Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kural olarak, tapu iptali ve tescil davaları, dava konusu taşınmazın dava tarihindeki sağ olan malik ya da malikleri aleyhine, ölü olan tapu maliklerinin ise mirasçılarına karşı açılır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca gerçekleştirilen uygulama (yenileme) kadastrosuna itiraz niteliğindeki davalarda ise husumetin, yapılan tespit sonucunda, itiraz edenin taşınmazları aleyhine yüzölçümü artan ya da lehine ortak sınır değiştirilen taşınmazların maliklerine yöneltilmesi gerekir. Ancak, uygulama kadastrosu sonucunda lehine sınır değişikliği yapılan veya yüzölçümü artan taşınmaz veya taşınmazların bulunmaması ya da davacı taşınmazındaki yüzölçüm eksikliğinin hangi taşınmazdan kaynaklandığının bilinememesi halinde ise Kadastro Müdürlüğü'ne husumet yöneltilerek de dava açılabilir....

Hükmüne uyulan bozma ilâmında; "3402 sayılı Kadastro Kanununun 5, 26, 27 ve 30/2. maddelerinde kadastro tespit tarihinden önce dava konusu olan taşınmazlar hakkında ne gibi işlem yapılacağı gösterilmiştir. Öncesinde Medenî Kanununun 713. maddesine göre davacı tarafından tescil davası olarak açılan davada, ..., köy tüzel kişiliği ve ... yasal hasım konumunda olup, yargılama devam ederken yapılan kadastro sırasında çekişmeli taşınmaz malik hanesi boş bırakılmak suretiyle tesbit edildiğine göre, kadastro hâkimi, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 30/2. maddesi gereğince, re'sen lüzum gördüğü bütün delilleri toplayarak taşınmaz malın kim ya da kimler adına tescil edileceğini belirterek infaza olanak verecek şekilde açık ve düzenli sicil oluşturacak şekilde karar vermekle yükümlü iken Kadastro Mahkemesince, dava konusu taşınmazın Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/78 E. - 2007/101 K. sayılı dosyasında belirtildiği şekilde tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş olması doğru değildir....

    O halde; mahkemece yapılması gereken iş, paftaların yenilenmesi sırasında 2859 sayılı Kanunun 4. maddesi ve bu yasa hükümleri uyarınca çıkartılan yönetmelik hükümlerine aykırı işlem yapılıp yapılmadığının belirlenmesi için öncelikle yenilemeye itiraz davasının eldeki dosyadan tefrik edilerek kadastro mahkemesine görevsizlik kararı ile gönderilmesi, tapu iptali ile tescil davası yönünden ise dosyanın elde tutularak kadastro mahkemesinin kararının beklenmesidir. Davacı yönetimin paftaların yenilenmesi işlemine karşı açtığı davanın yönetimin lehine ya da aleyhine karara bağlanması, kesinleşen tahdit içinde kalan tapunun iptal ve tescil davası yönünden HUMK'nın 237. maddesi anlamında bir kesin hüküm oluşturacağı da düşünülemez." gerekçesiyle hükmün bozulması gerektiği belirtilmiştir....

      Mahkemece yapılan yargılama sonunda; açılan davanın kabulü ile İlkadım ilçesi Bilmece mahallesinde kain 132 ada ile 144 adalar arasında tescil harici bırakılan ve bilirkişi raporlarında (A) harfi ile gösterilen 18.500 m2'lik taşınmazın orman sınırları içerisine alınmasına, davacı idarenin tescil talebi yönünden ise davanın reddi ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, bir aylık yasal itiraz süresinde açılan orman kadastro tespitine itiraz davasıdır. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu 1981 yılında yapılmış ve dava konusu yer tescil harici çalılık olarak bırakılmıştır. 3402 sayılı Kanunun 22/a madde uygulama çalışmaları 05/12/2013 tarihinde kesinleşmiştir. Orman kadastrosu ve 2/B madde uygulama çalışmaları ise 05/11/2013 tarihinde askıya çıkarılmış ve itiraz süresinde eldeki dava açıldığından kesinleşmemiştir....

