Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu haliyle, taraflar arasında imzalanan ve adi şekilde yapılmış olan sözleşme yukarıda belirtilen Maden Kanunu'nun 38. maddesine ve 1970 günlü uygun olmadığından geçersizdir. Cezai şartın istenebilmesi için geçerli bir sözleşmenin bulunması gerekir. Şu durumda, davacının geçerli olmayan sözleşmeye dayalı olan cezai şart bedeli isteğinin reddi gerekir. Anılan yön gözetilmeksizin yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde cezai şart bedeline hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 15/06/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Birleşen davada davacı vekili; arsa sahibi davalı ile müvekkili arasında yapılan sözleşme gereği arsa sahibine verilmesi gereken dairenin eksiksiz bitirilip zamanında teslim edildiğini, daire bitirilene kadar kira ödeme yükümlülüğünün yerine getirildiğini, asıl davanın reddi gerektiğini, sözleşmeye göre devri gereken bir ve iki numaralı bağımsız bölümlerin devri yapılmadığı için tapu kayıtlarının iptâli ile müvekkili adına tesciline, ayrıca sözleşmede kararlaştırılan günlük 100,00 TL cezai şart bedelinin şimdilik 1.000,00 TL’sinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

      nin ortakları olduğunu, taraflar arasında 23.10.2010 tarihli protokolün imzalandığını, müvekkilinin şirketlerdeki hisselerini davalıya veya onun göstereceği kişilere devrettiğini, protokol hükmü uyarınca davacının şirketler nedeniyle bankalara olan teminat ve kefaletlerinin kaldırılmadığını, hisse devir bedeli için davacıya teslim edilmesi gereken çeklerin verilmediğini, davalıya ait iki adet kooperatif hissesinin devredilmediğini, protokol hükümlerinin yerine getirilmemesi durumunda 500.000 TL cezai şart öngörüldüğünü ileri sürerek, davalının edimlerini zamanında ve eksiksiz olarak ifa etmemesinden kaynaklanan zararları için şimdilik 50.000 TL, 500.000 TL cezai şart, iki adet kooperatif hissesi karşılığı 500.000 TL'nin ticari reeskont faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir....

        Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir. 1- Dava, limited şirket hisse devir bedeli ve hisse devir sözleşmesinde öngörülen cezai şartın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup mahkemece 20.12.2019 tarihli celsede davanın kısmen kabulüne karar verilmiş 04.02.2020 tarihinde de hükmün tashihi cihetine gidilmiştir. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK’un 382 ve devamı maddelerinde gerekse yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK'nın 294 vd. maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir....

          Noterliği'nin 28/07/2016 tarih ve ... yevmiye sayılı kooperatif hisse devir sözleşmesinin incelenmesinden, ... Kooperatifi'nin ...'ya ait ... numaralı hissesinin 30.000,00TL bedelle davacı ...'a devredildiği, işbu davanın da bu devir sözleşmesine istinaden açıldığı anlaşılmıştır. Davalılardan ...'ya hisseyi devreden olması sebebiyle, davalılardan ... ve ...'e kooperatif yönetim kurulu üyeleri olmaları sebebiyle, davalı kooperatife ise üyeliğe dayalı alacak talep edildiğinden husumet yöneltilmiştir. Davalılardan ... kısıtlı olduğundan vasisine tebliğ yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır. Mahkememizce bildirilen deliller toplanmış ve bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişilere davalı kooperatife ait bilgi ve belgeler üzerinde ve taşınmaz başında yerinde inceleme yapma yetkisi verilmiş ancak bilirkişilerce kooperatif yetkililerine ulaşılamadığından kooperatife ait bilgi ve belgeler üzerinde inceleme yapılamamıştır....

            Bir gerçek ya da tüzel kişinin işinin yapımında veya bir yayın kuruluşunda oyunculuk ile ilgili görev alınmayacağı yönündeki 6/(c) ve 7/(e) hükmü sözleşme kapsamındaki hak ve vecibelerini yapımcının önceden yazılı izni olmaksızın kısmen veya tamamen 3.şahıslara devir, temlik ve ciro edilemeyeceği yönünde devir yasağına ilişkin 7/(j) hükmü ve sözleşme kapsamında yapımcıya ait gizli bilgilerin 3.kişiler ile paylaşılamayacağı yönündeki 9/(d) bendi hükmü davalı taraflarca ihlal edilerek sözleşmeye aykırı davranıldığı sebebine dayalı olarak davalıların cezai şart ihlal sayısının tespit edilerek cezai şart alacağının miktar olarak tespiti ve davalılardan tahsiline dair eldeki dava açılmıştır.Uyuşmazlık taraflar arasındaki oyunculuk sözleşmesi kapsamında sözleşmeye aykırılık bulunup bulunmadığı, cezai şart koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda...

