Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İş güvencesi kapsamındaki işçiler için öngörülen cezai şart 4857 sayılı İş Kanunu'nun 21/son maddesi uyarınca geçersiz olduğundan, davacının iş güvencesi kapsamında olup olmadığı öncelikle araştırılmalıdır. 4857 sayılı Kanun ile ülkemizde iş güvencesi hükümleri ve özellikle feshin geçersizliğini isteme hakkı getirilmiş ve Kanunun 17 ve 21. maddelerinde iş güvencesi kapsamında kalan işçinin bir aylık süre içinde dava açmadığı takdirde kötü niyet tazminatı isteyemeyeceği, feshin geçerli hale geleceği hususları açıkça belirtilmiştir. Davacı işçinin 4857 sayılı Kanun ile getirilen iş güvencesi kapsamında kalması durumunda, Toplu İş Sözleşmesi hükmündeki cezai şart niteliğindeki istek konusu tazminatın önemi bulunmamaktadır. Feshin geçersizliği ve işe iade istemi süresinde ileri sürülmediği ve istenmediği takdirde, fesih geçerli hale gelecektir. Bu durumda geçersizlik şartlarına bağlı olan tazminat istenemeyecektir....

    taşınmaza ilişkin ihalenin iptali istemiyle 09/05/2021 tarihinde bakılan davanın açıldığı; davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20/A maddesi gereğince ivedi yargılama usulüne tâbi olduğu, dava konusu edilen 17/03/2022 tarihli ihalenin gerçekleştirildiğinin davacı tarafından öğrenildiği tarihten itibaren dava açma süresinin başlayacağı, tebliğ belgelerinden 18/03/2022 tarihinde davacının yapılan ihaleden haberdar olduğu ve itiraz dilekçesi esas alındığı zamanda ise en nihayetinde 21/03/2022 tarihi itibarıyla ihaleden haberdar olunduğunun anlaşıldığı, ivedi yargılama usulüne tâbi davalarda 2577 sayılı Kanun'un 11. maddesi hükümlerinin uygulanamayacağı, başka bir anlatımla, bu kapsamda idareye yapılan başvurunun, işlemeye başlayan dava açma süresini durdurmayacağı, dava konusu ihalenin 2886 sayılı Kanun kapsamında yapıldığı, bu Kanun kapsamında yapılan ihalelere ilişkin şikâyet ve itirazen şikâyet yolunun öngörülmediği, 2577 sayılı Kanun uyarınca, dava konusu işlemin iptali...

      Öte yandan, davacının asgari alım taahhüdünden kaynaklanan cezai şart alacağının tahsili istemi yönünden, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 179/2. maddesi uyarınca ifaya ekli cezai şart talep edilebilmesi için açıkça haktan feragat edilmemiş olması ve ifanın çekincesiz olarak kabul edilmemiş bulunması koşullarının gerçekleşmesi gerekmektedir. Somut olayda dönemler itibariyle yıllık asgari alım taahhüdüne uyulmamasına rağmen tedarikçi firma tarafından bayiye mal verilmeye devam edilmiş ve cezai şart alacağı yönünden ihtirazi kayıt konulmamıştır. Bu itibarla davacı önceki dönemlere ilişkin cezai şart isteyemez ise de son döneme ait cezai şart isteyebilir. Bu durumda, ilk derece mahkemesince bu yönler gözetilerek bilirkişiden ek rapor alınarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir. HMK'nın 355....

        Öte yandan kiraya veren Belediye Başkanlığı olsa dahi, taraflar arasındaki kira sözleşmesi 2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu kapsamında yapılmamış ise veya ilk sözleşme 2886 Sayılı yasa kapsamında olsa dahi sonraki sözleşmeler, bu yasa kapsamında yapılmamış, yeni bir kira ilişkisi kuracak nitelikte ise, taraflar arasındaki ilişkide TBK'nun konut ve çatılı iş yerlerine ilişkin hükümlerin uygulanması ve kira sözleşmesinin TBK.nun 347/1 maddesine göre aynı şartlarla birer yıl uzamış sayılması gerekir. Bu durumda kiraya verenin konut ve çatılı iş yeri kiralarının tahliyesi için 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 339 vd. maddelerinde belirtilen nedenlere dayanılarak dava açarak kiralananı tahliye etmesi gerekir....

        Somut olayda; dava konusu taşınmaza ilişkin 01/01/2006 başlangıç tarihli ilk kira sözleşmesinin davalı ile dava dışı ... arasında imzalandığı, devir talebi üzerine davalı ile dava dışı ... arasında 06/07/2006 tarihli kira sözleşmesi imzalandığı, adı geçenin devir talebi üzerine davalı ile dava dışı ... arasında bu defa 29/05/2008 - 31/12/2008 tarihleri arasına ilişkin kira sözleşmesi imzalandığı, devir talebi üzerine de son defa davalı ile davacı arasında 21/09/2010 - 31/12/2010 tarihleri arasına ilişkin kira sözleşmesi düzenlendiği ve söz konusu sözleşmenin feshedilmeyerek devam ettiği anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklanan ilkelere göre, 2886 Sayılı Yasanın uygulanabilmesi için kiralananın ihale yoluyla kiraya verilmesi gerekir. Dairemizin geri çevirme ilamı sonucunda; ibraz edilen bilgi ve belgelerden, ilgili taşınmazın 2886 Sayılı Kanun gereğince kiraya verilip verilmediği hususu açıklıkla tespit edilememiştir....

