olduğu iddiasıyla, babası ... nüfusuna tescili istemiyle dava açmıştır. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 4. maddesi uyarınca, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun “Vesayet” başlıklı üçüncü kısımı hariç olmak üzere “Aile Hukuku” başlıklı İkinci Kitabından (m.118 ilâ 395 arası) kaynaklanan davalara bakmak görevi aile mahkemelerine aittir. Bu nedenle, TMK'nın “hısımlık” başlıklı 282 ilâ 363. maddeleri arasında yer alan soybağına ilişkin davalar, aile mahkemeleri tarafından çözümlenmelidir. Diğer taraftan, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36/1-a maddesi gereğince, nüfus kayıtlarının düzeltilmesi istemlerine ilişkin davalara bakmak görevi ise asliye hukuk mahkemelerine ait bulunmaktadır....
ADRES BEYAN FORMU5490 S. NÜFUS HİZMETLERİ KANUNU [ Madde 50 ] 5490 S. NÜFUS HİZMETLERİ KANUNU [ Madde 7 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 29.04.2006 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak, yayımı tarihinde yürürlüğe giren 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununa göre, kişilerin yerleşim yeri adreslerinin nüfus aile kütüklerinde bulunması zorunludur.(5490 s.K.m.7/g) Bu kanuna dayanılarak çıkartılan ve 15.08.2007 tarihinde yürürlüğe konulan Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliğine (15.12.2006 tarihli 26377 sayılı R.G) göre, yerleşim yeri adreslerinin tutulmasında kişilerin yazılı beyanı esas alınır. (5490 s.K.m.50/1) ve Yönetmelik m.13/1) Adres beyan formundaki bildirimler aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Ölümün Tespiti Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm ölümü nüfus siciline tesciline ilişkin hüküm yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Mahkemece ölümün tespitine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, idareyi işlem yapmaya zorlayacak şekilde nüfus kütüğündeki "sağ" kaydının "ölü" olarak tashihine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Ancak ne varki bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK.md.438/7)....
Dava, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu 36. maddesi kapsamında ölüm tarihinin tespitine dayalı nüfus kayıt düzeltme istemine ilişkindir. Hemen belirtmek gerekir ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 44/2. Maddesi gereği her ilgilinin cesedi bulunmayan kişinin ölü veya sağ olduğunun mahkemece tespitini dava edeceği hükmü ile gerçek durumu göstermeyen nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin olarak 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunun 36. maddesi gereği yerleşim yeri Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılabileceği düzenlenmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/632 esas sayılı tapu iptal ve tescil davası açtığını, bu dava derdest iken muris Mustafa'nın mirasçılarının tespiti için Akçaabat Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/1078 esas sayılı veraset davası açıldığını, Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından Mustafa Kurt'un nüfus kayıtlarında kaydı bulunmadığından ötürü davanın reddedildiğini, Akçaabat 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/632 esas sayılı dosyasının görülebilmesi için hasımlı veraset ilamı alınması gerektiğini belirterek, İbrahim oğlu Mustafa Kurt'un nüfus kaydının oluşturulmasını ve davacı ile irtibat kurulmasını talep ve dava etmiştir....
Mahkemece davacının dosya içerisindeki nüfus kaydında vatandaşlıktan çıkarılma nedeni ile nüfus kaydının kapalı kayıt haline dönüştüğünü, 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 14. maddesine göre kaydın kapatılması halinde işlem yapılamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Yasasının 36. maddesine göre; ilgililer nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme ve tespit davası açmak hak ve yetkisine sahiptirler. Bir kimsenin vatandaşlıktan çıkması sonucu kaydı kapalı hale geleceğinden, bu kişilerle ilgili sadece tespit davası açılabileceği Yargıtay uygulamaları ile kabul edilmiştir. Nüfus kayıt düzeltme davaları diğer bir kısım davalarda olduğu gibi kamu düzeni ile yakından ilgili bulunmaktadır. Bu özelliklerinden dolayı hakim doğru sicili oluşturmak zorundadır....
Davacı vekili Kadastro Mahkemesinin 2007/189 Esas sayılı dosyasında verilen yetki ve süreye istinaden ... ili, ... ilçesi, ... nüfusuna kayıtlı ... ve ... oğlu 01.07.1895 doğumlu ...'ın mirasçılarını ve miras paylarını gösterir mirasçılık belgesi verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. 1-Dosya içerisindeki muris ...'ın eşi ...'a ait nüfus kaydının açıklamalar bölümünde "5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 33. maddesi uyarınca adı geçen hakkında ölüm araştırılması yapılmaktadır, araştırma sonuçlanıncaya kadar bu kayıt üzerinde işlem yapılamaz ve bu açıklama ölümün hukuki sonuçlarını doğurmaz" şeklinde açıklama mevcut ise de davacı tarafından aynı kişiye ait olduğu ileri sürülen ... ili, ... ilçesi, ...: ..., Hane: ...'...
Bu durumda mahkemece öncelikle gerçek anne olduğu ileri sürülen Şemsi Kodal'ın nüfusta kayıtlı bulunup bulunmadığının araştırılması, nüfusta kayıtlı ise veraset ilamı ile tespit edilecek mirasçılarının davaya dahil edilmesi, kayıtlı değil ise (5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 31. ve Yönetmeliğin 72. maddeleri hükümleri uyarınca doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne geçirilmesi Nüfus İdaresine verilmiş idari bir görev olduğundan), Şemsi Kodal'ı nüfus kütüğüne kaydettirmesi hususunda davacı tarafa süre verilmesi, kayıt yaptırıldığında veraset ilamı ile tespit edilecek mirasçılarının davaya dahil edilmesi, mezarı açtırılmak sureti ile Şemsi Kodal ile davacı arasında, mezar yerinin tespit edilememesi halinde Şemsi Kodal'ın mirasçıları ile davacı arasında DNA araştırması yaptırılması (Şemsi Kodal ya da mirasçıları ile davacı arasında yaptırılacak DNA araştırması sonucunda davacının babaannesinin annesinin Şemsi Kodal olduğunun tespiti halinde ayrıca adı geçenin annesinin Emine...
Aile Mahkemesi ise 2019/205- 2020/372 Esas ve Karar sayılı kararı ile; 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36/1- c maddesine göre tespit davalarının açılabileceği, yine 36.maddede de davaların Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılabileceği hükme bağlandığından davanın 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunun 36.maddesi gereğince nüfus kaydının düzeltilmesi davası olduğu ve görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşıldığından davanın HMK 114/1- c ve 115/2.maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. Dosyanın istinaf incelemesinde: Taraflar arasındaki davanın baba adının düzeltimi davası olduğu,Dava, yabancı uyruklu (Suriye) olan davacının babasının Türk Vatandaşı Ahmet Mithat Maraş olduğunun tespiti istemine ilişkindir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106.maddesinde, gereği bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğunun tespitinin dava yolu ile mahkemeden istenebileceği düzenlenmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasında görülen davada ... 1.Aile Mahkemesi ve ... 1.Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, küçük Zeynep'in, davacı üzerinde olan nüfus kaydının iptali istemine ilişkindir. ... 1.Aile Mahkemesince, davanın, 5490 s. Nüfus Hizmetleri Kanunundan kaynaklanan nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davası olduğu ve uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesi ise, davacının, küçük Zeynep' in kendi kızı olmadığını iddia ettiği ve soybağını reddettiğinden, davanın soybağının reddi davası olduğu ve uyuşmazlığın Aile Mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur ....