-TL bedelle kiracı olduğunu, davalının kira bedellerini ödemediğinden hakkında icra takibi yaptıklarını,şirket temsilcisi olan ...’in aralarında kira sözleşmesi bulunmadığından bahisle itiraz ettiğini,davalı şirket ile aralarında kira sözleşmesi olduğunu ...’inde şirket temsilcisi olarak sözleşmeyi imzaladığını belirterek haksız itirazın iptalini istemiştir.Davalı vekili ise kiracının şirket ,...’in ise şirket temsilcisi olduğunu dava dilekçesinde tahliye istemlerinin bulunmadığını.takibe ...’in şahsi olarak itiraz ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Takibe dayanak yapılan ve hükme esas alınan 10.7.2003 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesinde kiracı ... Mobilya Sanayi Ticaret Limitet Şirketi olarak yazılmış şirket temsilcisi olarak sözleşmeyi ... imzalamıştır. En son ödenen aylık kira 143....
Bu durum karşısında, davalı şirket hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davalı şirket aleyhine hüküm kurulması doğru olmamış, davalı şirket vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 26.04.2017 tarih ve 2015/12834 E. 2017/2456 K. sayılı kararının kaldırılarak hükmün açıklanan nedenlerle davalı şirket yararına bozulması gerekmiştir. 3-Bozma sebep ve şekline göre, davalı şirket vekilinin sair karar düzeltme istemlerinin incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar vermek gerekmiştir....
nın şirketle ve davacı müvekkille olan alacak konusunda eski ortağın garantörü olarak şirkette görev yaptığını beyan ve ikrar ettiğini, davalı tarafın davacı müvekkile gönderdiği mesajda şirket eski ortaklarına ödeme yapmaması halinde şirket paylarını ivedilikle devredeceğini, ayrıca olası sair sonuçlardan mesul olmadığını söylediğini, şirket müdürünün bağlılığı ve özeninin üçüncü kişilere yönelik olması özen ve bağlılık yükümlülüğünün ağır bir ihlali olduğunun açık olduğunu, şirket müdürü şirket adına gerçekleştirdiği eylemlerde bağlılığı ancak şirkete karşı olması gerektiğini, aksi durum ise dürüstlük ve iyi niyet kuralının açıkça ihlali anlamına geldiğini, şirket müdürü yönetimde iktidarsızlık yaşadığını şirkete herhangi bir bağlılığı olmadığını , şirket eski ortakları ile davacı arasındaki alacak nedeniyle eski şirket ortakları lehine garantör olarak şirkette bulunduğunu söyleyerek görevini ağır suretle ihmal ettiğini, şirket müdürünün iş bu dava dilekçesine sundukları yazışma ve...
Gerçekten de asıl davada davacı alacağı,davalı şirket adına yaptığı ödemelerden kaynaklanıp, bu davada davacı, davalı şirket adına yaptığı ödemelerin diğer ortaklarca kabul edildiğine dair 16.08.2003 tarihli protokole dayanmış, birleşen davada ise davacının alacağı cari hesap alacağından kaynaklanıp, bu davada davacı davalı şirkete verdiği paralara ilişin şirkete ait tahsilat makbuzlarına ve davalı şirket kayıtlarına dayanmıştır. Asıl davada dava konusu olan protokol de belirtilen davacı tarafından dava dışı şirket adına yapılan ödemelerin davalı şirket defterlerinde kayıtlı olmadığı hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık yoktur. Bu durum kural olarak davacı dışındaki tüm ortakların imzasının bulunduğu içeriği yukarıda detaylı açılanan protokolün davalı şirket defterleri karşında delil olarak nazara alınamayacağı sonucunu doğurmaz....
a toplantıya katılmayacağını ve şirket merkezinin taşınmasına muvafakati olmadığını bildirdiğini, buna rağmen şirket hisselerinin %52'sine sahip olan davalı ... tarafından tek başına ortaklar kurulu toplantısı yapılarak şirket merkezinin değiştirilmesine karar verdiğini, şirket merkezinin başka yere taşınmasının şirket ana sözleşmesi değişikliği niteliğinde olup, bu kararın ortak sayısı beşi geçmeyen limited şirketlerde ittifakla alınması gerektiğini belirterek ....06.2009 tarihli ortaklar kurulu kararının yoklukla malul olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket vekili, davacının ortaklar kurulu toplantısına usulüne uygun olarak davet edildiğini, şirket merkezinin değiştirilmesi kararının şirketin menfaatleri doğrultusunda alındığını belirterek davanın reddini istemiştir....
