WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacıya ödenen kıdem tazminatı mahsup edilmiş ancak 14.02.2013 tarihli ibranamede geçen fazla mesai, hafta ve genel tatil ücreti alacağı olarak ödeneceği belirtilen net 2.302.30 TL'nin hangi alacağa mahsup ettiririlmesi gerektiğinin açıklattırılması gerektiği kanaatiyle mahsup edilmediğini belirtmiş, davacı bu miktarı fazla mesai alacağından mahsup ederek davayı ıslah ettiklerini belirtmiş, ancak davalı ise bu miktarın 418.60 TL sının yıllık izin ücreti olduğunu, 1.883.70 TL sının fazla mesai alacağından mahsup edilmesini talep etmiştir. Mahkemece bu ödemenin davalı talebi doğrultusunda yıllık izin ve fazla mesai alacağından mahsup edilmesi gerekirken mahsup edilmeksizin hüküm kurulması hatalı olmuştur. SONUÇ: Bu nedenlerle mahkeme kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.03.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

    Aynı ilişki içerisinde tarafların birbirlerinden karşılıklı alacakları bulunması halinde bu alacakları için mahsup talebinde bulunabilirler. Mahsup def'i olmayıp itiraz olduğundan yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir. Mahsup, alacağın gerçek miktarını belirlemek üzere yapılan bir işlemdir. Mahsupta, birbirinden ayrı ve bağımsız iki alacak mevcut olmayıp, alacak miktarından belli olgular dolayısıyla indirme talebi bulunmaktadır. Alacaktan indirilecek olan meblağ bir karşı alacak değildir. Mahsup itirazının karşı dava olarak ileri sürülmesine gerek olmadığı gibi, ayrı bir davada istenmesi zorunluluğu da bulunmamaktadır. Somut olayda davacı, hakediş alacağı talebinde bulunmuş, davalı da davacının çalıştırdığı işçiler nedeniyle içilik alacaklarından kaynaklı alacağını sebep göstererek hakedişin ödenmediği savunmasında bulunmuştur. Davalının bu savunması mahsup itirazı niteliğindedir....

      Sorun, bu bedelin davacı alacağından mahsup edilmesi gerekip gerekmediğinde toplanmaktadır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan HUMK'nın 204/I. Maddesi uyarınca; takas veya mahsup talebine ilişkin alacak, asıl davada istenen alacak kadar veya ondan az ise davalı ayrı bir dava açmayıp takas veya mahsup talebinde bulunması yeterlidir. Nitekim, davalı davaya cevabında eksik iş bedeli olan 2.900,10 TL'nin davacı alacağından mahsubunu istemiştir. Davacı tarafça sözleşme kapsamında yapılması gerekip de yapılmayan eksik işin karşılığında yapılan işler ispatlanamamıştır. Bu sebeple mahkemece, bu mahsup talebi uyarınca eksik iş bedelinin davacı alacağından indirilerek hüküm kurulması gerekirken yerinde olmayan gerekçelerle bu istemin reddedilmiş olması doğru olmamıştır. Kabule göre de; davalı Üniversite 2547 Sayılı Yasa'nın 56/b maddesi uyarınca harçtan muaf olduğu halde aleyhine karar ve ilâm harcına hükmedilmesi de doğru değildir. Açıklanan gerekçelerle kararın bozulması gerekmiştir....

        Ceza Dairesinin 12.11.2015 tarih, 2015/14818 Esas, 2015/32056 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği, hükmün infazı aşamasında hükümlü müdafiinin 25.01.2018 tarihli mahsup talebi üzerine mahkemesince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, Erzincan 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.01.2018 tarih, 2013/188 Esas, 2013/366 Karar sayılı ek kararla mahsup koşullarının oluşmadığından bahisle talebin reddine karar verildiği ve hükümlü müdafiinin bu karara karşı yasa yoluna başvurması üzerine itiraz mercii olan Erzincan 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.03.2018 tarih, 2018/225 Değişik İş sayılı kararı ile mahsup talebinin reddine dair karar usul ve yasaya uygun olduğundan itirazın reddine kesin olarak karar verildiği, hükümlü müdafiinin kesin karara karşı yasa yoluna müracaat ettiği anlaşılmakla; 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 98 ve 101. maddeleri uyarınca infaza yönelik olarak verilen Erzincan 2....

