Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

K A R Ş I O Y Dava, kadastro öncesi satış vaadi sözleşmesine tapu iptal ve tescil davasıdır. Satış vaadi sözleşmesinden sonra yörede yapılan kadastro çalışmaları sırasında sözleşme konusu parsel vaat borçlusu adına tespit edilmiş ise de Hazine tarafından açılan davanın tespite itiraz davası üzerine tespit malikinin ölü olduğu ve geriye mirasçı bırakmadığından mirasının Devlete ait olduğu gerekçesiyle taşınmaz Hazine adına hükmen tescil edilmiştir. Tescil hükmünün kesinleştiği tarih ile eldeki davanın açıldığı tarih arasında 10 yıllık sürenin geçtiği tartışmasızdır. Bilindiği gibi, kadastro ve tapulama işlemlerinin sona ermesinden sonra ortaya çıkan uyuşmazlıkların dava yolu ile giderilmesi olanağı vardır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun getirdiği itiraz ve dava açma sürelerini kadastro işlemi kesinleşmeden kullanmamış ya da kullanamamış olan hak sahiplerinin hakları, kadastroya dayanılarak oluşturulan tapu sicili ve sicile yapılan tescil nedeniyle hemen ortadan kalkmaz....

    Tescili istenen taşınmazın bitişiğindeki parsellerin kadastro tespitine göre 08.07.2006 tarihinde tespit dışı bırakıldığı sırada ve kadastro ekibinin bulunduğu bir anda 3402 sayılı Kadastro Kanununun 7/4.maddesi gereğince davacılar tarafından uyuşmazlık çıkarılmış olsaydı, kadastro ekibince böyle yerler hakkında tutanağın düzenlenmesi gerekirdi. Davacı bu yola sapmadan doğrudan askı ilan süresi içinde (13.12.2006 tarihinde) Kadastro Mahkemesinde tespite itiraz niteliğinde dava açmış, ne var ki tespit dışı bırakıldığı gerekçesiyle ve Kadastro Mahkemesinin görevsiz bulunması sebebiyle dosyanın genel mahkemeye intikal ettirildiği görülmüştür. Dava, görevsiz mahkemede açıldığına göre 3402 sayılı Kadastro Kanununun 7/4. maddesi gereğince Yüksek Yargıtay ve daire uygulamaları da gözetildiğinde, davanın makul ve uygun süre içerisinde açıldığının kabulü gerekmektedir....

      Bu yasal düzenlemelere göre askı ilân süresi içinde açılan tesbite itiraz davaları ile ayrıca 6831 sayılı Orman Kanununun 11. maddesi uyarınca askı süresi içinde açılan orman kadastrosuna ve 2/B madde uygulamasına itiraz davaları da kadastro mahkemesinde görülüp sonuçlandırılır. 3402 sayılı Kanunun 26. maddesinde “A) 10. maddeye göre kadastro komisyonu tarafından gönderilen tutanaklara ait davaları, B) 11. maddede belirtilen askı ilânı içinde açılan davaları, C) Mahallî hukuk mahkemelerinden 27. madde uyarınca kadastro mahkemesine devredilen dava ve dosyaları, D) Kadastro mahkemelerine dava açıldıktan sonra, tesbitten önceki haklara dayanarak, asli müdahil olarak katılanların iddialarına dair uyuşmazlıkları, inceler ve karara bağlar....” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda; Konyaaltı ilçesi, ...köyünde orman kadastrosunun dava tarihinden önce yapılıp kesinleştiği, 2011 yılında 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. Maddesi ile eklenen Ek-4....

        Bu sebeple; hükmün yargılama giderlerine ilişkin 5 numaralı bendi tamamen hükümden çıkarılarak bunun yerine “19.01.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen 36/A maddesi ve 6099 sayılı Yasanın 17. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen geçici 11. maddesi uyarınca davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,” cümlelerinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi göndermesiyle H.Y.U.Y.’nın 438/7. maddesine göre bu düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen 36/A maddesi gereğince davalıdan onama harcı alınmasına yer olmadığına ve yatırdığı peşin temyiz harcının istek halinde iadesine, aşağıda yazılı onama harcının Orman Yönetimine yükletilmesine 05/10/2011 günü oybirliği ile karar verildi....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Kadastro sırasında ...lçesi,... Köyü 1349 ada 5 parsel sayılı 0016.86 m² yüzölçümündeki taşınmaz, bahçe niteliği ile 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve 25 yıldan beri İsa oğlu ...'nin kullanımında olduğu belirtilerek Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı ..., kadastro çalışmalarında taşınmazın 600 m² olması gerekirken 0016.86 m² olarak ölçüldüğünü iddia ederek, tesbitin iptali ile yanlışlığın düzeltilmesi talebiyle itiraz etmiştir....