              İhtilaf, taraflar arasında akdedilen sözleşmeye konu alım taahhüdünün davalı şirket bakımından bağlayıcı olup olmadığı, satış bedelinin belirli olmamasının davalıyı alım taahhüdünden kurtarıp kurtarmayacağı, kurtarmayacak ise davalının alım yükümlülüğünü ihlal edip etmediği ve ihlal halinde davalının davacıya ödemekle yükümlü olduğu sözleşmesel ve seçimlik nitelikteki cezai şart miktarının tespiti ile sözleşmede öngörüldüğü şekliyle tahsili halinde davalı şirketin ekonomik mahvına neden olup olmayacağı noktalarında toplanmaktadır. Ancak sözleşmede öngörülen cezai şart miktarının ve davalının ekonomik mahvına neden olup olmayacağının tespiti tarafların defter ve kayıtlarının incelenmesini gerektirdiğinden ve bu husus hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektiren bir hal olduğundan 6100 sayılı HMK m.266 gereği mahkemenin tarafların talebi yahut kendiliğinden vereceği karar ile bu hususları bilirkişiye tespit ettirmesi mümkündür....

                , şirket genel kurulunda davalı ibra edilmiş ise de, şirkete bilindiğinden daha fazla zarar verdiğinin anlaşılması üzerine davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, bu takibin tebligat usulsüzlüğü nedeniyle iptal edildiğini ancak davalının belgede öngörülen cezai şartın tahsili için tahkim yoluna başvurduğunu, hakem heyetinin davacıların 1.000.000 USD cezai şart ödemeye mahkum ettiğini, ancak cezai şartın fahiş olduğunu, bu miktarın davacıların ekonomik geleceğini tehlikeye atacağını, talep edilmese bile hakimin bu durumu resen dikkate alması gerektiğini, cezai şart talebinin de haklı olmadığını, davalının hisse devri karşılığı 850.000 USD tutarında bir ödeme aldığını, hakem heyetince davacıların beyanlarının dikkate alınmadığını, bu nedenle davacıların hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, bazı delillerin toplanmadığını ileri sürerek, usul ve yasaya aykırı kararın iptalini talep ve dava etmiştir....

                  Bu durumda satıcı tazminat hakkını saklı tutar" hükmü yer almakta ve yine aynı sözleşmenin Cezai Şart başlıklı bölümünün 1. maddesinde "Taraflar yukarıda belirttikleri yükümlülüklerin herhangi birisine uymadıkları takdirde 100.000,00 TL cezai şart ödemeyi baştan kabul etmiş sayılır." hükmü kesin ve net ifadelerle belirlenmiş olup ihtilafa gerek kalmayacak şekilde cezai şart bedeli ve koşulları belirlenerek imza altına alındığı, davalının sözleşmede belirtilen 60 günlük süre içerisinde ipotek bedeli borcunu ödemediği sabit olduğundan cezai şart bedelinden sorumlu olduğu anlaşılmakla, mahkememizce, davanın kabulü ile Bursa 4.İcra Müdürlüğü 2021/......

                    Davacının dayandığı ve tarafların kabulünde olan sözleşmeye göre davacı davaya konu taşınmazı devir/kiralama amacıyla tanıtım yetkisini almış bunun karşılığında ücret ödenmesi kararlaştırılmıştır. Yine sözleşmenin 6.maddesine göre sözleşmeden süresi dolmadan feshedilmesi halinde telalliye bedelinin iki katının cezai şart olarak kararlaştırıldığı görülmektedir. Bu hükmün işletilebilmesi için davalının sözleşmeden açıkça dönmesi ya da bu anlama gelmek üzere taşınmazı kendisinin kiraya vermesi / devretmesi gerekir. Davacının sözleşmeye aykırılık için dayandığı olgu davacının şirketteki hissesini devretmesidir. Sözleşme incelendiğinde taşınmazın davalının yetkilisi olan şirket tarafından hali hazırda kullanıldığı anlaşılmaktadır. Hisse devri şirket devri anlamına gelmemekte olup taşınmazı kullanan hala aynı tüzel kişidir, taşınmaz el değiştirmemiştir. Bu sebeple davacının davasının yerinde olmadığı görülmüş ve davanın reddine karar vermek gerekmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu