Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi - K A R A R - Dosya kapsamına, iddia ve savunmaya, mahkemece kabul edilen hukukî niteliğe göre uyuşmazlık, kadastro tespitine itiraz davası olup, dava konusu taşınmazlar kadastro sırasında ... adına ham toprak ve tarla vasfıyla tespit edilmiş olup, gerçek kişi tarafından kadastro tespitine itiraz edildiği, mahkemece gerekmediği halde ... ... davaya dahil edildiği, ... ... açılmış bir davası bulunmadığı gibi 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesinin de uygulama olanağı bulunmadığı anlaşıldığından, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesi ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 12.02.2016 gün ve 2016/1 sayılı İşbölümü Kararı uyarınca temyiz incelemesinin Dairemizin görevi dışında olup 16....

    ORMAN KANUNU [ Madde 11 ] 3402 S. KADASTRO KANUNU [ Madde 12 ] 3402 S. KADASTRO KANUNU [ Madde 16 ] 3402 S. KADASTRO KANUNU [ Madde 1 ] 3402 S. KADASTRO KANUNU [ Madde 4 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil ile orman kadastrosunun iptali davalarının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava konusu ..... Köyü 101 ada 51 parsel sayılı 8840.75 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, yörede 2002 yılında yapılan kadastro sırasında belgesizden .... oğlu .... .... adına tespiti yapılmış, Orman Yönetiminin kadastro mahkemesinde 2003/57 sayılı dosyasında açtığı kadastro tespitine itiraz davası sonunda hükmen orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescil edilmiştir. Davacı ve katılanlar, taşınmazın babaları .... .....'...

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Kadastro Mahkemesi Taraflar arasındaki pafta yenilemesine itiraz ve tapu iptali tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 26.12.2008 tarih 2008/13572-18529 sayılı bozma kararında özetle; "2859 Sayılı Yasanın 5. maddesi gereğince yenileme tespitlerine yapılacak itirazlar ve komisyon kararlarına karşı açılacak davalar 3402 Sayılı Yasa hükümlerine göre kadastro mahkemelerinde çözümlenir. Yine aynı yasanın 4. maddesi gereğince “yenileme yalnız teknik çalışmaları kapsar. Tapu siciline geçmiş veya geçmemiş mülkiyet ve mülkiyete ilişkin haklar inceleme konusu yapılamaz...”...

        Tedbir kararı alan taraf karar gününden itibaren usulün öngördüğü süre içinde kadastro mahkemesinde dava açmadığı takdirde tedbir kendiliğinden hükümsüz kalır (3402 S. K. m. 25). Eldeki Dava; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna itiraz niteliğindedir. Bu tür davalarda husumetin, itiraz edenin taşınmazları aleyhine yapılan tespit sonucunda, yüzölçümü artan ya da lehine ortak sınır değiştirilen taşınmazların maliklerine yöneltilmesi gerekir. Ancak; uygulama kadastrosu sonucunda lehine sınır değişikliği yapılan veya yüzölçümü artan taşınmaz veya taşınmazların bulunmaması halinde ise Kadastro Müdürlüğü'ne husumet yöneltilerek de dava açılabilir. Bu hususun aydınlığa kavuşturulabilmesi için de öncelikle mahallinde keşif ve uygulama yapılarak davacıya ait taşınmazların yüzölçümlerinde oluşan azalmaların hangi nedenden kaynaklandığı uzman fen bilirkişi raporuyla yöntemince saptanmalıdır....

        Şöyle ki; 3402 sayılı Yasa 5831 sayılı Yasa ile eklenen ek 4. maddesi “6831 sayılı Orman Kanununun 20/06/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2'nci maddesi ile 23/09/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 05/06/1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunlarla değişik 2'nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11'inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir....