          Davalı banka vekili, davacı tarafından imzalanan sözleşmeler ve aynı tarihli alınan taahhütname, talimat ve temlikname ile borcun ödenmemesi halinde mevduat ve hesapları üzerinde bloke, hapis, mahsup ve takas yetkisi verildiğini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince "... davacının bankadan kredi kullanırken ve aynı tarihte verdiği taahhütname ile kredi taksitlerinin maaş hesabından alınması konusunda takas, virman ve mahsup yetkisini davalı bankaya verdiği, bankanın da bu güvenceye dayanarak davacıya kredi kullandırdığı, takas, virman ve mahsup yetkisinin haksız şart olarak değerlendirilemeyeceği, tüketicinin haklı bir sebep olmadan sözleşmeyi tek taraflı olarak fesih edemeyeceği ve ifası yapılmış bedellerin iadesini isteyemeceği..." gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf talebi ......

            ve mahsup talebi nazara alınarak hüküm kurulmuştur....

            Davalı vekili, davalı şirketin müvekkili şirketin kiracısı olduğunu, 2009 yılı Mayıs ve Haziran aylarına ilişkin 11.000,00 TL kira borcu bulunduğunu, davanın takas mahsup talebi nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre, davalının davacı yana takibe konu faturadan dolayı bakiye 11.000,00 TL borcunun olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, ancak davacı şirketin kiracı olarak bulunduğu taşınmazın 24.04.2009 tarihinde davalı şirket tarafından satın alındığı, davacının taşınmazı 2009 yılı Haziran ayı sonunda tahliye ettiği, davacı tarafından 2009 yılı Mayıs ve Haziran ayları kira bedellerinin alınmayacağı yönünde davalı şirketle şifai anlaşmanın yapıldığının kanıtlanamadığı, davalı şirket temsilcisine teklif olunan yeminin usulüne uygun eda edildiği gerekçesiyle davanın takas mahsup talebi nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....

              Vergi Mahkemesi … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacı şirketin vergi borçlarının vade tarihinden önce Vergi Dairesine ve Hazine Dış Ticaret Müsteşarlığı Kamu Finansmanı GenelMüdürlüğüne verdiği dilekçelerle mahsup talebini bildirdiği, mahsup talebi dikkate alınmaksızın söz konusu vergi borçları tutarının,vergi dairesine saymanlıklar arası işlem fişiyle gönderilmeyip, Ankara … Bankası Merkez Şubesi aracılığıyla ve davalı İdarenin İstanbul … Bankası … Şubesi nezdindeki hesabına 7.7.1994 tarihinde nakden yatırıldığı, davacı şirketin vergilerin vade tarihinden önce hak ettiği Destekleme Fiyat İstikrar Fonundan olan alacağına karşı, yine vade tarihinden önce mahsup dilekçeleri verdiği, vergilerin vade tarihinden sonra ödenmesinde davacı şirkete bir kusur izafe edilemeyeceği gerekçesiyle ödeme emrinin iptaline karar vermiştir....

                Vergi Mahkemesi … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; bir kısım belgelerin geç verilmiş olmasının borcun vadesinde ödenmemiş sayılmasını gerektirmediği, davacı şirketin süresinde ve usulüne uygun mahsup talebinde bulunduğu mahsup talebi yerine getirilmeden, eksik olduğu ileri sürülen belgeler istenmeden sadece bazı belgelerin yeminli mali müşavir raporuyla tamamlandığından söz edilerek bu borç için vade tarihinden eksik belgelerin ibraz tarihine kadar geçen süre için gecikme zammı hesaplanmasında ve düzeltme fişiyle iadesi gereken alacağına mahsup edilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle ödeme emrinin iptaline karar vermiştir. Davalı İdare, düzenlenen ödeme emrinin kanuna ve usule uygun olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir. Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir....

                  Asliye Ceza Mahkemesinin 14.08.2014 tarih, 2008/134 Esas – 2008/343 sayılı ek kararı ile anılan ceza dava dosyasında mahkum olduğu hapis cezasından mahsup edildiği dikkate alındığında, her ne kadar CMK'nın 144/1-a maddesinin yürürlükten kaldırılması nedeniyle mahsup tazminata engel oluşturmayacak ise de, haklarında mahsup işlemi yapılmayan kişilerle tutukluluğu başka mahkumiyetinden mahsup edilenler arasındaki dengenin, hak ve nesafetin sağlanması gerektiği göz önünde bulundurularak, davacı lehine makul bir miktar maddi ve manevi tazminata hükmolunması gerektiği gözetilmeden, fazla miktarda maddi ve manevi tazminata hükmolunması, 2- Gerekçeli karar başlığında, ''Dava'' yerine ''Suç'', ''Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat'' olan dava türü yerine ''5271 Sayılı Kanunun 141....

                    UYAP Entegrasyonu