in “doğmuş doğacak hak ve alacaklarının haczedildiğinin bildirildiği; borçluların sözkonusu şirketteki şirket hisselerinin veya hisse senetlerinin haczedildiğine ilişkin bir bildirimin sözkonusu olmadığı görülmektedir. 3. kişi şirket tarafından 89/1 haciz ihbarnamesine karşı yasal 7 günlük itiraz süresi geçtikten sonra 18.01.2011 tarihinde verilen cevapta, borçluların şirket nezdinde doğmuş, doğacak hak ve alacaklarının bulunmadığı beyan edilmiştir. Diğer taraftan .../... haciz ihbarnamesi ile aynı tarihte (03.01.2011) İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü'ne yazılan yazıda; borçluların şirket hisselerinin haczedildiği ve sicil dosyasına tescilinin yapılması istenmiştir. Alacaklının talebi ile 3. kişi şirkete gönderildiği anlaşılan bila tarihli haciz yazısı ile borçluların şirket hisselerinin haczedildiği bildirilmiş; ancak bila tarihli bu bildirimin 3. kişiye ne zaman tebliğ edildiğine dair tebligat parçasına dosya muhtevasında rastlanamamıştır....
Şirket alacaklarının yöneticilerin şirketi zarara uğratmaları nedeniyle yöneticilerin sorumluluğu yönünde dava açabilmeleri için şirketin iflas etmi olması gerekmektedir. Aksi takdirde alacaklıların şirket yöneticilerine yönelik dava açmaları mümkün değildir. Kanun koyucu, iflas etmemiş olması durumunda şirket dışında bulunan alacaklıların daa açmasında bir menfaat görmemiştir. Alacaklının alacağını şirketi takip etmek suretiyle tahsil etme imkanı var iken şirket yöneticisine sorumluluk davası açması yeni düzenleme ile yerinde bulunmamaktadır. Ancak şirketin iflası halinde bu hak şirket alacaklılarına tanınmaktadır. Bu sebeple alacaklıların şirket yöneticilerine sorumluluk davası açabilmesi şirketin iflas etmiş olması haline bağlanmıştır. Dolayısıyla alacaklının, şirket yöneticilerine karşı aktif husumet yöneltebilmesi için, şirketin iflas etmiş olması bir dava şartıdır. Yargıtay ....Hukuk Dairesi'nin .../... esas, .../... karar sayılı ilamında da aynı görüş benimsenmiştir....
beri şirketin kanunen gerekli organlarının mevcut olmadığını, müvekkilinin söz konusu şirketle fiili bağı bulunmaması ve şirket karar defterlerine erişememesi nedeniyle şirket genel kurulunun toplanamadığını, limited şirketin ortaklık mevcudu kalmadığını, şirket ortaklığından ayrılmak isteyen müvekkilinin şirket karar defterlerine erişemediği için genel kurul kararı ile şirketin tasfiyesi yoluna gidilemediğini, öncelikle TTK hükümleri uyarınca müvekkilinin haklı sebeplerle şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı şirkete ilişkin ilan olunan tüm ------ nüshaları çıkartılmış, davacının şirketin tüm hisselerine sahip olduğu ve şirketi temsile yetkili tek müdür olduğu görülmüştür....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2017/836 KARAR NO : 2021/981 DAVA : Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) DAVA TARİHİ : 19/09/2017 KARAR TARİHİ : 27/10/2021 KARAR YAZIM TARİHİ : 22/11/2021 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, TALEP: Davacı vekili dava dilekçesi ile Müvekkilinin murisleri ...'in 27/01/2008 tarihinde vefat etmesinden sonra davalı şirketin % 33 ortağı olduklarını, bu tarihten bugüne kadar şirketin işleyişi, mali tabloları, finansal bilgileri, bilançoları hakkında müvekkillerine bilgi verilmediğini, şirket ortağı olarak sahip oldukları hiçbir ortaklık ve azınlık hakların kullandırılmadığını, müvekkillerini hem maddi hem de manevi zarara uğrattıklarını, kendilerine şirket ortağı oldukları günden bugüne kadar hiçbir kar payı ödemesi yapılmadığını, diğer ortak ve ayna zamanda şirket müdürü ....'...
Müvekkil, ortaklığın başladığını, tarihten bugüne kadar şirketin iş ve işleyişine ilgili diğer ortaktan bilgi alamadığı gibi, karın dağıtımının yapılamadığını, şirketin bilançoları göstermediğini, davalı şirket, faaliyet konusundan uzaklaşmış sürekli zarar etmiş, mal varlığı israf edildiğini, müvekkili sigorta primleri ödenemediğini, bağ kur borçları bu şirket yüzünden biriktiğini, şirket üzerine şirket borçlarından dolayı icra takipleri başlatıldığını, bu durum müvekkilin aile birliğini tehdit eder konuma gelmiş eşiyle arasında problemler olmaya başladığını, ayrıca limited şirket faaliyeti tamamen durduğunu, şirketin ticaret siciline kayıtlı adresinde olmadığı müşahade ettiğni, Limited şirketin ortaklık mevcudu kalmadığını, şirket ortaklığından ayrılmak isteyen müvekkili diğer ortağa bir türlü ulaşamadığını, ortaklar arasında güven ilişkisi sona ermiş ve sürekli güvensizlik ortamı oluşmadığını, diğer ortak kendi kusurundan kaynaklı şirketin kuruluş gayenin gerçeklemesinde hukuki ve ekonomik...