          Davacı, davalı belediyeden 12.11.2001 yılında kiraladığı taşınmazın 6570 sayılı kanuna tabi bulunduğunu ileri sürmüş ve mahkeme kararı olmadan tahliyenin gerçekleşemeyeceğinden bahis ile muarazanın giderilmesi isteminde bulunmuştur. 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75/3.maddesinde; tahliyeye ilişkin koşullar ile birlikte kira sözleşmesinin bitim tarihinden itibaren işgalin devam etmesi halinde sözleşmede hüküm varsa ona göre hareket edileceği, aksi halde ecrimisil alınacağı hükmü yer almaktadır. Bu hüküm, esasen 2886 sayılı kanun ile Hazine tarafından kiraya verilen taşınmazlara ilişkin olmakla birlikte; 13.07.2005 2011/4552-2012/5380 tarihinde yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15.maddesinin 3.fıkrasının 2.cümlesinde, 2886 sayılı Kanunun belediye taşınmazları hakkında da uygulanacağı hükme bağlanmakla; belediyelere ait taşınmazların kira sözleşmelerinde de 2886 sayılı kanunun 75.maddesi hükümleri uygulanacaktır....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Alacak Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı alacak davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, kira sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

              Hazine, Vakıflar Genel Müdürlüğü, T3 Belediyeler ve özel bütçeli idareler 2886 Sayılı Yasa uyarınca kiraya verdikleri taşınmazlarını, kira süresi sonunda, işgal ne kadar süre devam ederse etsin kiralananın 6570 Sayılı Yasaya ya da Borçlar Kanununa tabi olup olmadığına bakılmaksızın her zaman gerek mahkemeden gerekse mülkiye amirinden tahliyesini isteyebilirler. Ecrimisil olarak alınması gereken paranın “kira parası” adı altında alınmış veya ödenmiş olması, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin yenilendiği anlamına gelmez. ......... Yukarıda açıklanan ilkelere göre, 2886 Sayılı Yasanın uygulanabilmesi için kiralananın ihale yoluyla kiraya verilmesi gerekir. Dairemizin geri çevirme ilamı sonucunda; ibraz edilen bilgi ve belgelerden, ilgili taşınmazın 2886 Sayılı Kanun gereğince kiraya verilip verilmediği hususu açıklıkla tespit edilememiştir....

              Hukuk Dairesinin 16/09/2020 tarih ve 2020/2441 Esas, 2020/4175 Karar sayılı ilamında da "Dava konusu kiralananın davacının murisi Ali İzmirlioğlu'na 2886 sayılı Yasa hükümlerine göre ihale ile kiraya verildiği tarafların kabulündedir. Bu kanun kapsamında kiraya verilen yerlerle ilgili sözleşmede kararlaştırılan süre dolduktan sonra aynı Yasanın 1. maddesi uyarınca usulüne uygun (2886 Sayılı Kanuna göre) yeni bir sözleşme yapılmadıkça aynı kanunun 75/3- 4 maddesine göre kiracıyı fuzuli şagil kabul etmek gerekir. Taraflar arasında, yenileme suretiyle düzenlenen, 26/12/2012 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli son kira sözleşmesi davacının murisiyle ihale yolu ile başlatılan kira sözleşmesinin devamı niteliğinde olup sözleşme, sürenin sonunda kendiliğinden sona ermiştir. 2886 Sayılı Kanun uyarınca yapılan ihale ile kiralanan yerler için sözleşmeyi uzatma iradesi ihtiyari olup bu hususta herhangi bir zorunluluk bulunmamaktadır....

              Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesindeki iddialarını tekrarla, davacının bono bedeline ilişkin bir talebi bulunmayıp, bononun sözleşme ile belirlenen vadede, belirlenen hesaba ödenmemesi sebebi ile doğan cezai şart bedelini talep ettiğini, bono vadesinin sözleşme ile belirlenmiş olduğu halde ve bedellerin hangi banka hesabına ödeneceği açıkça belirlendiği halde vadesinden sonra ödenen bono bedellerine ilişkin muacceliyet şartının gerçekleşmediğinin ve cezai şart doğmayacağına ilişkin kararın hukuka aykırı olduğunu, 3 nolu senet bakımından vadenin 26/01/2018 olduğu halde ödemenin 02/02/2018 tarihinde tamamlandığını, 7 gün geç ödenen ve kanunen tevdi mahalli tayini olmadığı gibi masrafları alacaklıya ait olacak şekilde bankaya ödenmeyen senedin muaccel olmadığı ve cezai şartın gerçekleşmediğinin kabulünün mümkün olamayacağını, vadenin geçmiş olmasının cezai şart için geçerli olacağını, gerekçeli kararda atıf yapılan Yargıtay 12....

              UYAP Entegrasyonu