          Bu durumda davacı hem satın alma hemde temliken tescil yönüyle kadastro öncesi hakka dayandığı anlaşıldığından ve bu davayı kadastro tespitinin hükmen kesinleştiği 19.03.1993 tarihinden 10 yıllık süre geçtikten sonra 15.12.2017 tarihinde açtığından, davanın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. Maddesi dikkate alınarak reddine karar verilmesinde usul ve kanuna aykırılık bulunmamaktadır. (Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 04.06.2018 gün ve 2018/10405 E. 2018/13635 K, 24.05.2012 gün ve 2011/7855 E. 2012/4770 K. ve 14. Hukuk Dairesinin 2015/6182 E. 2017/8780 K. Sayılı ilamları da bu yöndedir.)...

          Aksinin düşünülmesi 766 sayılı Kanun'un 28.maddesinin ortaya çıkardığı tüm olumsuzlukların devamına imkan sağlamak anlamı taşımaktadır. Bir başka anlatımla 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun geçici 5.maddesi gereğince yapılan ilanı itiraz edenlere tebliğ hükmünde sayıp, itiraz etmeyenlere Kadastro Mahkemesinde dava hakkı tanımamak hukukun savunulması ve kabul edilmesi mümkün olmayan sonuçlar doğuracaktır. Şöyle ki; 766 sayılı Yasa'nın yürürlüğü sırasında tanzim edilen tutanağa itiraz edilip, itirazın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun geçici 5.maddesi gereğince incelenip komisyon kararı ve tutanağın askıya çıkarılması durumunda, itiraz edenlerin askı ilanı içerisinde açacağı (örneğin tescil davası) dava kadastro mahkemesinde, tutanak kesinleşmemiş olmasına rağmen tutanağa itiraz etmeyen Hazinenin açtığı (tescil veya tescile itiraz davası) dava Asliye Hukuk Mahkemesinde görülecektir....

            Ayrıca dava, davacı kişi tarafından açılan orman kadastrosuna itiraz ve tescil davası niteliğinde olduğuna göre, tescil hükmü genel mahkemelerin görevinde olup orman kadastrosuna itiraz davalarında tescil hükmü kurulamayacağından, mahkemece davanın reddine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken görev sınırları aşılarak taşınmazların tespit gibi tescillerine karar verilmesi doğru değil ise de bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür....

              Yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere göre, kesinleşen orman sınırı dışında kalan ya da kesinleşen orman sınırı içinde kaldığı halde, 6831 Sayılı Yasanın 11/4. maddesi gereğince tapuya tescil edilmeyen ya da orman niteliğini yitirmesi nedeniyle orman sınırı dışına çıkarılan taşınmazların veya orman kadastrosu kesinleşerek 6831 Sayılı Yasanın 11. maddesinin 4. fıkrası gereğince tapu siciline tescil edilen, ancak kadastro sırasında 3402 Sayılı Yasanın 22/4. maddesi gereğince tapu kütüğüne olduğu gibi aktarılarak tescilleri yapılmayan Devlet Ormanlarının idari yoldan Hazine adına tapuya tescil edilebileceği anlaşılmaktadır. Nevar ki; kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın, Hazine tarafından idari yoldan tapuya tescil ettirme olanağının bulunması, Hazinenin bu tür yerleri, mahkemede açacağı tescil davası ile tescil ettirme olanağını ortadan kaldırmaz. Çünkü, Hazinenin tescil davası açmasını engelleyen bir yasa hükmü bulunmamaktadır....

                kararına itiraz davası olmayıp mülkiyet iddiasına dayalı Tapu İptal ve Tescil davası olduğu da göz önünde bulundurularak düzeltme kararına karşı Sulh Hukuk Mahkemesinde itiraz davası açılmadığı halde kararın infaz edilmemişse sebeplerinin sorulması, 4- Düzeltme kararı infaz edilmiş ise, buna ilişkin tapu kaydının onaylı örneğinin getirtilerek dosyaya konulması, bundan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 24.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  UYAP Entegrasyonu