Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ne var ki; bu aykırılıkların giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi dikkate alınarak 1086 sayılı Kanunun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır. SONUÇ : 1- Hükmün (1) nolu bendinin 2010/16589 ibaresi ile başlayan 4. paragrafının silinerek yerine “2010/16589, 2010/16590, 2010/16591 takip sayılı dosyalar kapsamında toplam 1.522,54 TL alacak bakımından,” ibaresinin yazılmasına, 2- Hükme yeni bir bent eklenerek, “Davacının sorumlu olduğu toplam 9205,72 TL lik kurum alacağının %10’luk kısmına karşılık gelen 920,57 TL'lik haksız çıkma tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine” ibaresinin yazılmasına ve bu şekliyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 04/07/2017gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde taleplerinin 6183 sayılı Kanunun 24 vd. maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali olduğunu beyan etmiştir....

      Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanun'un 80. maddesinde 3917 sayılı Kanun'la yapılan değişiklik uyarınca, Kurumun süresi içerisinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının (İdari Para Cezası dahil) tahsilinde 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gereği öngörülmüş; 3917 sayılı Kanun'la yapılan bu değişiklik aynı Kanun'un 8. maddesi hükmüne göre 08.12.1993 tarihinde yürürlüğe girmiş; daha sonra, 24.06.2004 tarih ve 5198 sayılı Kanun'la aynı maddede yapılan değişiklik sonucunda Kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun'un 102. maddesinin de uygulanma olanağı bulunmadığı düzenlemesi getirilmiş ve düzenleme 06.07.2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir....

        Anılan düzenlemeler karşısında, 08.12.1993 tarihinden itibaren Kurumun prim alacaklarının tahsilinde zamanaşımı yönünden 6183 sayılı Kanun’da düzenlenen beş yıllık zamanaşımı süresi uygulanmaya başlanmış ve sürenin başlangıcı, alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını izleyen yıl başı olarak belirlenmiştir. Açıklanan düzenleme bu kez 30.09.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun 38. maddesiyle yeniden değiştirilerek; prim alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Kanunun 51. maddesi hariç, diğer maddelerinin uygulanacağı belirtilmiş, sonrasında bu maddede 06.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 24.06.2004 tarih ve 5198 sayılı Kanunun 11. maddesi ile bu konuda yeniden bir düzenleme yapılarak; 506 sayılı Kanun’un 80. maddesinin beşinci fıkrası; “…Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 ve 102 nci maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır....

        Bu durumda zamanaşımı süresi bakımından 3917 Sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 08.12.1993 tarihinden önceki dönemle, 5198 sayılı Yasanın yürürlüğü sonrası döneme ilişkin prim ve gecikme zamları yönünden, Sosyal Sigortalar Kurumu’nun alacak hakkı, Borçlar Kanunu’nun 125. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Giderek zamanaşımının başlangıç tarihi ise yine Borçlar Kanunu’nun 128. maddesi gereğince alacağın muaccel olduğu tarihtir ve zamanaşımının kesilmesi ve durdurulmasına ilişkin Borçlar Kanunu’nun 132. ve ardından gelen maddeleri de burada aynen geçerlidir. 08.12.1993 tarihinden yürürlüğe giren 3917 Sayılı Kanunun getirdiği düzenlemenin geçerli olduğu tarihler arasındaki döneme ilişkin prim ve gecikme zammı alacakları yönünden ise, 6183 Sayılı Kanunun zamanaşımına ilişkin 102. ve ardından gelen maddeleri geçerlidir....

          Dava 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. ... tarafından yapılan takip sonucu borçlunun mirasçıları ile 6111 sayılı Kanun gereğince yapılandırma sözleşmesi yapıldığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Ancak sözü edilen yasa uygulamasında, yapılandırmanın, davacı tarafça açılmış tasarrufun iptali davalarını durduracağı ya da ertelemesini sağlayacağı yolunda bir hüküm bulunmamaktadır....

            , vergi borcu oranında yasal kesinti yapmakla mükellef olması nedeniyle yapılan kesinti işleminin 6183 sayılı kanunun 22.maddesi hükmü çerçevesinde usul ve yasaya uygun olduğu bu nedenle T4 yönünden davanın reddine, davalı T3na dava konusu alacak nedeniyle husumet yöneltilemeyeceğinden bu davalı yönünden davanın husumet yönünden reddine, şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır....

            Anılan düzenlemeler karşısında, 08.12.1993 tarihinden itibaren Kurumun prim alacaklarının tahsilinde zamanaşımı yönünden 6183 sayılı Kanun’da düzenlenen beş yıllık zamanaşımı süresi uygulanmaya başlanmış ve sürenin başlangıcı, alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını izleyen yıl başı olarak belirlenmiştir. Açıklanan düzenleme bu kez 30.09.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu'nun 38. maddesiyle yeniden değiştirilerek; prim alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Kanun'un 51. maddesi hariç, diğer maddelerinin uygulanacağı belirtilmiş, sonrasında bu maddede 06.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 24.06.2004 tarih ve 5198 sayılı Kanun’un 11. maddesi ile bu konuda yeniden bir düzenleme yapılarak; 506 sayılı Kanun’un 80. maddesinin beşinci fıkrası; “…Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 ve 102 nci maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır....

            Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacı hakkında uygulanan idari para cezasının tahsili amacıyla 2015/11237 ve 2015/11238 takip no ile icra takibi başlatıldığı ve 6183 sk uyarınca düzenlenen iki adet ödeme emrinin davacıya 27/04/2015 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanunun 58. maddesinde, Kurum alacakları yönünden tebliğ edilen ödeme emrine karşı açılacak davalar iş mahkemelerinde görülecektir. Somut olayda davacı, 6183 sayılı Yasa uyarınca aleyhine yapılan icra takibinin ve devamındaki ödeme emrinin iptali ile, ödeme emrinde belirtilen miktarda borcu olmadığının tespitini istediğine göre; uyuşmazlığın belirgin bir biçimde 5510 sayılı Yasanın 88. ve 6183 sayılı Yasanın 58. maddelerinden kaynaklandığı açıktır. Hal böyle olunca, uyuşmazlığın çözüm yerinin İdari Yargı olmayıp, alacaklı ... Müdürlüğünün bulunduğu yer İş Mahkemesi olduğu ortadadır....

              Dava dosyasındaki kayıt ve belgelere göre, davacının 2004 yılından itibaren 1479 sayılı Yasa kapsamında yaşlılık aylığı almakta olduğu, dava dışı O.C.S. Oğuz Cam San. Tic.Ltd.Şti.’nin prim borcundan dolayı davacının yaşlılık aylığına Kurumca haciz uygulandığı ve aylığın ¼’ünün kesildiği, davacının Kuruma 6183 sayılı Yasa’nın 71.maddesi gereğince aylığından 1/10 kesinti yapılması gerektiği iddiasıyla tespit ve fazla yapılan ödemenin iadesi istemli dava açtığı anlaşılmaktadır. Davanın niteliği itibarıyle 506 sayılı Yasa’nın 80 ve 5510 sayılı Yasa’nın 88.maddesi kapsamında oluşan prim borcunun tahsilinden kaynaklandığı, ancak uyuşmazlığın prim borcu olup olmadığı değil, 6183 sayılı Yasa kapsamında yapılan haciz kesintisinin ne oranda olacağı üzerinde toplanmaktadır....

              UYAP Entegrasyonu