Şirketinden tahsiline yönelik kararın olduğu anlaşılmaktadır. 6183 sayılı Yasanın 1. maddesine göre “Devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile; bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümleri tatbik olunur....
Ancak; Yargılama gideri miktarı olan 16,00 TL'nin, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 324/4. maddesince atıfta bulunulan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutar olan 20,00 Türk Lirasına kadar (20 Türk Lirası dahil) amme alacakları kapsamında olması nedeniyle sanığa yüklenemeyeceğinin gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, ancak bu aykırılığın aynı Kanun'un 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün olduğundan hüküm fıkrasından yargılama giderleri ile ilgili bölümde yer alan "16,00 TL davetiye gideri olan yargılama giderinin sanıktan tahsiline" ilişkin kısmın çıkartılarak yerine "16,00 TL davetiye gideri olan yargılama giderinin 5271 sayılı CMK'nın 324/4. maddesi uyarınca Devlete ait yargılama giderlerinin 21/07/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında...
Ayrıca, 5766 sayılı Kanunun 1. maddesiyle 6183 sayılı Kanunun 3. maddesine eklenen;"Tahsil edilemeyen amme alacağı terimi: “Amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen, satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını,”; Tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı terimi: “Amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını,”ifade eder, olarak açıklanmıştır. 5766 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi de; “ Bu Kanunla 6183 sayılı Kanunda...
Ayrıca, 5766 sayılı Kanunun 1. maddesiyle 6183 sayılı Kanunun 3. maddesine eklenen; "Tahsil edilemeyen amme alacağı terimi: “Amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen, satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını,”; Tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı terimi: “Amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını,” ifade eder, olarak açıklanmıştır. 5766 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi de; “ Bu Kanunla 6183 sayılı Kanunda...
İcra Mahkemesince davacı alacaklarının 5479 sayılı yasanın 4 ncü maddesi ile değişik 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 21/son maddesine uygun bulunan sıra cetveline yönelik şikayetin reddine karar verilmiş; hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 21/II ve İcra ve İflas Kanunu’nun 206/I maddesi hükümlerine göre bir malın aynından kaynaklanan kamu alacakları, o malın bedelinden öncelikle ödenirler. Bu nitelikte olmayan vergi alacakları ise 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 21 nci maddesinin son fıkrası hükmüne göre sıralamaya tabi tutulur. Davacı yanın şikayetine konu edilen alacakların bir kısmının nakil vasıtalarından ve gümrük işlemlerinden kaynaklandığı, bir diğer ifade ile yukarıdaki açıklamalar kapsamında, ilgili malların aynından doğmuş olabilecekleri anlaşılmaktadır....
B-Sanık ... hakkında verilen hükme yönelik temyiz talebinin incelenmesinde; 05/07/2012 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun'un 100. maddesiyle CMK'nın 324/4. maddesine eklenen “Devlete ait yargılama giderlerinin 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutarlardan az olması halinde, bu giderin Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verilir.” şeklindeki cümle ile yargılama giderlerinin tahsili bakımından 6183 sayılı Kanun'un 106. maddesine atıfta bulunulduğu, anılan maddede “Yapılacak takip sonunda tahsili imkansız veya tahsili için yapılacak giderlerin alacaktan fazla bulunduğu anlaşılan ve 213 sayılı Kanun kapsamına giren amme alacaklarında 10 Türk Lirasına (10 Türk Lirası dahil), diğer amme alacaklarında 20 Türk Lirasına (20 Türk Lirası dahil) kadar amme alacakları, amme idarelerinde terkin yetkisini haiz olanlar tarafından tahsil zamanaşımı süresi beklenilmeksizin terkin...
. … KARŞI TARAF (DAVACI) : … İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: Kanuni temsilcisi olduğu limited şirketin vergi borçlarından dolayı 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 13. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca davacı adına kayıtlı araca ve banka hesabına ilişkin tesis edilen ihtiyati haciz işleminin iptali istemiyle dava açılmıştır. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararı: Asıl amme borçlusu olmayan ortaklar ve kanuni temsilciler adına teminat isteme, ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk gibi amme alacağının korunmasına ilişkin işlemlerin uygulanabileceğine ilişkin 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'da bir açıklık bulunmamaktadır....
Limited şirket ortaklarının sorumluluğunu düzenleyen anılan maddede “Limited şirket ortakları şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar” hükmü öngörülmüş iken, Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki 04.06.2008 tarih 5766 sayılı Kanun ’un 3. maddesi ile, 6183 sayılı Kanunun 35. maddesinde yer alan “Şirketten tahsil imkanı bulunmayan” ibaresi şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan” şeklinde değiştirilmiştir. Aynı maddeye “Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahısların devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu olurlar....
Kurum, söz konusu Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı, diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır…” şeklinde düzenlenmiştir. 3917 sayılı Kanun’un yürürlük tarihine kadar olan dönemde, SSK prim alacakları İcra İflas Kanunu hükümlerine göre tahsil edilmekte iken, anılan Kanun’la yapılan düzenleme ile 3917 sayılı Kanun ile yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 08.12.1993 tarihinden itibaren, Kurumun süresi içerisinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanmasına başlanmıştır. 6183 sayılı Kanun’un “Tahsil zamanaşımı” başlıklı 102. maddesi uyarınca; “Amme alacağı, vadesinin rastladığı takvimi yılını takib eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar.”....
Şikayet olunan vekili, şikayetçi vekilinin alacak taleplerinin adli ve idari para cezasından kaynaklandığını, bu alacakların 6183 sayılı Kanun'un 21. maddesi anlamında bir alacak olmadığından İİK’nun 206. maddesinde belirtilen 3. sıra alacakları içerisinde değerlendirmenin mümkün olmadığını savunarak, şikayetin reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, şikayetin reddine dair verilen karar, Dairemizin 03.10.2011 tarih, 2011/434 E. 730 K. sayılı ilamıyla, şikayet edene ait alacakların adli ve idari para cezalarından kaynaklandığı, para cezalarının ise 6183 sayılı Kanun'un 1. maddesi kapsamında amme alacağı niteliğinde olduğu, aynı Kanun'un 21. maddesi gereğince bu amme alacaklarının imtiyazlı olarak üçüncü sıraya kaydının gerektiği gözardı edilerek, şikayetin kabulü yerine reddine karar verildiğinden bahisle bozulmuştur. Bu kez, şikayet olunan vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur....