Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

, taşınmaz içinde bulunan bahçe ve binasının taşkın duruma getirildiğini, T12 tarafından yapılan 22A çalışmasında taşınmazın fiili kullanımı eski kadastro sınırları dikkate alınmadığını, davacıların bu nedenle sorun yaşadığını, yeni oluşturulan parsel sınırları ile davacının parseli 2537 numaralı bitişik parsele bina ve bahçe olarak tecavüzlü hale geldiğini belirterek davacıların tasarrufu altında bulunan ve sorunsuz bir şekilde kullandığı sınırların korunarak T12 tarafından Kadastro kanunu 22A çalışması sonucu oluşturulan 446 ada 14 parsel sayılı taşınmazın geometrik şekli ve tapusu iptal edilerek eski sınırlarına göre yeniden tescil edilmesi yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

Terditli davalarda, terditli taleplerden reddedilen talep için, ayrıca vekâlet ücreti ve yargılama gideri takdir edilmez. Bir başka deyişle terditli açılan davalar için ayrı ayrı vekâlet ücreti takdiri mümkün değildir. Bu açıklamalardan sonra somut olaya baktığımızda; mahkemenin kabulüne göre, davacıların asıl talebi olan vasiyetnamenin iptali talebi incelenmiş ve bu talebin yerinde olmadığı kanaatine varıldığından terditli tenkis talebi incelenerek kabul edildiğine göre, davada aslında tam kabul söz konusudur. Bu nedenle davalı lehine ayrıca vekâlet ücreti ve yargılama gideri takdir edilmez. Birleştirilen davalarda ise her bir dava bağımsızlığını korur ve hükümde her iki dava hakkında ayrı bir karar verilir. Esasen bu tür davalarda zorunlu dava arkadaşlığı da bulunmadığından bu davaların ayrı ayrı görülmesi de mümkündür. Bu sebeple mahkemece asıl dava ve birleşen dava için iki ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi de yerindedir....

Ne var ki; davacı tapu iptali ve tescil talebi reddedildiği takdirde, tazminat isteminde bulunarak terditli dava açmış olup, Mahkemece davacının hem tapu iptali ve tescil talebi, hem de tazminat talebi reddedilmiştir. 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinde, kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilerek, mülkiyete ilişkin talepler yönünden hak düşürücü süre öngörülmüş olup, söz konusu yasa maddesindeki hak düşürücü sürenin davacının tazminata ilişkin talebi yönünden uygulanması mümkün değildir....

    HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TAZMİNAT Taraflar arasındaki davadan dolayı Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince verilen 23/11/2018 tarihli ve 2018/1618 Esas - 2018/1594 Karar sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan 07/12/2021 tarihli ve 2021/3404 Esas - 2021/7589 Karar sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, tapu kaydı hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, terditli olarak tazminat istemine ilişkindir....

      HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TAZMİNAT Taraflar arasındaki davadan dolayı Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince verilen 23/11/2018 tarihli ve 2018/1618 Esas - 2018/1594 Karar sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan 07/12/2021 tarihli ve 2021/3404 Esas - 2021/7589 Karar sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, tapu kaydı hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, terditli olarak tazminat istemine ilişkindir....

        Somut olayda, takip konusu ilama ilişkin davanın tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde taşınmaz bedelinin tazmini istemiyle açıldığı, davacı vekilinin 07/07/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile davayı tazminat davasına hasrettiklerini bildirdiği, davanın tazminat olarak sürdürüldüğü ve hükme bağlandığı anlaşılmakla ilamın taşınmazın aynına ilişkin olmaması nedeniyle infazı için kesinleşmesine gerek bulunmadığından davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. " yönünde karar verilerek, şikayet konulu davanın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiğini, ortada terditli bir talep de kalmadığını, tapu iptal ve tescilin reddine dair kararı zaten kimsenin istinaf da etmediğini, ortada taşınmazın aynına ilişkin bir talep ve dava bulunmadığını, bu nedenlerle haksız ve hukuka aykırı şekilde açılan davanın reddi ile davacının haksız icra inkarı ve İzmir 3....

        Dava 6 aylık askı ilanı içinde açılmış orman kadastro çalışması ve 2/B madde uygulamasına itiraz davası niteliğindedir. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve çekişmeli taşınmazın, uzman orman bilirkişi tarafından resmi belgelere dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada orman sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 20/11/2008 gününde oybirliği ile karar verildi....

          Tüm bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere tarafların mahkemece hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilmeleri ve Yargıtay'ın (denetim makamının) kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığını denetleyebilmesi ancak kararın gerekçeli olmasıyla mümkündür. Gerekçesi olmayan ya da görünürde gerekçeli olan kararların Yargıtay'ca denetimi yapılamaz. Somut olaya gelindiğinde; davacı tarafından terditli olarak tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde TMK 1007 hükmü kapsamında tazminat talep edildiği halde sadece tapu iptali ve tescil talebinin reddine ilişkin bir gerekçe yazılarak tazminat istemine ilişkin HMK 297. maddesine aykırı olarak hiçbir gerekçe gösterilmeden hüküm kurulmuştur. Bu itibarla terditi oluşturan talep (tazminat talebi) hakkında somut uyuşmazlıkla ilgili gerekçe içermeyen şekilde gerekçesiz olarak karar verilmiş olması HMK 297. ve Anayasanın 141. maddesi düzenlemelerine aykırıdır....

          olması nedeniyle, tespite itiraz davasının reddi ile yüzölçümü düzeltilerek taşınmazın fazlasının Hazine adına tesciline karar verildiği ve söz konusu kararın 01.07.2008 tarihinde kesinleşmesinden sonra 02.07.2018 tarihinde 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayalı olarak tazminat istemli iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır. 3. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine göre tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devlet sorumlu ise de; somut olayda Antalya Sulh Hukuk Mahkemesi'nin kararına göre tapuda infaz yapıldığı, daha sonra 229 parselin kadastro tespitine itiraz davalarının reddedilip taşınmazın Hazine adına tespit ve tescilinin kesinleştiği ve 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi koşulları oluşmadığından bu parsele ilişkin tazminat davasının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. 4....

            Davacıların istemi 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesinden kaynaklanan zarar olduğuna göre; mahkemece, davada adli yargı mahkemelerinin görevli olduğu hususu gözönünde bulundurularak işin esasına girilip herhangi bir zararın oluşup oluşmadığı ve zararın kapsamı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle yargı yolu nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi usûl ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir." hususlarına değinilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucu; davanın maddi tazminat talebi yönünden kısmen kabulü ile; 5.960,28 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... Hazinesinden alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat isteminin reddine, davanın manevi tazminat talebi yönünden reddine karar verilmiş hüküm davacılar vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava TMK'nın 1007. maddesi uyarınca maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir....

              UYAP Entegrasyonu