Mahkemece, davalının fabrikasında buzdolabı ve komprosör üretimi yapıldığı, söz konusu fabrikanın ayrı bir sermaye yapısına sahip olmadığı, üretimi yapılan ürünlerin ve kullanılan hammadde ve malzemelerin satın alma ve temininin ve üretilen mamüllerin satışının davalının İstanbul'daki genel merkezinde bulunan satış ve pazarlama birimlerinde gerçekleştirildiği, söz konusu fabrikanın kendi başına sınai ve ticari faaliyette bulunmadığı, müstakil sermayesinin ve muhasebesinin bulunmadığı, şube tescili koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, ......
Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki araç mülkiyetinin tespiti ve tescili davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili; müvekkili adına kayıtlı aracın noterde düzenlenen mülkiyeti muhafaza kaydıyla satış sözleşmesi kapsamında davalılara satılarak teslim edilmiş ise de, davalıların Ankara Trafik Tescil Şube Müdürlüğü'ne başvurarak adlarına tescili yaptırmadıklarını ve bunun sonucunda araca ait mali yükümlülüklerin müvekkili adına tahakkuk ettirilerek müvekkilinin mağdur olduğunu belirtmek suretiyle satıma konu aracın müvekkili adına olan tescil kaydının silinerek davalılar adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Mahkemece, Dairemiz bozma kararına uyularak, davalının fabrikasında ve kayıtları üzerinde yapılan keşif ve düzenlenen bilirkişi raporuna göre, söz konusu fabrikanın ayrı bir sermaye yapısına sahip olmadığı, üretimi yapılan ürünlerin ve kullanılan hammadde ve malzemelerin satın alma ve temininin ve üretilen mamüllerin satışının davalı şirketin İstanbul'daki genel merkezinde bulunan satış ve pazarlama birimlerinde gerçekleştirildiği, söz konusu fabrikanın kendi başına sınai ve ticari faaliyette bulunmadığı, müstakil sermayesinin olmadığı ve müstakil muhasebesinin tutulmadığı, davaya konu fabrikada kendi başına sınai faaliyet ve ticari muameleleri gerçekleştirilmediği, davalı fabrikasının şube tescili koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....
Şubesi... tarihinde ticaret sicil kayıtlarına tescil edildiğini, müdürlüğü ile ilgili firmaya ilişkin sicil dosyasında ...tarihinde tescili yapılan ... tarih ve 7 sayılı yönetim kurulu kararı ile davacının şube müdürü olarak atanmasına ve şubeyi münferiden atacağı imza ile tek başına temsil ve ilzam etmesine karar verildiğinin tespit edildiğini, söz konusu karar ile birlikte davacıya ait ... tarihli ikametgah belgesi, nüfus cüzdanı sureti ve Antalya Kemer ... noterliğince ... tarih ve ... yevmiye numarasıyla onaylı firma adı altına atılmış imza beyanı ve ... tarihli davacının şube müdürlüğü görevini kabul beyanını ve imzasını içerir dilekçesini sunulduğunu,...tarih ve 13 sayılı yönetim kurulu kararı ile davacının şube müdürlüğü görevinin sonladırılmasına karar verildiğini, tesis edilen tescillerde usule aykırı bir yan bulunmadığını, şube müdürü tescili için davacı tarafından ilgili kurumlardan ayrı ayrı evrak alındığını, görev kabul dilekçesi imzalanarak müdürlüklerine teslim edildiğini...
Davaya konu edilen husus, trafik tescil kaydının terkin edilmesi ve aracın davalı adına tescili istemine ilişkindir. Trafik Tescil ve Şube Müdürlüğü tarafından araç tescil ve terkinine ilişkin olarak yapılan işlemler “idari işlem” niteliğindedir. Davacının tescil istemi idari nitelikte bir işlem olmasına rağmen çoğun içinde azın da bulunduğu ilkesi gereğince, davaya konu talep tespit istemini de içerir. Hal böyle olunca, davacının istemi araç mülkiyetinin tespiti olarak değerlendirilip bu anlamda hukuki yararı bulunduğu kabul edilerek değerlendirme yapılması gerekirken reddine karar verilmesi yerinde olmadığından kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 10/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü. - K A R A R - Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş, karar davacı idare vekilince temyiz edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın Hazine adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı idare ile davalılardan ... vd., asli müdahiller ... vd. vekilleri yönünden verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü. - K A R A R - Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın Hazine adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı idare ile bir kısım davalı ile asli müdahiller ... vd. vekillerince temyiz edilmiştir....
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Dava, davalıya ait işletmelerin şube vasfında olduğunun tespiti ve şube olarak tescili talebine ilişkindir. Bilindiği üzere 5174 sayılı ... Kanunu'nun 9. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca "bir merkeze bağlı olduğu halde, ister merkezin bulunduğu odanın, ister başka odanın çalışma alanı içinde olan müstakil sermayesi ve müstakil muhasebesi bulunan veya muhasebesi merkezde tutulduğu ve müstakil sermayesi bulunmadığı halde kendi başına sınai faaliyet ve ticari muamele yapan yerler ve satış mağazaları bu Kanun'un uygulanması bakımından şube sayılır" hükmüne yer verilmiştir. Bu durumda şubenin varlığından söz edilebilmesi için merkeze bağımlı olma, dış ilişkilerde bağımsızlık, yer ve yönetim ayrılığı şartlarının yanı sıra şubenin ayrı bir muhasebesinin de bulunması gerekmektedir. Ancak, hesapların ayrı tutulması şartıyla merkezde de şubenin muhasebesi tutulabilir....
HD'nin 26.11.2020 tarih ve.....sayılı ilamında; irtibat bürosunun şube olarak tesciline karar verildiğini, dava dilekçesi ekinde davalı şirketin kendi web sitesinde Eskişehir ofisinin yer aldığına dair ekran görüntülerinin sunulduğunu, yukarıda belirtilen Yargıtay kararlarında aranılan iç ilişkide merkeze bağımlı olma, dış ilişkide bağımsızlık, yer ve satış yönetim ayrılığı olguları davaya konu iş yerinde bulunduğunu, ileri sürerek açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir. HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Dava, davalıya ait işletmelerin şube vasfında olduğunun tespit ve şube olarak tescili talebine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir....
Ne var ki; davacının oda kaydı dava dışı T...G... adlı üyeye ait 621 sıra numaralı kaydın sıra numarasının üzeri çizilerek 641 yazılması, kaydın kazıntı ve silinti ile değiştirilmesi suretiyle oluşturulduğu, Milli Piyango Şube Müdürlüğü'nde davacının kaydı bulunmadığı gibi vergi kaydı olmayan kişilerin milli piyango bayiiliği yapamayacağının bildirildiği, dolayısıyla davacının oda kaydının sahte olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle dava konusu olayda oda kaydının Geçici 54'üncü maddede belirtilen nitelikte oda mevzuatlarına uygun olmaması durumu değil, bir sahtecilik söz konusudur. Dolayısıyla anılan Geçici 54'üncü madde hükmünün olayda uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usûl ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, taraf vekillerinin, bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....