Davanın tapu iptali ve tescil isteği bakımından kabulüne ilişkin olarak verilen karar, dairece; “ dosya kapsamı ile, somut olayda, davacı şirketin, satış iradesinin bulunduğu, çekişmeli 24 nolu bağımsız bölümü iradi olarak davalılara temlik ettiği, uyuşmazlığın satış bedelinin ödenmemesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 235. maddesinde satış bedeli ödenmediği taktirde satışın feshedileceği konusunda itirazi kayda bağlanmayan durumlarda tapunun iptalinin istenemeyeceği satıştan kaynaklanan bir alacak var ise onun istenebileceği aynı yasanın 246. maddesinde de menkul satışına ilişkin hükümlerin kıyasen taşınmaz satışlarında da uygulanacağı öngörülmüş olup dosya kapsamından satışla ilgili itirazi kayıt dermeyan edilmediği açıktır....
Mahkemece, kararlaştırılan bu hükmün BK'nın 158. madde kapsamında ifaya ekli ceza olduğu teslim anında itirazi kayıt konulmadığından istenemeyeceği gerekçesi ile dava reddedilmiş ise de sözleşmedeki bu hüküm BK'nın 106/II. maddesinde tanımlanan gecikme tazminatı niteliğinde olup teslimde itirazi kayıt gerek olmaksızın talebi mümkündür. Buna rağmen mahkemece hukuki değerlendirmede yanılgıya düşülerek sözleşmeye göre teslimi gereken tarih ile varsa fiilen teslim yoksa iskânın alındığı tarihe kadar olan dönem için hüküm altına alınması gerekirken tümüyle reddi doğru olmamış kararın bu nedenle de davalı karşı davacı arsa sahipleri yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca davacı karşı davalı ......
Davacının faiz isteme hakkı olup olmadığı, davalı tarafından ödemenin ne zaman yapıldığı, davacının itirazi kayıtla ödemeyi kabul edip etmediği, faizin miktarının hesaplanması yargılama yapılmasını gerektirdiğinden icra - inkar tazminatına hükmedilmemesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında red kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabul edilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması HMK.’nun 370/2. maddesi hükmü gereğidir....
./... esas sayılı dosyasına konu takip nedeniyle davacı tarafından itirazi kayıtla yapılan ödemenin iadesi sebebiyle açılan dava niteliğindedir. Davacı eldeki davada sebepsiz zenginleşme hukuki nedenine dayandığını beyan etmiş, davalı da buna göre savunmada bulunmuş ve zaman aşımı defi ileri sürmüştür. Öncelikle davanın İİK'nun 72/7 maddesine dayalı istirdat davası mı yoksa sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı bir dava mı olduğu irdelenmelidir. 6100 sayılı HMK'nun 33/1. maddesine göre; “Hakim, Türk hukukunu re'sen uygular." Belirtilen yasa hükmü uyarınca bir davada olayların açıklanması taraflara, hukuki nitelendirmesi hakime ait bir görevdir. Bu yasal düzenlemeler karşısında, somut olayda davacı, davalı tarafından ... İcra Müdürlüğünün .../... esas sayılı takip dosyası ile aleyhine yapılan icra takibi nedeni ile borçlu olmadığı halde itirazi kayıtla ödemek zorunda kaldığı paranın iadesini talep etmektedir....
Mahkemece her ne kadar fazla çalışma ve UBGT alacakları yönünden dosyaya çalışma düzenini gösterir yazılı bir belge sunulmadığı belirtilerek tanık anlatımları doğrultusunda hesaplama yapıldığı anlaşılmışsa da ve yine bilirkişi hesap raporundan sunulan mesai takip cetvelinin yapılan işin olağan koşulları ve sektör şartlarına uygun olmadığı belirtilerek tanık anlatımları doğrultusunda hesaplama yapılmış ise de dosya kapsamında mesai takip çizelgelerinin bulunduğu, Bu çizelgelerin davacının imzasını taşıdığı ve ayrıca herhangi bir itirazi kayıt da içermediği anlaşılmıştır....