        Ancak, taşınmazın kadastro tespiti sırasında veya sonradan yapılan işlemler nedeniyle ölçü, tersimat ve hesaplamalardan doğan fenni hatalar ve bundan kaynaklanan yüzölçümü hatası varsa bunun düzeltmesi 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesine göre re’sen veya ilgilinin müracaatı üzerine kadastro müdürlüğünce yapılabilir. Kadastro müdürlüğünün yaptığı işlem üzerine bu işlemin iptali için de sulh mahkemelerinde dava açılma olanağı vardır. Ancak, bu şekilde ölçü tersimat ve hesaplamadan kaynaklanan bir hata iddiası değilde kendi mülkiyeti kapsamında olduğu ileri sürülen yerin bir başka taşınmazın kapsamında kaldığı iddiası var ise bu durumda da 3402 sayılı yasanın 12/3 maddesinde öngörülen süre içerisinde tapu iptali tescil davası açılmalıdır. Somut olayda ise; davacı tarafından ölçüm hatası yapıldığı ileri sürülmüş anılan yasanın 41.maddesine dayanılarak işlem yapılmak üzere kadastro müdürlüğüne başvurulmamış, doğrudan mahkemede dava açılmıştır....

          Bahçesaray Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından ise, yörede 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükümlerine göre yapılan orman kadastrosu sırasında dava konusu 102 ada 1 parsel sayılı taşınmazın bir bölümü orman sınırları dışında bırakıldığına ve ... tarafından orman kadastrosuna itiraz davası 3402 sayılı Kanunun 11/1 ve 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddeleri uyarınca, kadastro mahkemesinde askı ilân süresi içinde açılıp taşınmazın eksik olan kısımlarının orman sınırı içine alınmak suretiyle orman sınırının düzeltilmesi istendiğine göre, ... tarafından açılan davada tespit harici bırakıldığı belirtilen yola ve dereye ilişkin kısımla ilgili de Bahçesaray Kadastro Mahkemesi tarafından karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, görevsizlik kararı verilmiştir....

            Zilyetlik şerhine ilişkin itiraz iddia ve davaların 3402 Sayılı Yasanın 11. maddesindeki askı ilan süresinde ve kadastro mahkemesinde açılması gerektiğinden ve dava konusu taşınmazlar ile ilgili böyle bir itiraz varit olmadığından ve taşınmazın 2 B vasfında olduğu, kullanım kadastrosu kesinleşerek, tapuya tescil edilen taşınmazın beyanlar hanesindeki şerhe veya tapusunun iptaline yönelik davanın dinlenebilmesi için davanın, 6292 yasa uyarınca taşınmazın satış işleminden önceki bir tarihte açılması gerektiği bununda 11/02/2015 tarihinden önce olması gerektiği ve bu halde dava açılmadan önce davalılar adına tapu kaydı oluşturulduğu ve davacının tapu iptali ve tescil davası açamayacağı Yargıtay 6 H.D. 2015/1347 2015/10590 sayılı kararından da (.......

            Yargılamanın devamı sırasında; 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi gereği uygulama (yenileme) kadastrosu yapılmış, 20.02.2014-21.03.2014 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, eksik inceleme ile hüküm kurulmuştur. Şöyle ki; 178000 m² yüzölçümlü 2830 parsel sayılı taşınmaz, 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi gereği yapılan uygulama (yenileme) kadastrosuna tâbi tutulmuş ve bu çalışmada 17380.97 m² yüzölçümü ve 218 ada 2 sayılı parsel olarak tespit edilerek tapuya tescil edilmiştir....

              O halde, konusu kullanım kadastrosu sonucunda tapuya tescil edilen taşınmazın beyanlar hanesindeki kullanıcı ismine itiraz olan davaya asliye hukuk mahkemesi bakmakla görevlidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ...Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 26/01/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi. ....

                Davacı idare, tapuda kayıtlı olmayan dava konusu taşınmaz malın 3402 sayılı Kadastro Kanununun ....maddesinde sayılan kamu mallarından olmadığını tespit etmiş, taşınmazı zilyetlikle iktisap iddiasında bulunan davalının zilyetliğine mahkemece gazete ile yapılan ilan tarihinden itibaren 30 gün içinde ... veya üçüncü bir kimse tarafından itiraz edilmemiştir. Mahkemece bilirkişi incelemeleri yaptırılmıştır. Alınan raporlar yasa hükümlerine uygundur. Kapama zeytin bahçesi niteliğindeki taşınmaza gelir metoduna göre dava tarihi itibariyle değer biçilmesinde ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun .../.... maddesi uyarınca zilyede ödenmesine, kamulaştırma bedelinin davalıya ödenmesi için ilgili bankaya, yol olarak tescil ve terkin için de ... Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....

                  UYAP Entegrasyonu