giren amme alacaklarında 10 Türk Lirasına (10 Türk Lirası dahil), diğer amme alacaklarında 20 Türk Lirasına (20 Türk Lirası dahil) kadar amme alacakları, amme idarelerinde terkin yetkisini haiz olanlar tarafından tahsil zamanaşımı süresi beklenilmeksizin terkin olunabilir....
Mahkemece, Dairemizin 2012/ 17586 – 2013/ 10950 sayılı bozma ilamına uyulması sonrasında yazılı şekilde karar verilmiş ise de; Bozma gereklerinin tümüyle yerine getirilmediği, zira, şirketi temsil ve ilzama yetkisinin bulunmadığı ve şirketten tahsil imkanının da kalmadığı anlaşılan davacının, borçlu şirketin ortağı olması sebebiyle 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 22.07.1998 gün ve 4369 sayılı Kanun’un 21. maddesiyle değişik 35. maddesi kapsamındaki sorumluluğunun yeterince irdelenmediği anlaşılmaktadır....
Ayrıca, 5766 sayılı Kanunun 1. maddesiyle 6183 sayılı Kanunun 3. maddesine eklenen; "Tahsil edilemeyen amme alacağı terimi: “Amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen, satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını,”; Tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı terimi: “Amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını,” ifade eder, olarak açıklanmıştır. 5766 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi de; “ Bu Kanunla 6183 sayılı Kanunda...
Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen ve Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen idarî para cezaları, ilgili kanunlarında özel hüküm bulunmadığı takdirde genel hükümlere göre tahsil olunur." hükümlerine yer verilmiştir. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 1. maddesinde; "Devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile; bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümleri tatbik olunur." hükmüne, 37. maddesinde; "Amme alacakları hususi kanunlarında belli edilen zamanlarda ödenir....
Cebren tahsil ve takip esasları 6183 sayılı Yasa'da gösterilmiştir. 6183 sayılı Yasa'nın mükerrer 35. maddesinde asıl borçlu hakkında yapılan yasal takip ve araştırmalar sonucu kamu alacağının tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde yasal temsilcisine ödeme emri çıkarabileceği bildirilmiş ise de 6183 sayılı Yasa 5510 sayılı Yasa'ya göre daha genel bir yasa durumunda olup uygulamada da benimsendiği üzere öncelik özel yasa hükümlerine tanınacaktır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunun 3. maddesinde amme alacağı kavramı, Kanunun 1. ve 2. maddesi kapsamına giren alacaklar olarak belirtilmektedir. Amme alacağı özellikle devlete ve diğer kamu kurumlarına ait resim, harç, vergi cezası, para cezası gibi asli ve gecikme zammı faiz gibi feri alacakları ve bunların takip masraflarını kapsamaktadır....
Ayrıca, 5766 sayılı Kanunun 1. maddesiyle 6183 sayılı Kanunun 3. maddesine eklenen;"Tahsil edilemeyen amme alacağı terimi: “Amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen, satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını,”; Tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı terimi: “Amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını,”ifade eder, olarak açıklanmıştır. 5766 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi de; “ Bu Kanunla 6183 sayılı Kanunda...
Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun "primlerin ödenmesi" başlığını taşıyan 80'inci maddesinde, 08.12.1993 tarihinde yürürlüğe giren 3917 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle Kurumun, süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı benimsenmiş, anılan madde 06.07.2004 günü yürürlüğe giren 5198 sayılı Kanunla yeniden değiştirilerek tahsil aşamasında 6183 sayılı Kanunun 51 ve 102'inci maddeleri hariç, diğer maddelerinin uygulanacağı belirtilmiş, 01.04.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5458 sayılı Kanunla bir kez daha değiştirilen maddeyle, tahsil sırasında 6183 sayılı Kanunun uygulanmayacak maddeleri arasına 106'ıncı madde eklenmiştir....
Öte yandan süresinde ödenmeyen prim ve diğer kurum alacaklarının bizzat Kurumca cebren takip ve tahsil edilebileceği 5510 Sayılı Yasa'nın açık hükmü gereğidir. Cebren tahsil ve takip esasları 6183 Sayılı Yasa'da gösterilmiştir. 6183 Sayılı Yasa'nın mükerrer 35.maddesinde asıl borçlu hakkında yapılan yasal takip ve araştırmalar sonucu kamu alacağının tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde yasal temsilcisine ödeme emri çıkarabileceği bildirilmiş ise de 6183 Sayılı Yasa, 5510 Sayılı Yasa'ya göre daha genel bir yasa durumunda olup uygulamada da benimsendiği üzere öncelik Özel Yasa hükümlerine tanınacağından, 5510 Sayılı Özel Yasa'nın 88.maddesi karşısında davacının prim borçlarının ait olduğu dönemlerde Kurum borçlusunu temsil ve ilzam yetkisi kendisine bırakılan kimselerden olduğunun tespiti halinde asıl borçlu adına düzenlenmiş ödeme emrinin müteselsil borçlulara tebliğ edilmesinde usulsüzlük bulunamamaktadır....
Öte yandan süresinde ödenmeyen prim ve diğer kurum alacaklarının bizzat Kurumca cebren takip ve tahsil edilebileceği 5510 Sayılı Yasa'nın açık hükmü gereğidir. Cebren tahsil ve takip esasları 6183 Sayılı Yasa'da gösterilmiştir. 6183 Sayılı Yasa'nın mükerrer 35.maddesinde asıl borçlu hakkında yapılan yasal takip ve araştırmalar sonucu kamu alacağının tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde yasal temsilcisine ödeme emri çıkarabileceği bildirilmiş ise de 6183 Sayılı Yasa, 5510 Sayılı Yasa'ya göre daha genel bir yasa durumunda olup uygulamada da benimsendiği üzere öncelik Özel Yasa hükümlerine tanınacağından, 5510 Sayılı Özel Yasa'nın 88.maddesi karşısında davacının prim borçlarının ait olduğu dönemlerde Kurum borçlusunu temsil ve ilzam yetkisi kendisine bırakılan kimselerden olduğunun tespiti halinde asıl borçlu adına düzenlenmiş ödeme emrinin müteselsil borçlulara tebliğ edilmesinde usulsüzlük bulunamamaktadır....
işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” hükmünü öngörmüştür. 6183 sayılı Yasanın 35. maddesinde ise, “Limited şirket ortakları şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar” hükmü öngörülmüş iken, öngörülen istisnaları dışında 06.06.2008 tarihinde yürürlüğe giren Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki 04.06.2008 tarih 5766 sayılı Kanun’un 3....