            Bu sebeple hüküm fıkrasında yer alan “ 5, 6 ve 8 rakamlı kesimlerinin “ tamamen hükümden çıkarılarak bunların yerine “19.1.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesi ile 3402 sayılı yasaya eklenen 36/A maddesi ve 6099 sayılı yasanın 17. maddesi ile 3402 sayılı yasaya eklenen Geçici 11. maddesi uyarınca Davacı ... yönetimi tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, “cümlelerinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve hükmün H.U.M.Y.’nın 438/7. maddesine bu düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 25/05/2011 günü oybirliği ile karar verildi....

              ve dava açılamaz" SONUÇ VE GEREKÇE : Tüm dosya kapsamına göre; davacı vekili tarafından, davalı aleyhine kadastro öncesi nedenlere dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemli davanın yapılan yargılaması sonunda, dava konusu 127 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 10/11/2007 tarihinde, askı ilanı süresi sonunda itiraz edilmeksizin kesinleştiğinin ve eldeki davanın da kadastro öncesi nedenlere dayalı olarak 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolmasından sonra 21/01/2021 tarihinde açıldığının anlaşılması karşısında, mahkemece, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesi uyarınca, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Kadastro Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Kadastro sırasında... köyü 106 ada 7 parsel sayılı 6392,25 m² yüzölçümlü taşınmaz, senetsizden tarla niteliğiyle davalı adına tesbit edilmiştir.Davacı Hazine temsilcisi, 07/06/2012 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları esnasında 106 ada 7 nolu parselin 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi uyarınca zilyetlik ve iktisap koşulları uyarınca davalı ...adına tespit edildiğini, ancak taşınmazın kadastro kanunu madde 18 kapsamında kalan yerlerden olduğunu, bu nedenle davalı adına yapılan tespitin iptal olunarak taşınmazın Hazine adına tescilini talep etmiştir....

                Gerçekten, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/1 maddesi hükmü gereğince 30 günlük ilan süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kadastro tutanaklarına ait sınırlandırma ve tespitler kesinleşir ve kadastro mahkemesinde dava açma olanağı kalmaz. Ne var ki, aynı yasanın 12/3 maddesi gereğince kadastro tutanaklarında yapılan hak ve tespitlere karşı 10 yıl içinde genel mahkemelerde dava açılması mümkündür. Görüldüğü gibi, 30 günlük dava açma süresi Mera Kanunu ve Kadastro Kanununda benzer amaçlarla düzenlenmiş olup bu düzenleme ile dava açma süresi ile birlikte görevli mahkeme de belirlenmiştir. Hal böyle olunca, mera komisyonu kararlarına karşı 4342 sayılı Mera Kanununun 13/5 maddesi uyarınca 30 günlük sürede açılan davaların asliye hukuk mahkemesinde, kadastro yapılan yerlerde ise kadastro mahkemesinde açılması gerekir....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi Dosya kapsamına, iddia ve savunmaya, mahkemece kabul edilen hukukî niteliğe göre uyuşmazlık, 3402 Sayılı Kanun'un 22/2-a maddesince yapılan kadastro tespitine itiraz isteminden kaynaklanmaktadır. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesi ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 12.02.2016 gün ve 2016/1 sayılı İşbölümü Kararı uyarınca temyiz incelemesinin Dairemizin görevi dışında olup 16. Hukuk Dairesine ait olduğu düşünüldüğünden, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 1/4/2015 tarihli ve 6644 sayılı Kanunun 2. maddesiyle değişik 60/3. maddesi uyarınca görevli Dairenin belirlenmesi için dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine 19/07/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu