Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ltd.Şti'den alacağı kapsamında mevduatı elinde tutma takas ve mahsup yetkisi bulunduğu, davacının 5.293,82 TL üzerinden 34288 nolu talebe konu miktar yönünden davacının borçlu olmadığının anlaşıldığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere mahkeme kararının gerekçesinde ve değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 492 Sayılı Harçlar Yasasının 13/J maddesi uyarınca davalıdan harç alınmamasına, 21/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Kabule göre de; 1136 Sayılı Avukatlık Kanunun 168.maddesinde değişiklik yapan 5904 Sayılı yasanın 35.maddesi “6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir”. hükmünü içermektedir. Somut olayda davalı idare yararına anılan yasal değişiklik gereğince maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nisbi vekalet ücreti takdiri de doğru görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine ........2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      KARAR Davacı,davalı ile aralarında 6183 sayılı yasanın 79. maddesine paralel düzenlemeler içeren bir protokol yaptıklarını,bu protokole göre davalının elektronik ortamda hacizler bildirimleri yaptığını,davalının gönderdiği 05.04.2010 tarihli haciz bildiriminin teknik bir sorundan dolayı 8. günde gönderilebildiğini,borçlunun hesaplarındaki mikatrların haciz bildirimine konu borcu karşılamadığını ancak süresinde bildirimi yapılamadığından 6183 sayılı yasanın 79. maddesine göre menfi tespit davası açılması gerektiğini belirterek; borçlu üçüncü kişi ... 'in bankaları nezdinde 186.755,87 TL tutarında borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davacının 6183 sayılı yasanın 79. maddesine göre süresinde cevap vermediğinden borç zimmetinde sayıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur....

        Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa'nın 80/5 ve 6183 sayılı Yasa'nın 58. maddeleri ile İİK'nun 72. maddesidir. 506 sayılı Yasa'nın 80/5.maddesine göre “Kurumun, süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç diğer maddeleri uygulanır. Kurum, 6183 sayılı Yasa'nın uygulanmasında Maliye Bakanlığı, diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır. 6183 sayılı Yasa'nın 58/1. Maddesine göre ise, “ Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu (İş Mahkemesi) nezdinde itirazda bulunabilir....

          DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, haciz ihbarnamesi nedeniyle davalı Kuruma borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir....

          Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa'nın 80/5 ve 6183 sayılı Yasa'nın 58. maddeleri ile İİK'nun 72.maddesidir.506 sayılı Yasa'nın 80/5.maddesine göre “Kurumun, süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç diğer maddeleri uygulanır. Kurum, 6183 sayılı Yasa'nın uygulanmasında Maliye Bakanlığı, diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır. 6183 sayılı Yasa'nın 58/1.maddesine göre ise, “ Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs,böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu (... Mahkemesi) nezdinde itirazda bulunabilir....

            Dava 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. İptal davasından amaç 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddelerinde yazıldığı gibi kamu alacağının tahsilini temin için borcun doğumundan sonra yapılan tasarrufların iptaline hükmettirmektir. Bu davanın önkoşulu ise, borçlu hakkında yapılmış ve kesinleşmiş bir ... takibinin bulunmasıdır. Ön koşulun bulunması halinde ise 6183 sayılı yasanın 27 ila 30. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle 6183 sayılı yasanın 28.maddede akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır....

              Davacının asıl borçlu ile birlikte müteselsil borçlu olup olmadığının tespiti ile müteselsil borçlu olmadıkları taktirde asıl borçludan alınamayacağının kesinleşme tarihinin tespiti ile zamanaşımı süresinin ona göre değerlendirilmesi, müteselsil borçlu olduğu kabulü halinde ise davalı tarafın diğer müteselsil borçlular hakkında zamanaşımı kesen işlemlerde bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği açıktır. Bu konuda bir araştırma yapılmadığı görülmektedir. Kurumdan müteselsil asıl borçlu veya diğer borçlular hakkında zamanaşımını kesen işlemler yapılıp yapılmadığının, borçludan kaynaklı sebepler olup olmadığının araştırılarak sonucuna göre değerlendirilmesi gerekirken eksik araştırma ve değerlendirme ile hüküm kurulması hatalı olmuştur. Dosya kapsamında tespit edilen esasa etkili delillerin tamamının toplanmadığı görülmektedir....

              Mahkemece aldırılan bilirkişi raporu ile davaya konu taşınmazların tasarruf tarihindeki değerinin tespiti, tespit edilecek bu değerle, taşınmazın tapudaki satış değeri ile gerçek değeri arasındaki fahiş fark bulunup bulunmadığının belirlenmesi istenilmiş olup, 6183 sayılı Yasanın 28/2 maddesine göre ivazlar arasında fark olup olmadığı yönünde yeterince araştırılmamıştır. Öte yandan, 6183 sayılı Yasanın 31. maddesine göre tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekir. Aynı şekilde davalı borçlunun borcundan dolayı dava konusu taşınmaz cebri icra yolu ile satılması halinde de davalı 3. kişi elinde bir bedel kalır ise bu bedel ile sorumlu tutulur....

                Öte yandan süresinde ödenmeyen prim ve diğer  kurum alacaklarının bizzat Kurumca cebren takip ve tahsil edilebileceği 506 sayılı Yasa'nın açık hükmü gereğidir. Cebren tahsil ve takip esasları 6183 sayılı Yasa'da gösterilmiştir. 6183 sayılı Yasa'nın mükerrer 35. maddesinde tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin malvarlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen ve tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının, kanuni temsilcilerinin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerince tahsil edileceği bildirilmişse de 506 sayılı Yasa 6183 sayılı Yasa'ya nazaran özel bir yasa olup uygulanma önceliğine sahiptir.  Yapılacak ...;  506 sayılı Yasa’nın 80/12.maddesine göre davacının... Hava Taşımacılığı ......

                  UYAP Entegrasyonu