Elektrik San Tic.A.Ş nin davacı/3.kişi ...San.İnş.Emlak ve Tic.Ltd.Şti. ile ticari ilişkisinin olmadığı tespit edildiği, davacı/3.kişi .. San.İnş.Emlak Ve Tic.Ltd.Şti.nin ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde; davalı /icra dosya borçlusu ... Mühendislik Tesisat San.Ve Tic.Ltd. Şti.nin 09.07.2018 tarihi itibari ile davacı/3.kişi ... San.İnş.Emlak Ve Tic.Ltd.Şti'den 1.098,35.-TL.alacaklı olduğu,davacı /3.kişi ... San.İnş.Emlak Ve Tic.Ltd.Şti.nin 14.08.2018 tarihinde 1.098,35.-TL.cari borcunu banka havalesi yolu ile ödediği, aralarında 14.08.2018 tarihi itibari ile borç/alacak bakiyesinin kalmadığı, sıfırlandığı, 2019 yılında ise aralarında ticari ilişkinin olmadığı, davacı 3.Kişi ... San.İnş.Emlak Ve Tic.Ltd.Şti.nin davalı/alacaklı ....San.Tic.A.Ş. ile ticari ilişkisinin olmadığı tespit edilmiştir. Dava; 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit istemine ilişkin davadır....
Davalı-alacaklı tarafından İİK.nun 89.maddesi gereğince gönderilen birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine cevap verilmediğinden bahisle üçüncü haciz ihbarnamesi gönderilmiş, bunun üzerine üçüncü kişi konumunda olan davacı banka İİK.nun 89/3.maddesi gereğince menfi tespit davası açmıştır. Bu davalara bakmakla genel mahkemeler görevli olduğundan mahkemece İcra Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 2.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda, davaya konu icra dosyası yönünden Aybastı Asliye Hukuk Mahkemesi 2021/4 E ile menfi tespit davası açılmış olduğu ve dosyanın derdest olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece davaya konu alacağa esas icra dosyaları celp edilip, menfi tespit dava dosyası ile iki ayrı icra dosyasına yönelik menfi tespit davası açılıp açılmadığı tespit edilmeli, iki ayrı icra dosyası için de menfi tespit davası açılmış olduğu anlaşılması halinde dava sonucunun bekletici mesele yapılması, icra dosyalarından yalnızca biri yönünden menfi tespit davası açılmış olması halinde dava konusu yalnızca bir taşınmaz olduğundan şimdiki gibi taşınmazın satışına karar verilmesi gerektiğinden davalı T11'ın istinaf başvurusun kabulü ile hükmün HMK'nın 353(1)a-6 maddesi gereği kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir....
Mahkemece, davalı tarafından başlatılan icra takibinin davacının itirazı sonucu durduğu, takibe devam edilebilmesi için davalının itirazın kaldırılması ya da itirazın iptali davası açması ve olumlu sonuç alması gerektiği, bu haliyle davacının dava açmakta hukuki menfaati bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. İİK’nun 72.maddesi uyarınca, borçlu icra takibinden önce veya takipten sonra borçlu olmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Dava konusu icra takibinin itiraz üzerine durdurulmuş olması, itirazın iptali davası açılmadıkça borçlunun menfi tespit davası açmasına engel oluşturmaz. Somut olayda bu davanın açıldığı tarihte alacaklı tarafından açılmış bir itirazın iptali davası bulunmadığına göre davacının dava açmakta hukuki yararı mevcuttur. Mahkemece bu yönler bakımından yanılgılı değerlendirme sonucu davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi isabetsizdir....
Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir.” hükmünü içermektedir. Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötü niyetli olmasıdır. Davalının takipte kötü niyetli olduğunu ispat yükü; davacının (borçlunun) üzerindedir. Davacılar tarafından davalının kötüniyetli olduğuna ilişkin delil sunulmadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili tarafından istinaf dilekçesiyle davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davanın süresinden sonra açıldığını, mahkemece esastan red kararı verilmesi gerektiğini, lehlerine vekalet ücreti verilmesi gerektiğinden bahisle istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; İİK'nın 89/3. maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır. Dava dışı kişi aleyhine icra takibi başlatılmış olup, davacıya bu takip sırasında İİK 89. maddesi gereğince haciz ihbarnameleri gönderilmiştir. Bu sebeple davacının borçlu olmadığını tespit ettirmek için genel mahkemede menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Menfi tespit davasına bakan mahkemece incelenmesi gereken tek tebligat dava açma süresinin denetlenmesi bakımından İİK.nun 89/3 maddesine göre gönderilen 3. haciz ihbarnamesinin tebliğine dair tebligattır....
(Bu durumda elinde takip dayanağı Belgeyi hükümden düşürecek bir belgeye sahip olan borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı kabul edilmektedir..Bkz.Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, ... 2003, s.42-43; Türk, Ahmet :Menfi Tespit Davası, ..., 2006, s. 190) 2-Ödeme Emrine Süresinde İtiraz Eden Borçlunun Açtığı Menfi Tespit Davasında Hukuki Yarar Genel haciz yoluyla ilamsız takibe süresinde yapılan itiraz üzerine takip durur. (İİK.m.66).Takibin dayanağı belge itirazın kesin kaldırılmasını (İİK.m.68, 68 a) sağlayan belgelerden ise borçlunun itirazdan sonra menfi tespit davası açmakta hukuki yararı vardır....
Anılan maddede mücerret dava açılmasından söz edilmekte olup, bu davanın kimin tarafından açılacağı hususunda bir açıklık bulunmamaktadır. Ancak borçlu tarafından açılacak davada, alacaklı durumundaki davalının, itirazını def’i yolu ile ileri sürmesi halinde borçlu tarafından alacaklı aleyhine açılan menfi tespit davasının da bu nedenle zamanaşımını kesmesi gerekir. Nitekim, Yargıtay HGK’nun 20.1.1996 tarih 1996/12–654 esas 1996/805 sayılı kararı ile de aynı ilke kabul edilmiştir. ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2010/552 Esas ve 2012/374 Karar sayılı kararı ve bu karara ilişkin dava dosyasının incelenmesinde; takip dayanağı bonodan kaynaklı borcu olmadığı iddiası ile 26.08.2010 tarihinde borçlu-keşideci ... tarafından davalı ... yetkilisi ... hakkında menfi tespit davası açıldığı, davada ...'...
Bu nedenle menfi tespit davası niteliği gereği bir olumsuz durumun tespiti istemine ilişkindir. Bir miktar paranın ödenmesi veya tazminat talebi yoktur. Bu dava davalı açısından bir alacağın tahsili davasıdır demek de doğru bir yaklaşım değildir. Nasıl ki alacak davasına davalı açısından bu bir menfi tespit talebidir diyemiyorsak; menfi tespit davasında da davalı açısından bu bir alacak davasıdır nitelendirmesi yapamayız. Bir hukuki durumun savunulması ile dava edilmesi birbirinden farklı kavramlardır.Bu nedenle menfi tespit davaları zorunlu arabuluculuğa tabi davalar değildir. Farklı yargı kararlarının oluşması üzereni de Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 13.02.2020 tarih ve 2020/ 85- 454 Karar sayılı kararında menfi tespit davaları özelinde arabuluculuğa tabi olmadığı yönde karar verildiği bilinmektedir. Ancak eldeki davada ödenen paranın istirdadı istemi de bulunmaktadır. Menfi tespit ve istirdat davası birlikte açılmıştır....
Meğer ki, hamil, poliçeyi iktisap ederken, bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun" hükmü düzenlenmiştir.Menfi tespit davasında kim alacaklı olarak taraf gösterilmiş ise ona karşı hüküm ifade eder. Somut olayda, takip alacaklısı çekte ciranta olup, keşideci ve lehtar hakkında takip yapmıştır. Menfi tespit davası keşideci ile lehtar arasında görülmektedir. Yukarıdaki yasa hükmü gözetildiğinde, alacaklı cirantanın taraf olmadığı menfi tespit davasında verilen karar alacaklıyı bağlamaz....