Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı borçlu ... hakkında 6183 sayılı Yasanın bu kanunun 4369 sayılı Kanunun 21.maddesiyle değişen 35.maddesi, yine 4108 sayılı Kanunun 11.maddesi ile 6183 sayılı kanuna eklenen mükerrer 35.madde hükmü ile 213 sayılı V.U.K.'nun 3505 sayılı kanunun 2.maddesi ile değişik 10/2 maddesi gereği çıkarılan ödeme emirlerinin 12.8.2010 tarihinde ilanen tebliğ edildiği ve itiraz edilmediğinden kesinleştiği anlaşılmaktadır. Varlığı zorunlu bulunan icra takibinin, dava tarihinden önce yapılmış olması bir zorunluluk olmadığından icra takibinin dava tarihinden sonra yapılmasının bir önemi yoktur. Önemli olan yargılama aşamasın- da borçlu hakkında icra takibinin varlığıdır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 28.3.2012 gün ve 2012/17-25, 11/241 sayılı kararı ve 15.H.D 18.11.2003 tarih 5510 Esas, 5515 Karar sayılı karalarında aynı doğrultudadır)....

    , davalı Kurumun 28.10.2015 tarih ve 5405/5453155 sayılı işleminin iptali ile davacının dava dışı Has Ekmekçi Unlu Mamüller İnş....

    Mahkemece hükmüne uyulan 17.Hukuk Dairesi’nin 10/12/2018 tarih ve 2016/6086 Esas, 2018/11926 Karar sayılı bozma ilamında; “ Davalı borçlu ... ile 3. kişi konumundaki diğer davalı ...’ın kardeş oldukları, 6183 sayılı Kanunun 28/1. maddesinde bu derece akrabalar arasında yapılan tasarrufların bağışlama hükmünde sayılacağı ve iptale tabi oldukları hükme bağlanmış olup bu durumda davalıların iyi niyetli olup olmadıklarının önem arz etmediği, bu nedenle mahkemece 6183 sayılı Kanunun 28/1. maddesi uyarınca davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile davanın reddinin doğru olmadığı” belirtilmiştir. Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılamada toplanan delillere göre; Davanın kabulüne,İstanbul, Kadıköy, Merdivenköy, ... ada, ... parsel, 12 numaralı bağımsız bölümde kayıtlı olan taşınmazın davalı ... adına kayıtlı 1/2 hissenin davalı ...'a devrine ilişkin 03/08/2012 tarih ve 20406 yevmiye numaralı tasarruf işleminin; davacının davalılardan ...'...

      delaletiyle 1086 sayılı HUMK'nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına gerekmiştir....

        Davanın yasal dayanaklarından olan, 506 sayılı Kanunun “Primlerin ödenmesi” başlığını taşıyan 80. maddesinde, 08.12.1993 tarihinde yürürlüğe giren 3917 sayılı Kanunun 1. maddesiyle değişiklik yapılarak Kurumun, süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüş, 4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 30.09.2003 günü yürürlüğe giren 38. maddesiyle anılan madde yeniden değiştirilerek tahsilde, 6183 sayılı Kanunun 51. maddesi hariç, diğer maddelerinin uygulanacağı belirtilmiş, sonrasında bu maddede 06.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5198 sayılı Kanunun 11. maddesi ile bir kez daha değişikliğe gidilerek tahsilde, 6183 sayılı Kanunun 51 ve 102. maddeleri hariç, diğer maddelerinin uygulanacağı açıklanmış, böylelikle 3917 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki duruma dönülmüştür....

        23. Hukuk Dairesi         2014/11092 E.  ,  2015/1623 K."İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi -KARAR- Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 19.01.2015 tarih ve 8 sayılı Kararı'nın dayanağı olan 2797 sayılı Yargıtay Yasası'nın 6545 sayılı Kanun'un 31. maddesi ile değişik 14/2-a bendinde, daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme de gözetilerek temyizin kapsamının esas alınacağı öngörülmüştür. Mahkemenin nitelendirmesi ve temyiz kapsamına göre, uyuşmazlık; 6183 sayılı Yasa uyarınca uygulanan haciz işleminin kaldırılması istemine ilişkin olup, yargılama sırasında mahkemece verilen tefrik kararı ile davalı olarak ... yer aldığından ve çekişmenin 6183 sayılı Yasa hükümlerine göre çözümlenmesi gerekeceğinden, hükmün temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın, temyiz incelemesini yapmakla görevli 17....

          Bu yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, gelirlerin haczinde 6183 sayılı Kanunun 71. maddesi ile getirilen sınırlamalar ile, zor şartlarda geçimini temin eden sigortalılar yada emeklilerin, borçları yüzünden insanlık onuruna yakışmayan şartlarda hayatlarını sürdürmek zorunda kalmalarının önüne geçilmesi amaçlanmış olup 5510 sayılı Kanunda bu sınırlamalara istisna niteliği taşıyan bir düzenleme bulunmadığı gibi, anılan Kanunun 88. maddesinin 14. fıkrasına dayalı olarak, gelir ve aylıklardan 6183 sayılı Kanunun 71. maddesindeki sınırlamaları aşacak şekilde kesinti yapılması da mümkün değildir. Somut olayda ise, kanun maddesi uyarınca yapılan kesintilerin maaşın üçte birinden çok olamayacağına ilişkin mahkemenin maddi vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK 353/1- b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir....

          Maddeleri delaletiyle 6100 Sayılı HMK'nın 361/1. Maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere 27/06/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

          Ayrıca mülga 506 sayılı Kanun'un 80. maddesinin ilk şeklinde prim alacağının tahsili İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre yapılmakta iken, 01.12.1993 tarihli ve 3917 sayılı Kanun'un 1. maddesi uyarınca yapılan değişiklik ile 6183 sayılı Kanun hükümlerine tabi kılınmış; 5510 sayılı Kanun'un 01.07.2008 tarihinde yürürlüğe giren 88. maddesinde de Kurumun prim ve diğer alacaklarını 6183 sayılı Kanun uyarınca takip ve tahsil edeceği düzenlemesine yer verilmiştir. 6183 sayılı Kanun'a göre Kurum tarafından yapılan takip idari icra takip yöntemidir ve Kurum icra dairesine gerek kalmadan önce ödeme emri düzenleyerek tebligat çıkaracak ve sonrasında icra takibine başlayacaktır....

          İlk derece mahkemesince, 6183 Sayılı Kanun kapsamında üçüncü şahsın borçlu sayılmasının ön şartının, haciz ihbarnamesinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olması olduğu, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 12 ve 13. maddelerinde hükmü şahıslara, ticarethanelere, hükmü şahısların memur ve müstahdemlerine tebligat esaslarının düzenlendiği, anılan Kanunun 12/1 maddesi gereğince; hükmü şahıslara tebliğin, yetkili mümessillere, bunlar birden fazla ise yalnız birine yapılacağı, aynı Kanunun 13. maddesine göre de tebliğ yapılacak bu kişilerin herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak halde oldukları takdirde tebliğin orada hazır bulunan memur ve müstahdemlerinden birine yapılacağı, Tebligat Tüzüğünün 18. maddesine göre de salahiyetli kişilerin bulunmadığının tebliğ mazbatasında gösterilmesi gerektiği, somut olayda kurum borçlusunun prim ve fer'ilerinden oluşan borcundan dolayı 6183 Sayılı Kanunun 79. maddesi kapsamında gönderilen...

            UYAP Entegrasyonu