TTK 200 madde de ise hakim şirket hissedarlarının bağlı şirket hakkında bilgi alma hakkı düzenlenmiştir....
Somut olayda şirket pay defterinin şirket avukatı ile şirket muhasebe birimi arasında kaybolması, şirketin iradesi dışında gelişen bir olay olarak nitelendirilemez. Zira şirket avukatının vekâlet sözleşmesi nedeniyle ve şirket muhasebe birimi çalışanlarının iş sözleşmeleri nedeniyle şirket adına işlem yapma ve şirketi temsil etme hak ve yetkisi bulunmaktadır. Şirket pay defterinin şirket avukatı ile şirket muhasebe birimi arasında kaybolduğunun anlaşılması üzerine şirket içinde gereken soruşturmanın yapıldığına, ilgili çalışanların ifadelerinin alındığına ve şirket avukatı hakkında gerekli başvuruların yapıldığına ilişkin bir delil dosyaya sunulmamıştır. Dolayısıyla şirket pay defterinin kaybolmasında ileri sürülen iddialar ve dosya kapsamındaki belgeler gözetildiğinde, talep eden şirketin üzerine düşen dikkat ve özeni göstermediği kanaatine varılmıştır....
'un şirket ortağı müvekkil ... ile şirket faaliyetlerine ilişkin bilgi ve belge paylaşımını kestiğini, müvekkili tarafından müdür olan davalı ... 'un sözlü olarak defalarca uyarıldığını, ayırca Bünyan Noterliği’nin ... tarihli ve ... yevmiye numaralı ihtarnamesi ile yazılı uyarıda bulunduğunu, ancak davalı şirket müdürü ... tarafından T.C. Bünyan Noterliği'nin ... tarihli ve ... yevmiye numaralı ihtarnamesi ile müvekkilinin söz konusu çözüm taleplerinin reddedildiğini, şirket müdürü ......
nun müvekkili ile diğer davalı ortakları pasifize ederek şirket hak ve alacaklarını kendi uhdesine geçirdiğini, şirketi kendi menfaatleri doğrultusunda kullandığını, müvekkilinin ortaklar tarafından bilgilendirilmediğini, şirketi kasıtlı olarak borçlandırmaya çalıştıklarını, şirket adına kesilen ve alacaklısı şirket olan kıymetli evrakları kendi adına cirolayarak 3.kişilerdeki hak ve alacak talebinde bulunduklarını, şirketin bir kısım demirbaşlarını hukuka aykırı şekilde satarak şirketi zarara uğrattıklarını, mahkemece dava süresince şirket işlemleri yürütmek amacıyla kayyım atayabileceğini, davalılar hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, mahkemece şirketin malvarlığı ve şirket hisseleri noktasında suiniyetle yapılacak/ yapılabilecek olan devir/tasarruf ve temliklerin önlenmesi adına gerekli tüm tedbir kararlarının alınmasını, tedbiren yargılama sonrasında şirket müdürünün azlini veya görevlerinin kaldırılmasını, şirkete kayyum atanmasına, şirkete ait tüm varlıkların keşif veya uygün...
Şirket borcundan dolayı, şirketin ortağına haciz ihbarnamesi gönderilip gönderilemeyeceği hususuna gelince, sermaye şirketleri, üçüncü kişilere karşı malvarlıklarıyla ve birinci derecede sorumludur. Ortakların, şirket alacaklılarına karşı ikinci derecede sorumlu olup olmayacakları, şirketin tipine göre değişir. Limited şirketlerde, şirket ortağının şirket tüzel kişiliğine sermaye koyma borcu olması, şirket tüzel kişiliğinin, şirket ortağında mal, hak ve alacağının bulunması halinde, bu alacak kalemleri, şirketin şahsi alacaklıları tarafından İcra ve İflâs Kanunu 89. maddesi uyarınca haczedilebilir. Şirket ortağı, şirket tüzel kişiliğine karşı üçüncü kişi konumundadır. Şirket borçlarından dolayı kural olarak ortaklık tüzel kişiliğinin sorumlu olması, ortağın, ortaklık tüzel kişiliğine göre üçüncü kişi sayılıp sayılmaması ile ilgili değildir....