi halde gecikme zammının 18.12.2012 tarihi itibariyle hesaplanması gerektiğinin tespitini istediğinden, talebin ödeme emri iptaline ilişkin olmadığı belirgin olup, bu nedenle aleyhine haksız çıkma tazminatına hükmedilmemesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi dikkate alınarak 1086 sayılı Kanunun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır....
Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, 6183 Sayılı Kanun'un 48. maddesine göre yapılan tecil/taksitlendirme işlemi neticesinde ödenen 8 taksit toplamı 95.589,00TL'nin, tecil/taksitlendirmenin bozulmasından sonra, vergi borçlarının 6552 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması hakkındaki Kanun uyarınca yapılandırılan kısımlarının taksitlerine mahsup edilmesi talebinin reddine ilişkin işlemin iptali istenilmiştir....
alacağın tahsili imkânının kalmadığını, tescil işleminin usulsüz olup iptali gerektiğini, tescil işleminin sürenin geçmesi nedeniyle de usulsüz olduğunu, ihalenin 26.04.2012 tarihinde yapılmış olmasına rağmen, geçen süre zarfında davalı alacaklının KDV, damga vergisi ve tahsil harçlarını yatırmamasına rağmen, ihalenin iptal edilmediğini, 6183 sayılı Kanun'un 21/2. maddesince taşınmazın aynından doğan amme alacağının rehinli alacaklardan önce geldiğini, müvekkilinin 307.040,48 TL vergi alacağı bulunduğunu ileri sürerek, müvekkilinin alacağının öncelikli alacak olarak kabulü ile sıra cetvelinin düzeltilmesini, taşınmazın aynından doğan vergi borçları ödettirilmeden yapılan tescil işleminin iptalini talep ve şikayet etmiştir....
tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dava 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 24 ve devamı maddeleri ile 35. md. gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davaların görülebilmesi içinde borçlu hakkında 6183 sayılı yasaya göre bir takip yapılmış ve kesinleşmiş olması gerekir ancak aciz belgesine gerek olmayıp borçlunun borcunu ödeyememe durumunun gerçekleşmiş olması yeterlidir. Öte yandan 6183 sayılı Yasa’nın 28/2 maddesine göre kendi verdiği malın akdin yapıldığı sıradaki değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler bağış niteliğinde olup iptali gerekmektedir. Yine aynı yasanın 30.maddesine göre de kamu alacaklarının bir kısmını veya tamamının tahsiline olanak bırakmamak amacı ile borçlu tarafından bir taraflı tasarruflar ile borçlunun maksadını bilen veya bilmesi gereken kimseler ile yaptığı tasarrufların tarihleri ne olursa olsun geçersiz olacağı hüküm altına alınmıştır....
Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 58. maddesi ile kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı iddiasıyla tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içerisinde itirazda bulunabileceği belirtilmiş, 7061 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile 01/01/2018 tarihinden geçerli olmak üzere söz konusu süre onbeş güne çıkarılmıştır. Anılan düzenlemeye göre Kurum alacakları için 6183 sayılı Kanun'un 55. maddesi uyarınca düzenlenip tebliğ edilen ödeme emirlerine karşı kanunda belirtilen süre içinde dava açabilme olanağı bulunmaktadır. Anılan süre, hak düşürücü süre niteliğinde olduğundan mahkemenin kendiliğinden dikkate alması gerekmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava, 6183 sayılı Yasa gereğince alacağı karşılayacak miktarda satış işleminin iptali isteğine ilişkin olduğundan, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 17.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 10.12.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi....