Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu bağlamda, borçtan dolayı cebren tahsile geçmeden önce anılan Kanunun 55. maddesi hükmünde öngörülen bilgilerin tümünü içeren bir ödemeye çağrı yazısının “ödeme emri”nin tebliğ edilmesi yasal zorunluluktur. Bir başka ifade ile kamu alacağı için “ödeme emri” çıkarılmadan ve icra takibi kesinleştirilmeden haciz uygulanması ve diğer cebren tahsil yollarına başvurulması kanuna aykırıdır. 6183 sayılı Yasanın 55. maddesi kapsamında davacı adına düzenlenmiş ve anılan Yasanın 58. maddesi uyarınca tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin ya da başlatılmış bir icra takibinin bulunmaması durumunda, yapılan bu tebligat ödeme emri niteliğinde olmayıp borç bildirim yazısından ibaret olduğu için, açılan davanın menfi tespit davası olarak kabul edilmesi ve sonucuna göre menfi tespit istemi bakımından bir değerlendirme yapılması gerekecektir....

    a 60.000,00 TL tutarında borcu olduğu bunun dışında borcu bulunmadığının tespitine, 6183 sayılı Yasa'nın 79/4.maddesi uyarınca davacının haksız çıktığı 60.000,00 TL'lik borç miktarı yönünden bu tutarın % 10'u olan 6.000,00 TL tutarında davalıya inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesi gerektiğinden bahisle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 79.maddesi gereğince açılmış menfi tesbit istemine ilişkindir. 1-Bu davaların görülebilmesi için, diğer dava koşullarının yanında iptali istenilen işlemin borcun doğumundan sonra gerçekleşmiş olması gerekmektedir.Öte yandan ticari yaşamda çeklerin vadeli ödeme aracı olarak kullanıldığı da bilinen bir gerçektir....

      Dava, 6183 sayılı Yasa’nın 79/4 maddesine dayalı olarak açılan menfi tesbit davasına ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve bozma gereğine karar verilmiş olmasına göre davalı vekilinin aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-1136 Sayılı Avukatlık Kanunun 168. maddesinde değişiklik yapan 5904 Sayılı yasanın 35.maddesi6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir” hükmünü içermekte olup, davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin de maktu hesaplanması gerekirken nispi hesaplanması hatalıdır. 3-Dava dayanağı 6183 sayılı Yasa’nın 79/4 maddesinin son cümlesinde “Davasında haksız çıkan üçüncü şahıs aleyhine, haksız çıktığı tutarın %10'u tutarında ayrıca inkâr tazminatına hükmedilir." şeklinde düzenlenmiştir....

        yapılacağı, mahkeme ve savcılıklarca verilen para cezalarının tebliği 5326 sayılı kanun hükümlerine göre ilgili mercilerce yapılacağı, tüm bu nedenlerle 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 5560 sayılı kanunla değişik 17/4 maddesi ve 6183 sayılı A.A.T.U.H.K'nun 55. maddesi gereğince ödeme emri tanzim edilmesinin yasal ve yerinde olduğundan mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi talep edilmektedir....

          Hukuk Dairesi         2013/1520 E.  ,  2013/794 K."İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi KARAR Dava, doğalgaz aboneliği sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit isteğine ilişkindir. 9.2.2011 gün ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik yapılmasına Dair Kanunun 8.maddesi ile 2797 sayılı Yargıtay Yasasının 14.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca; Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 9.2.2012 günlü ve 2012/1 sayılı kararı ile tarafların sıfatına bakılmaksızın bu tür davalara ilişkin hüküm ve kararların temyizen incelenmesi görevi 1.3.2012 tarihinden itibaren Yargıtay 7.Hukuk Dairesine verilmiştir. SONUÇ:Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 7.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 17.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Hükmün, taraflar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1-Davalı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının reddine, 2-Prim borçlusunun üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının haczi için 6183 sayılı Kanunun 79. maddesi uyarınca gönderilen ve haciz bildirisine, yasal süresi içinde cevap verilmemesi nedeniyle, borcun davacı banka zimmetinde kaldığının kabul edilmesi üzerine, prim borçlusunun hak ve alacağının bulunmadığı gerekçesiyle borçlu olmadıklarının tespiti istemine ilişkin olarak açılan iş bu dava da Mahkemece; Kurum tarafından ödeme emri düzenlenmediği, bu nedenle davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 6183 sayılı Kanunun "3.şahıslardaki menkul malların alacak ve hakların haczi" başlığını taşıyan 79. maddesi hükmüne göre; kamu borçlusunun...

              Hukuk Dairesinin temel görevi 22 Ocak 2015 tarih ve 29244 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 19 Ocak 2015 tarih ve 8 sayılı Kararında belirtildiği üzere “Sosyal Güvenlik Hukuku”ndan kaynaklanan davalarla sınırlıdır. Dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucu: Yerel mahkeme kararındaki niteleme ve temyizin kapsamı dikkate alındığında uyuşmazlık,... tarafından gönderilen haciz ihbarnamesine karşı 6183 sayılı Yasa'nın 79/4. maddesi gereğince açılan menfi tespit isteğine ilişkin olup, tanımlanan niteliği ile Yargıtay ..... Hukuk Dairesinin görev alanına girdiği düşünülmektedir. 11 Nisan 2015 tarih ve 29323 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6644 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 60. maddesi uyarınca görevli Yargıtay Dairesinin belirlenebilmesi için dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesi gerekmiştir....

                Dava 6183 sayılı Yasanın 79.maddesine dayalı olarak açılan menfi tesbit davasına ilişkindir. Anılan yasanın ....fıkrası gereğince bu nitelikteki davaların genel mahkemlerde görülmesi gerekmektedir. Öte yandan 6102 sayılı TTK'nu ........2013 tarihinde yürürlüğe girmiş ve bu tarihten itibaren açılan davalarda Asliye Hukuk ve Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişki görev itirazı niteliğini almıştır.Görev hususu mahkemece resen dikkate alınması gerekmekte olup, somut olayda dava 04.....2012 tarihinde 6102 sayılı TTK'nun yürürlüğe girdiği tarihten sonra açıldığından mahkemece görevsizlik nedeniyle HMK 115/....maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, aksi düşünce ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... Dairesinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ....03.2017 gününde oybirliğiyle karar verilmiştir....

                  Başka bir anlatımla, 6183 sayılı Kanunda, 2004 sayılı Kanunun 72. maddesine koşut bir düzenleme bulunmadığı gibi, 6183 sayılı Kanunda menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi” başlıklı, 08.04.2006 günü yürürlüğe giren 5479 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değiştirilen 79. maddesinde “… Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna, borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. …” düzenlemesi ile yalnız üçüncü kişiler yönünden yer verilmiş, bu hak ve olanak, kamu alacağı borçluları için tanınmamıştır....

                    Zira, tahsil edilmesi istenen alacak, kamu alacağı niteliğinde imtiyazlı olup sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsili sağlanmak istenmektedir. 6183 sayılı Kanunda, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusu, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/21-198 Esas, 249 Karar sayılı Kararı). 6183 sayılı Kanun ile menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczini” düzenleyen 6183 sayılı Kanunun 5479 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesinde üçüncü şahıslar yönünden yer verilmiş ise de, bu olanak, kamu alacağı borçluları yönünden tanınmamıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623 Esas, 2007/717 Karar sayılı kararı da aynı yöndedir....

                      UYAP Entegrasyonu