Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Başka bir anlatımla, 6183 sayılı Kanunda, 2004 sayılı Kanunun 72. maddesine koşut bir düzenleme bulunmadığı gibi, 6183 sayılı Kanunda menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi” başlıklı, 08.04.2006 günü yürürlüğe giren 5479 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değiştirilen 79. maddesinde “…Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna, borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. …” düzenlemesi ile yalnız üçüncü kişiler yönünden yer verilmiş, bu hak ve olanak, kamu alacağı borçluları için tanınmamıştır." 79/4.fıkrasında; "Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu Kanunun 10 uncu maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir. " 5.fıkrasında; "Bu Kanun uyarınca kendisine...

Mahkemece, davalı idarenin haciz bildirisini 26.10.2013 tarihinde davacıya teblğ ettiği davacının 7 günlük sürede itiraz etmediğinden 6183 sayılı Yasa'nın 79.maddesine göre borç yedinde ve zimmetinde sayıldığından bahisle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından tamyiz edilmiştir. Dava, 6183 sayılı Yasa’nın 79/4 maddesine dayalı olarak açılan menfi tesbit davasına ilişkindir.    1-Anılan yasa maddesinde "Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır." şeklinde ifade edildiği üzere, haciz ihbarnamesine 7 günlük sürede itiraz etmeyen üçüncü kişilerin 1 yıl içinde genel mahkemelerdde menfi tesbit davası açma hakkı bulunmaktadır. ../......

    Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu 6183 sayılı Kanun'un .... maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir (m.79/4). 6183 sayılı Kanun ile menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczini” düzenleyen 6183 sayılı Kanunun 5479 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesinde üçüncü şahıslar yönünden yer verilmiş ise de, asıl borçlu yönünden yukarıda açıklanan mevzuat uyarınca ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak açılacak davaların 7 günlük hak düşürücü süre içinde açılması gerekir ise de; 3. şahıslar yönünden dava açmanın aynı süre ile sınırlandırılması aksine bir kuralın gerek 6183 sayılı gerekse 506 sayılı Yasa'da yer almaması nedeniyle doğru değildir....

      Daire çoğunluğu ile aramızdaki uyuşmazlık; kendisine haciz ihbarnamesi tebliğ edilmemiş olan davacı ortağın 6183 sayılı yasanın 79. maddesi kapsamında genel mahkemede dava açma hakkının bulunup bulunmadığı ve somut olaydaki sorumluluğunun nasıl belirleneceği noktasına ilişkindir. 30.03.2006 tarih 5479 sayılı kanunun 5. maddesi ile değişik 6183 sayılı kanunun 3. fıkrası; “Haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorundadır....

        İş Mahkemesi tarafından, davanın esastan kabulüne karar verilmiş, kararın temyizi üzerine ise Özel Dairece “6183 sayılı Kanun’un 79. maddesi düzenlemesi gereğince eldeki davayı çözümlemekle görevli mahkemenin genel mahkemeler olduğu, bu nedenle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile bozulmuş, yerel mahkemece “6183 sayılı Kanun’un 79. maddesi gereğince açılacak menfi tespit davalarının genel mahkemelerde yani adli yargı mahkemelerinde açılmasının gerektiği, adli yargıda ise 5521 sayılı Kanun ve 5510 sayılı Kanun’un 101. maddesi gereğince prim borcuna dayanan davada özel görevli mahkeme olan iş mahkemelerinin görevli olduğu” gerekçesi ile bozma kararına karşı direnilmiştir....

          Davada ki uyuşmazlık, davacının bu davada ki isteminin 6183 sayılı Yasa'nın 58. maddesi kapsamında incelenip incelenmeyeceği noktasındadır. Mahkemece, davacının isteminin bu madde kapsamında değerlendirilemeyecegi gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiş ise de; davacı şirketin, Kurumca resen yapılan eksik işçilik tahakkukuna dayalı borç tebliğinin yerinde olmadığına ilişkin isteminin 6183 sayılı Yasanın 58. maddesinde belirtilen "borçlu olmadığının tespitine" ilişkin olduğu açıktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 3.10.2007 gün ve 2007/21-623 Esas, 2007/717 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere; "Primlerin ödenmesini düzenleyen 506 sayılı Kanunun 80. maddesinde, 1.12.1993 gün ve 3917 sayılı Kanunun 1.maddesi ile yapılan değişiklik uyarınca, Kurum alacaklarının takibinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri geçerli kılınmıştır....

            Başka bir anlatımla; 6183 sayılı Kanunda, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 72’nci maddesine koşut bir düzenleme bulunmadığı gibi, 6183 sayılı Kanunda menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi” başlıklı, 08.04.2006 günü yürürlüğe giren 5479 sayılı Kanunun 5’inci maddesi ile değiştirilen 79’uncu maddesinde “Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi  tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. ….” düzenlemesi ile yalnız üçüncü kişiler yönünden yer verilmiş, bu hak ve olanak, kamu alacağı borçluları için tanınmamıştır....

              Başka bir anlatımla; 6183 sayılı Kanunda, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 72’nci maddesine koşut bir düzenleme bulunmadığı gibi, 6183 sayılı Kanunda menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi” başlıklı, 08.04.2006 günü yürürlüğe giren 5479 sayılı Kanunun 5’inci maddesi ile değiştirilen 79’uncu maddesinde “Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi  tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. ….” düzenlemesi ile yalnız üçüncü kişiler yönünden yer verilmiş, bu hak ve olanak, kamu alacağı borçluları için tanınmamıştır....

                Başka bir anlatımla, 6183 sayılı Kanunda, 2004 sayılı Kanunun 72. maddesine koşut bir düzenleme bulunmadığı gibi, 6183 sayılı Kanunda menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi” başlıklı, 08.04.2006 günü yürürlüğe giren 5479 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değiştirilen 79. maddesinde “…Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna, borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. …” düzenlemesi ile yalnız üçüncü kişiler yönünden yer verilmiş, bu hak ve olanak, kamu alacağı borçluları için tanınmamıştır....

                  Dava, 6183 sayılı AATUHK'dan kaynaklanan menfi tespit davasıdır. 6183 sayılı Kanunun 24.maddesinde, bu Yasaya göre açılan davalara Genel Mahkemelerde bakılacağı hükme bağlanmıştır. Burada sözü edilen Genel Mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Dairemizin yerleşmiş uygulaması da bu doğrultuda olup davanın adli yargı yerinde incelenmesi gerekir. Mahkemece bu husus gözden kaçırılarak yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 22/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu