Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Dava, uygulama kadastrosuna itiraz niteliğinde olup, Dairemizin 20.03.2019 ve 27.06.2019 tarihli geri çevirme kararları ile, çekişme konusu eski 1005 yeni 11541 ada 47 parsel, eski 1006 yeni 11541 ada 35 parsel, eski 3818 yeni 11541 ada 34 parsel ve eski 3819 yeni 11541 ada 48 parsel sayılı taşınmazların uygulama kadastrosu sonucu düzenlenen kadastro tutanak örnekleri istenildiği halde, 3402 sayılı Kanun'un 22/a maddesi uyarınca düzenlenen kadastro tutanak örnekleri getirtilip dosyaya konulmadan dava dosyası Dairemize gönderilmekte ve gereksiz olarak dosyanın sürüncemede kalmasına ve masraf yapılmasına sebebiyet verilmektedir....

    KARAR : Davanın reddine, mahkemenin görevsizliğine Taraflar arasındaki uygulama kadastrosuna itiraz ile tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince uygulama kadastrosuna itiraz davasının reddine ve tapu iptali ve tescil davası bakımından mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir. Kararın davacı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairenin 02.11.2022 tarihli ve 2021/9180 Esas, 2022/8746 Karar sayılı ilamı ile İlk Derece Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir. Davacı ......

      Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi gereğince yapılan uygulama kadastrosuna itiraz niteliğindedir. İlgililer tarafından, uygulama kadastrosu sonucu yapılan işlemlere karşı 30 günlük askı ilan süresi içerisinde Kadastro Mahkemesinde açılacak davada, uygulama kadastrosunun yararına olan kişi ya da kişiler hasım gösterilmek suretiyle tespite itiraz edilebilecektir. Bu tür ihtilaflarda "lehine sınır değişikliği yapılan kişi"den maksat, davacı tarafın taşınmazındaki eksilmenin aksine, taşınmazının yüzölçümü artan ya da lehine ortak sınır değiştirilen taşınmaz malikleridir. Ancak, uygulama kadastrosunun sonucunda lehine sınır değişikliği yapılan bir kişi ya da kişilerin bulunmaması halinde ise, Kadastro Müdürlüğü hasım gösterilmek suretiyle tespite itiraz edilebilecektir. Mahkemece tesis paftası ile uygulama paftası çakıştırılmak suretiyle eksikliğin nereden kaynaklandığı teknik bilirkişilerce belirlenmeksizin, husumet esas alınmak suretiyle karar verilmiştir....

        İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur....

          Yerleşik Yargıtay içtihatlarında da açıklandığı üzere uygulama kadastrosunun amacı, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim (tersimat) ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermektir. Uygulama kadastrosuna itiraz davaları, kadastro faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yöneliktir....

            Uygulama kadastrosunun açıklanan bu niteliği itibariyle, tespite itiraz şeklinde açılacak davalarda, mülkiyet uyuşmazlıklarına girilmeden, ilk tesis kadastrosuyla oluşturulan haritanın zemin ile uyumsuzluğunun neler olduğu, bu uyumsuzluğun hangi nedenlerden kaynaklandığı, uygulama kadastrosu sırasında nasıl bir tespit yapıldığı, uygulama kadastrosunun zemin ile harita arasında görülen uyumsuzluğu giderip gidermediği, uygulama kadastrosu da isabetsiz ise bu isabetsizliğin nereden kaynaklandığı gibi hususların aydınlatılması zorunludur. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosundan kaynaklanan davaları incelemekle görevli olan Yargıtay 16....

            Dava,uygulama kadastrosuna itiraz davasıdır. Yerel Mahkemece, davacıların paydaşları oldukları dava konusu taşınmazdaki diğer paydaşların tamamının muvafakatlarını almadan ya da davaya katılımlarını sağlamadan dava açamayacağı gerekçesiyle aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir. Şöyle ki; eldeki dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesine dayalı olarak yapılan uygulama kadastrosuna itiraz davası niteliğindedir....

            Uygulama kadastrosuna itiraz davaları, özü itibariyle uygulama faaliyetinin yukarıda açıklanan ilke ve yöntemlere göre yapılıp yapılmadığının denetlenmesini zorunlu kılan davalardır.Yöntemine uygun yapılmayan uygulama kadastrosu, mülkiyete ilişkin kazanılmış hakların ihlali sonucunu doğurur. Bu nedenle, uygulama kadastrosundan kaynaklanan ihtilafın çözümü için nasıl bir araştırma yapılması gerektiği hususu önem taşımaktadır. Yukarıda yer alan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, uygulama kadastrosu, önemli oranda bir mühendislik faaliyetidir....

            edilmediğine göre artık askı ilanına çıkartılan paftanın kesinleştiği, kesinleşen tesis kadastrosu paftasının sınırlarına uygun şekilde yapılan Orman Kadastrosu ve 2/B çalışmaları sonucunda Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılan 1624 parsel sayılı taşınmazın sınırlarına uygun olarak yapılan uygulama kadastrosu karşısında davacıların talebinin uygulama kadastrosuna itiraz olarak değil, mülkiyete ilişkin olduğunun kabulü gerektiği belirtilerek, davacıların uygulama kadastrosuna ilişkin davalarının reddine, uygulama tutanaklarının tespit gibi tesciline, davacıların mülkiyete ilişkin talepleri hakkında mahkemenin görevsizliğine karar verilmesi gereğine ve davanın nitelendirmesinde ve delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsizliğine” değinilmiştir....

              Ne var ki Mahkemece, verilen kararın hüküm fıkrasında, davacının uygulama kadastrosuna itiraz talebi hakkında hüküm kurulmadığı gibi, hükmün gerekçesi incelendiğinde, davacının tazminat talebine ilişkin olarak gerekçe gösterildiği halde, uygulama kadastrosuna itiraz istemine ilişkin herhangi bir gerekçeye yer verilmediği anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında, mahkemece davacının uygulama kadastrosuna itiraz talebi yönünden olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapılmaması da isabetsizdir. Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle davacıya, paydaşı bulunduğu eski 43 (yeni 140 ada 5) parsel sayılı taşınmazın kendisi dışındaki diğer tapu maliklerinin yöntemince davaya katılımını sağlamak üzere süre ve imkan verilmeli ve bu şekilde taraf teşkili tamamlandıktan sonra işin esasına girilerek hüküm kurulmalıdır....

                UYAP Entegrasyonu