in kirazı şirket adına satın aldığını bildikleri, davacının ve kiraz satan kişilerin, davalı ...'in diğer davalı şirket adına temsilen ... yaptığını, kirazları şirket adına aldığını ve ödemeleri şirket adına yaptığını bildikleri gerekçesiyle BK 32. md uyarınca borçtan davalı ...'in sorumlu olamayacağı gerekçesiyle ... hakkında açılan davanın reddine; davalı şirket davayı kabul ettiğinden davalı şirket yönünden açılan davanın kabulüne, hükmedilen alacağa yasal faiz uygulanmasına karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, ürün alım fişlerinde davalı ...'in isim ve imzasının bulunmadığı, kiraz satan kişilerin ...'in kirazı şirket adına sattıklarını bildikleri, dolayısıyla davalı ...'in diğer davalı şirket adına temsilen ... yaptığını bildikleri anlaşıldığından davalı ...'in Borçlar Kanunu'nun 32. maddesi gereğince borçtan sorumlu olmayacağı gerekçesiyle sadece davalı şirketin sorumlu olduğu yönünde karar verilmişse de, tanık beyanlarına göre davalı ...'...
in kirazı şirket adına satın aldığını bildikleri, davacının ve kiraz satan kişilerin, davalı ...'in diğer davalı şirket adına temsilen ... yaptığını, kirazları şirket adına aldığını ve ödemeleri şirket adına yaptığını bildikleri gerekçesiyle BK 32. md uyarınca borçtan davalı ...'in sorumlu olamayacağı anlaşılmakla ... hakkında açılan davanın reddine; davalı şirket davayı kabul ettiğinden davalı şirket yönünden açılan davanın kabulüne, hükmedilen alacağa yasal faiz uygulanmasına karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, ürün alım fişlerinde davalı ...'in isim ve imzasının bulunmadığı, kiraz satan kişilerin ...'in kirazı şirket adına sattıklarını bildikleri, dolayısıyla davalı ...'in diğer davalı şirket adına temsilen ... yaptığını bildikleri anlaşıldığından davalı ...'in Borçlar Kanunu'nun 32. maddesi gereğince borçtan sorumlu olmayacağı gerekçesiyle sadece davalı şirketin sorumlu olduğu yönünde karar verilmişse de, tanık beyanlarına göre davalı ...'...
Buna karşılık, davalı şirket ortakları yönünden açılan dava husumet yokluğundan reddedilmiş olduğundan, aynı Tarife'nin 7/2. maddesi uyarınca hükmedilecek vekâlet ücretinin Tarife'nin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarı geçmemek şartıyla nispi olarak hesaplanması gerekir. Davada talep edilen bedel 385.350,21 TL olup, bu bedel üzerinden hesaplanan nispi vekâlet ücreti tutarı 28.321,00 TL'dir. Bu durumda, mahkemece davalı yüklenici şirket ile davalı ... ve davalı şirket ortakları lehine bu miktarda vekâlet ücretine hükmedilerek, şirket ortaklarının vekâlet ücreti alacağının 1.500,00 TL ile sınırlandırılması gerekirken, aksi yönde karar verilmesi doğru değildir....
işlemini gösterir fatura örneklerinin sunulduğunu, davalı şirketin borcu 134.417 EURO + 43.000 USD olduğunu, müvekkili şirket tarafından borca konu faturalar ve cari hesap bilgisi davalı şirket ile paylaşıldığını, davalı şirket tarafından bunlara hiçbir sekilde itiraz edilmediğini, davalı şirket arasında gerçekleştirilen yazışmaların tercümeleri ile birlikte mahkememize sunulduğunu, sözü geçen yazışmalarda davalı şirket, müvekkiline olan borcunu ödeyeceğini, sayısız defa taahhüt ettiğini ancak bu taahhütlerine karşılık sipariş bedelini bugüne değin ödemediğini, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından davalıya 7 Şubat 2019 tarihinde -----Noterliğinin ----- yevmiye sayılı işlemi ile ihtarname gönderilerek borcun ödenmesinin ihtar edildiğini, davalı şirket yetkilileri, söz konusu ihtarnamenin keşidesinden sonraki dönemde dahi borcun varlığını ve tutarını kabul ettiğini, ödemenin yapılacağını taahhüt etmekle yetindiklerini, davalı şirket de borcun varlığını ve tutarını bila tarihli yazışmalar...
HD ..... esas sayılı ilamda açıkça belirtildiği üzere davacı şirket ortaklarının sermaye arttırımına ilişkin kararlarının muvazaalı olduğundan bahisle iptalinin talep edildiği, söz konusu talebin ancak işlemin tarafları olan şirket ortaklarına yöneltilebileceği, davalı şirketin söz konusu karar ve talep ile hiçbir ilgisinin bulunmadığı, davalı şirketin davacı şirket ile dava dışı şirket ortakları aleyhine tasarrufun iptali ve tazminat davası açtığı, bu davadaki konumu itibariyle davalı şirketin karşı davada davalı olarak gösterildiği, talep ve dava konusu itibariyle alacaklı konumunda bulunan davalı şirkete karşı sermaye arttırım kararının iptaliyle ilgili dava açılamayacağı, bu nedenlerle davalı şirket aleyhine açılan davanın pasif husumet nedeniyle reddine karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur....