GEREKÇE;: Dava, sözleşme ilişkisine dayalı menfi tespit davasıdır. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-k maddesinde "ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler" tüketici; 3/1-1 maddesinde ise "mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemler" tüketici işlemi olarak kabul edilmiş ve Tüketici Kanunun kapsamı genişletilmiştir....
ÜÇÜNCÜ ŞAHIS : İcra mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava dilekçesinde davada dayanılan takibin, ödenmeyen kira bedellerinin tahsili için başlatılan icra takibi olduğu açıklanmış ise de, dosya arasında mevcut icra dosyasının tahliye taahhüdüne dayalı icra takip dosyası olduğu görülmüştür. İncelenmesine gerek görülen davacının dava dilekçesinde dayandığı (dosya numarası davacı vekilinden sorularak tespit edilmesi gerekmektedir.) icra takip dosyası ile Antalya 3.İcra Müdürlüğü'nün 2007/12831 esas sayılı takip dosyasının tasdikli birer örneklerinin evraka eklenmesi ve dosyanın ondan sonra gönderilmesi için dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 17.6.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"Daire : DÖRDÜNCÜ DAİRE Karar Yılı : 1986 Karar No : 4056 Esas Yılı : 1984 Esas No : 4117 Karar Tarihi : 17/12/986 KÜLTÜR VE SANAT VAKFI TARAFINDAN HER YIL DÜZENLENEN ULUSLARARASI İSTANBUL FESTİVALİNE KATILAN YABANCI ŞAHIS VE KURUMLARA YAPILAN ÖDEMELERİN KURUMLAR VE GELİR VERGİSİ TEVFİKATINA TABİ TUTULAMAYACAĞI HK....
Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; davacının menfi tespit talebi bakımından dava konusu senetteki imzanın dosyaya sunulan 07/09/2021 tarihli ATK raporunda İnceleme konusu senedin arka yüzünde 1. ciroda yer alan ".... PAZARLAMA A.Ş." kaşe izi üzerinde yer alan imzanın mürekkepli kalem ile atılmış el ürünü bir imza olmayıp, kaşe ile oluşturulduğunun tespit edildiği, el yazısıyla imza edilmemesi nedeniyle hükümsüz olduğu anlaşılmakla davacının menfi tespit davasının kabulü ile bu senetten dolayı davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerekmiştir....
Menfi tespit davalarının ticari bir dava olduğu için TTK’nın 5/A maddesi kapsamına alınması ve böyle bir davayı açmak isteyen kişinin önce arabulucuya başvurmaya zorlanması, kanuna aykırı olduğu gibi sayısız hukuki sakıncalara da neden olacaktır. Bu itibarla kanun hükmünde öngörülen açık ifadelere rağmen dava şartı arabuluculuğun uygulama alanının genişletilmesi doğru değildir. HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir....
Davacı tarafından varlığı inkâr edilen bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir. Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır. 6098 sayılı TBK.nun 39 maddesinde; irade bozukluğuna dayalı olarak açılan menfi tespit davalarında 1 yıllık hak düşürücü süre öngörülmüştür....
Davacının bir dönem davalıya ait taşınmazda kiracı olduğu, kiracılık dönemindeki elektrik ve su borçlarını ödemediği iddiası ile davalı mal sahibi tarafından davacı hakkında icra takibi yapıldığı, davacı kiracının usulsüz tebligat nedeni ile kesinleşen takip karşısında takip borcundan borçlu olmadığının tespiti için icra takibine karşı açılmış menfi tespit davası olduğu anlaşılmaktadır. Menfi tespit davasındaki borç kira ilişkisinden kaynaklı olduğu konusunda şüphe bulunmamaktadır. Bu durumda davanın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği anlaşılmakla, Mudanya Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2015/659 esas sayılı dosyasında verilen görevsizlik kararının yerinde olmadığı kabul edilmiştir. Tüm bu nedenlerle Mudanya Sulh Hukuk Mahkemesi'nin yargı yeri olarak belirlenmesi gerekmiştir....
Menfi tespit davasının başlamış bir icra takibine etkisi konusunda HMK. m. 209/1’deki düzenlemenin, İİK. m. 72 karşısında da özel hüküm teşkil etmesi sebebiyle, sahtelik iddiasında bulunulması durumunda iik m. 72 uygulama alanı bulamayacaktır. Dolayısıyla, sahtelik iddiası dışındaki diğer tüm sebeplere dayanılarak açılan menfi tespit davaları İİK. m. 72’nin kapsamına girerken, sahtelik sebebine dayanan menfi tespit davası HMK. m. 209’daki özel düzenlemenin konusunu oluşturur ve bu tür bir iddia ya da davanın icra takibine etkisi de İİK. m. 72’ye göre değil, HMK. m. 209’a göre belirlenir. HMK. m. 209 hükmü çok açıktır ve herhangi bir ayrım yapmamaktadır....
DAVACI VEKİLİ TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, usulden reddedilen karara karşı yapılan istinaf için miktara bakılmasının hatalı olduğunu, menfi tespit davalarında miktar sınırına takılmaması gerektiğini, aksi durumda tüketicinin açmış olduğu menfi tespit davalarının miktar yönünden hep kesinleşeceğini, arabuculuya başvurmadan açılmış birçok menfi tespit davalarının bulunduğunu, yerel mahkemenin sırf bu sebeple davayı reddetmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı lehine hükmedilen vekalet ücreti miktarının fazla olduğunu, davalı firmanın verilmeyen eğitim için icra takibi başlattığını, ayrıca tüketici şahıslardan alınmış emre yazılı bir senet olarak düzenlenen senetlerin geçersiz olduğunu, bu tüketici senedi hakkında menfi tespit davası açtıklarını ancak mahkemece arabuluculuk dava şartı yokluğundan usulden reddedildiğini, tespit davasının alacak veya tazminat davası olmayıp sadece bir alacağın varlığı ve yokluğu...
Dava İ.İ.K.’nun 89/III maddesine istinaden gönderilen haciz ihbarnamesi nedeniyle ihbarnameye muhatap olan üçüncü kişi tarafından açılan menfi tespit davasıdır. Somut olayda; ihbarnamenin gönderildiği takip, ikisi de tacir olan davalı alacaklı ve dava dışı borçlu arasındaki ticari ilişkiye dayanan bir takiptir. Bu itibarla ticari iş niteliğindeki takip dosyasından gönderilen ihbarnameye karşı açılan menfi tespit davasının ticaret mahkemesinde görülmesi gerekir. (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi 2019/1500 Esas 2019/4799 Karar sayılı ilamı) Bu durumda davanın Balıkesir Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiği anlaşılmakla, bu mahkemece verilen görevsizlik kararının yerinde olmadığı kabul edilmiş ve yargı yeri olarak belirlenmesi gerekmiştir....