Davalı vekili, ödeme emrinin tebliğinden önce müvekkilinin davacıya gönderdiği miktarın, davacı tarafından itirazi kayıt konulmaksızın kabul edildiğini, Borçlar Kanunu'nun 113. maddesi gereğince itirazi kayıt koymaksızın alacağını kabul edenin fer'i alacak talebinde bulunmasının mümkün olmadığını, davalının kötü niyetli bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece dosya kapsamı ve bilirkişi raporuna göre; kooperatif üyeliğinden ayrılan davacının yerine 28.05.2006 tarihinde yeni üye alındığı, alacağın bu tarihte muaccel hale geldiği, bu tarihten itibaren gecikme faizi talebinin yerinde olduğu, ödenmeyen işlemiş faiz miktarının 9.816,73 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile itirazın 9.816,73 TL yasal faiz yönünden iptaline, tarafların icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir....
Davalı vekili, davacının hak kazandığı tüm işçilik alacaklarının eksiksiz ödendiğini, bu hususunun işçi tarafından itirazi kayıtsız imzalanan ibraname içeriği ile sabit olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin davalı işverence haksız feshedildiği, davalı işveren tarafından ibraz edilen ibranamede işçiye 4.000,00 TL ödendiği belirtilmiş ise de bu miktarın 2.000,00 TL'si için davacıya senet verildiği, senet bedelinin ödenmemesi ve ibraname tarih bulunmaması nedeni ile bu belgenin ödeme iddiası yönünden geçerli kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....
İncelenen bu dosya içeriğine göre sözleşme konusu teknenin 2009 yılı kasım ayında dava dışı üçüncü kişi aracılığı ile davacıya teslim edildiği, davacının teslimden itibaren makul sürede davalı yükleniciye yönelttiği cezai şart ile ilgili itirazi kaydın bulunmadığı, 26.07.2010 tarihli ihtarının ise teslim tarihinden çok sonra olup cezai şart isteme hakkının düştüğü anlaşıldığından davanın tümden reddi gerekirken kısmen kabulü doğru olmamış bozulması uygun görülmüştür. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz talebinin reddine, 2. bent uyarınca kararının temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 13.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkeme Kararının Özeti: Davacı vekilinin ilk davada faiz hakkını saklı tutması icra takibinde faiz istemesine engel bir durum olmayıp faiz yönünden yeniden dava açılmasının MK'un 2. maddesi kapsamında hakkın kötüye kullanılması kabul edilmiş olup ayrıca davacı tarafın icra takibi yaptığı alacağın faizi ile birlikte ödenmiş olduğu, ödemeler kabul edilirken itirazi kayıtta konulmadığından bahisle davacının dava açmakta hukuki yararı olmadığı sonucuna varılarak; davacı vekilinin icra takibinde yasal faiz talep ettiği, takibe konu borcun tamamının ödendiği, yasa gereği ödemelerin öncelikle faize ilişkin olduğu icra takip dosyasında kabul edilen ödemeler yönünden herhangi bir ihtirazi kayıt da bulunmadığından tahsil edilen alacak için gecikme zammı istenmesinde davacının hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle gecikme zammı alacağına ilişkin talebin reddine karar vermiştir. Temyiz: Kararı davacı vekili temyiz etmiştir....
kayıt koymadan imzaladığını, davalı şirkete ait otelde üçlü vardiya şeklide çalışıldığını, davacının otel işyerinde istisnai olarak yaptığı fazla çalışmaların maaş bordrolarında gösterildiğini, ücretinin banka yoluyla ödendiğini, davacının fazla çalışmaya ilişkin bordrolara hiçbir itirazi kayıt koymadan imzaladığını, savunarak davanın reddini talep etmiştir....